İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri sembolik 1 Mayıs kutlaması yaptı. 114 yıl önce Türkiye'de ilk kez 1 Mayıs kutlaması yapılan Basmane Çınarağacı altında buluşan sivil toplum örgtüleri ve sendikalar sloganlar atarak ve sosyal mesafeye dikkat ederek salgın günlerinde İşçi Bayramlarını kutladılar. DİSK, KESK gibi örgütlerin bulunduğu kutlamada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'de bir konuşma yaptı. 

Soyer konuşmasında şunları dile getirdi; 

"Dünya insanlık büyük bir krizle yüz yüze ve bu kriz bittikten sonra yeni bir dünyanın kurulacağı konuşuluyor. 'Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, yeni bir dünya kurulacak' diyorlar. Peki bu dünya nasıl bir dünya olacak? Emeğin ve dayanışmanın önemi çok daha fazla ortaya çıkıyor. Eğer gerçekten emeğin ve dayanışmanın şekilleneceği yeni bir dünya yaşamak istiyorsak birbirimize çok daha güçlü bir şekilde sahip çıkmak zorundayız. 114 yıl önce bu çınarın altında, tam da bu noktada eğer atalarımız emeğin ve dayanışmanın önemini bilerek bir araya gelmișlerse asla unutmayın bizler tohumuz, bizleri gömmeye çalıştıkça çok daha gür çıkarız o topraktan. Böyle devam edeceğiz ve çok daha güçlü bir şekilde geleceği hazırlayacağız. 1 Mayıs insanlık tarihinin en kritik günlerinden biridir, o günü insanlığa mal eden şey emek ve dayanışmaysa bugün 1 Mayıs 2020'den sonra emek ve dayanışmanın çok daha önemli olduğunu yaşayacağımız günler başlıyor. Bu daha başlangıç mücadeleye devam ve kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. "

Emek ve Demokrasi Güçleri 1 Mayıs için yayınladığı manifestoda ise şu sözlere yer verdi; 

İNSANCA YAŞAMAK İÇİN ÜRETECEĞİMİZYENİ BİR TOPLUMSAL DÜZENİ EMEK VE BİLİMLEKURACAĞIZ!

'Bizler bu ülkenin işçileri, emekçileri, kamu emekçileri, mühendisleri, mimarları, hekimleri , aydınları, akademisyenleri, sanatçıları, gençleri, kadınları, emeklileri….

Bizler bu dünyanın tüm değerlerini ve güzelliklerini, alın terimizle, aklımızla, bilgimizle, kısacası emeğimizle üretenler.

2020 1 Mayısında fiziken olmasa da,her yılki gibi umutlarımızla, bilincimizle ve dayanışmamızla bir aradayız.

On yıllardır dünya halklarına sınırsız bir emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, ekonomik krizler, artan eşitsizlikler, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunamayan bu düzen küresel salgın ile beraber büyük bir uygarlık krizi yaşıyor.

Ortak hastalığımız kapitalizm! İnsanlığın, doğanın ve yaşamın üzerine çöküyor. Bu uygarlık krizi bir kez daha gösteriyor ki, bu düzenin çarkları bizleri, dünyanın tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenleri insanca yaşatmak için kurulmamış.

Salgın koşullarında bile zorunlu olmayan işlerde, fabrikalarda, atölyelerde, kamu kurum ve kuruşlarında, şantiyelerde çalışmamızı dayatan; zorunlu işlerde gerekli önlemleri almadan bizleri çalıştıran bu düzen, bizi üretimdeki herhangi bir araç gereçten farksız basit bir meta olarak görüyor.

Artık daha net görüyoruz ki, insani ihtiyaçlarımız için üretmiyoruz, insanca yaşamak için üretmiyoruz, toplumun geniş kesimlerine daha iyi bir yaşam kurmak için üretmiyoruz. Sadece ve sadece sermayenin bu akıldışı düzeninin çarkları dönsün diye üretiyoruz.

İşte 2020 1 Mayıs'ı bu gerçekliğin en çıplak haliyle görüldüğü ve bunun karşısında işçi sınıfının başka bir dünya, yeni bir toplumsal düzen iradesinin dünya çapında haykırıldığı bir kırılma anı olarak tarihe geçecek.

Biz yeni bir toplumsal düzen istiyoruz.

Eğer bugün insanca yaşamak için üreten biz emekçilerin düzeni egemen olsaydı salgına karşı göstermelik bir mücadele yerine gerçek bir mücadele verirdik.

1. Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde salgın süresince çalışma acilen durdurulurdu. Çünkü yaşamaktan, insandan daha önemli hiçbir şey olmazdı.

2. Salgın süresince herkesin işi ve geçimi devletin güvencesinde olurdu.

3. İnsanlar yaşam savaşı verirken elektrik, su, doğalgaz faturalarından KDV, kredilerden faiz toplamak asla akla gelmeyeceği gibi, temel ihtiyaçlar salgın riski boyunca devlet tarafından karşılanırdı.

4. Tümüyle kamu kontrolündeki sağlık kuruluşları, yurttaşların tamamına, istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız sağlık hizmeti sunardı.

5. Salgına karşı önlemler üç beş patron örgütü ile değil, işçilerle, kamu emekçileriyle, hekimlerle, mühendislerle, akademisyenlerle beraber belirlenirdi. Ölçü patronların karları değil aklın ve bilimin ışığında toplumun korunması olurdu.

6. Başta hekimler, sağlık ve belediye çalışanları olmak üzere tüm zorunlu işlerde çalışanlar haftalarca koruyucu ekipman beklemez, insanlarımızın ölümü ve hastalanması engellenirdi.

7. Tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi sağlanır, ev içi şiddetin önlenmesi için devlet etkin önlemler alırdı.

8. Tek kişinin dediği ferman olmaz, muhtarından belediyesine tüm kamu kurumları ile işbirliği içinde bir mücadele yürütülür, maskesinden ekmeğine tüm ihtiyaçlar beraber karşılanır, siyasi rekabet değil halkın sağlığı öncelikli olurdu.

Bu anlatılan hayal değil. İnsanlık tarihi boyunca egemenler, toplumun çoğunluğunun çıkarına bir düzenin mümkün olmadığını anlattılar ve yalan söylediler.

Bugün görüyoruz ki, asıl mümkün olmayan, asıl akıldışı olan bu düzendir. Toplumları hastalığa, dünyayı ekolojik krizlere, üretenleri açlığa, işsizliğe, güvencesizliğe mahkum eden bu düzen Türkiye ve dünya halklarının sırtında bir yüktür.

Bu düzenin çarkları bizim emeğimizle, aklımızla, bilgimizle dönüyor, öyle ise biz bu düzeni emekten, demokrasiden, barıştan yana değiştirebiliriz.

Biz emekçiler sermaye değil halk egemenliğini esas alan, sömürüye karşı emeğin haklarını koruyan, toplumsal zenginliğe el koyan yüzde 1’in değil toplumun yararını esas alan yeni bir toplumsal düzeni kurmak için seferber olacağız.

1.İnsan onuruna yaraşır bir iş ve ücret, kamusal sosyal güvenlik ve sendikal hakların eksiksiz güvence altına alındığı yeni bir toplumsal düzen kuracağız.

2.Demokrasinin ve ifade özgürlüğünün tahrip edilmediği yeni bir toplumsal düzen kuracağız.

3.Her türlü ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe ve ötekileştirmeye karşı eşit yurttaşlığın, yurtta, bölgede ve dünyada barışın benimsendiği yeni bir toplumsal düzen kuracağız.

2020 1 Mayıs'ında tarihin bu kırılma anında ilan ediyoruz:

Birliğimizi, mücadelemizi ve dayanışmamızı böylesi bir toplumsal düzeni kurmak için güçlendireceğiz.

Yeni bir toplumsal düzeni emek ile bilim ile kuracağız!

Editör: Haber Merkezi