Bülent Kepenek ile Emek Dünyası’nın bu haftaki canlı yayın konukları Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Toy, Genel Başkan Yardımcısı Adem Sarıçoban ve Hukuk Müşaviri Kadir Atıcı oldu. Programda türkiye işçi sınıfının sorunları, 696 sayılı KHK ile taşerondan kadroya geçecek çalışanları 1 Kasım’da nelerin beklediğini ve salgın sürecinin sağlıkçıların haklarında yarattığı aşınmalar konuşuldu. Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Başkanı Hakan Toy, koronavirüsün sağlıkçıları yıprattığını ifade ederek, "Bu hastalık hakkında ifade edilen bütün tedbirlere uymalı ve bu salgını def etmeliyiz çünkü artık sağlık çalışanlarımız yoruldu. Bu salgın en çok onların sorumluluğunda. Pandemi sürecinde alınan tedbirler en çok sağlıkçıları etkiliyor çünkü vakaların artması, sağlıkçıların emekliliklerini, izinlerine yasak gelmesine sebep oluyor. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararda itiraz ettiğimiz konular var. İzinler ertelendi, tamam ama bir emeklilik konusu var ki bazılarımızın yarası. Biliyorsunuz ki KHK ile gelen emeklilerimiz, emekli olduğu gün emekli edilmek zorunda. Açlık sınırının çok altında, bin 500 TL ile emekli ediliyorlar. Buradaki genelge onları dışarıda tutuyor. Bununla ilgili acilen bir düzenleme gerekir" dedi.

Hukuk Müşaviri Kadir Atıcı, "Emeklilik ve izin hakları anayasal haktır fakat bunlar bazı durumlarda sınırlandırabilir. Hukuken bu kararın bir sakıncası yok. Ama KHK ile kadroya geçen elemanlar emekliliği geldiği gün derhal emekli edilirken, diğerleri emeklilik için gün sayıyorsa burada bir sakınca var” dedi.

‘SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIK ÇALIŞANLARINI BÖLMEMELİ’
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Adem Sarıçoban, "Ödeme kısmına geldiğinde işçi yok ama izin, emeklilik yasaklarında sağlık işçileri de var. İşçi pandemi sürecinde diğer çalışanlarla beraber bu işi yürüttü ama ödeme konusunda yapılan ayrımcılık işçiyi tüketti. Onlar da hasta oldu, onlar da hayatını kaybetti. Biz bunun altında bir şey arıyoruz. Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarını bölmemeli. Hepimiz bu işin bir parçasıyız” dedi.

‘İŞÇİ İÇİN HAZIRLANAN FON İŞVERENLERE VERİLİYOR’
Uzun süredir gündemde olan İstihdam Paketi’nin geçtiğimiz günlerde TBMM’ye sunulması hakkında konuşan Toy, "Dün bu konu hakkında ülke genelinde basın açıklaması yaptık. Önünüzdeki hafta yine bir basın açıklaması ve Meclis'e gitme planımız var. Bu yasanın içeriğine ve zamanlamasına bakmak lazım. Bir hükümetin işçinin aleyhine çıkardığı bir yasa varsa, bununla ilgili basın açıklaması gerekirse eylem yapılır. Bunun içeriğinde örgütlenmenin önünü kapatacak, iş güvencesini kaldıracak sıkıntılar var. İşsizlik sigortasında düzenlemeler bile yapılıyor, bu da ayrı bir şey. İşçi için hazırlanan fon işverenlere veriliyor. Peşkeş kelimesini kullanmak istemiyorum ama durum oraya gidiyor. Tüm konfederasyonlara çağrımdır, bu konuda görüşleri ayrı tutup bir arada mücadele etmeliyiz. DİSK ve Hak-İş’e bunu söyledik, DİSK 'Geliriz' dedi ama Hak-İş sessiz kaldı. Şaşırdık mı, hayır şaşırmadık.” dedi.



‘İŞSİZLİĞİN, AÇLIĞIN SUÇU OLUR MU?’
Kadir Atıcı ise İstihdam Paketi’ne yönelik, “Bu paket umarım gece on ikiden sonra, sabaha karşı çıkmaz. Buradaki istihdam paketinde, işsizlik fonunun belli bir birikiminin işverenlere belirli adlar altında dağıtılması var. Eğer o işçiden o prim kesiliyorsa işsiz kalacak, işsizliğin, açlığın suçu olur mu? 25 yaş altı ve 50 yaş üzerine belirli süreli sözleşmesi yapma imkanı getiriyor. Bu, belirsiz süreli olduğunda işçi işten atılırsa ise iade davası hakkı, kıdem tazminatı hakkı var. Ama belirli süreli olduğunda, örneğin iki yıllık sözleşmede iki yıl bitip işçi çıkarıldığında ne kıdem tazminatı alabilir ne dava açabilir. Yani kıdem tazminatı hakkı bu noktada bir şekilde kalkıyor. Bu formülün başı, eğer ses çıkmazsa bu ilerletilir de. Diğer maddelerden biri de kaçak işçi ile ilgili. Bir işveren kaçak işçi çalıştırdı mesela. Bu kanun çıkarsa işçi oraya gider ve işe alınırsa, kaçak çalıştırdığı sürenin hiçbir yaptırımı olmaz hatta işverene 44,15 kuruş da teşvik primi veriliyor" dedi.

‘DAVALARIN BİR KISMINI AÇTIK’
"İşçilerimizin beklediği bir husus daha var” ifadelerini kullanan Kadir Atıcı, “Aile Bakanlığı'na bağlı huzurevleri, aileevleri, çocukevleri gibi bir sürü evde çalışan işçiler, 14 gün içeride kaldı. Ailelerini göremediler. İş kanununda olan bir madde, işçi aralıksız bir hafta çalışırsa o çalıştığı günün de ücretini alır Ama hiçbir işçiye bunlar ödenmiyor. Biz de bu konuda sessiz kalamadık. Çeşitli illerde arabulucuya başvurduk ve davaların bir kısmını açtık. Ve birkaç olumlu sonuçlar da aldık. Geç olsun, güç olmasın. İşçiler bu konuda 5 yıla kadar dava açabilir, dava açıldığında da zaman aşımı süresi işlemez." dedi.

‘KEŞKE KADROYA GEÇMESELERDİ!’
Öte yandan yüzdelik konusuna değinen Kadir Atıcı,"Taşeron döneminde işçilerimiz çalışırken ihaleler yapılıyordu ve bu ihalede işçilere sen iki yıllıksın, sen lise mezunusun vs gibi asgari ücretin yüzde 10, yüzde 20 yüzde 40 yüzde 100 zammı gibi ücret veriyorlardı. Keşke kadroya geçmeselerdi! 2 Nisan 2018'de bu farkla geçtiler, 1 Ocak 2019'da ise bu kesildi. Asgari ücret elden gitti, mevcut ücretin üzerine Çalışma Bakanlığı'nın her altı ayda bir alınan dört artı dört zammı uygulandı. Bugün asgari ücrete yüzde onluk zam gelse, bu kişilerin daha önce aldığı yüzdelik zamları gitmiş okuyor, yüzde 51'lik bir kişi 2018'deki asgari ücret alanla aynı seviyeye geliyor. O ihale döneminde ona fazla para vermenin bir sebebi var, bu iş zor, bu iş kalifiye... İşçilerimiz hala o şartlarda çalışıyor. Biz bunun için de her kuruma bu yüzdelerin ödenmesi için yazılar yazdık. Cevap da alamayınca üç yüz dört yüz civarı dava açtık. Bu davaların masraflarını biz karşılıyoruz” dedi.

‘HAKKIMIZI VERMEZLERSE KAVGA ETMEKTEN KAÇINMAYIZ’
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Adem Sarıçoban, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde yapılması planlanan toplu iş sözleşmesine yönelik konuşarak, “Orası benim için çok önemli bir yer. Dokuz Eylül, her koşulda sendikasıyla dimdik hareket etti. Şimdi ise TİS konusunda beklenti büyük. Beklenti büyük dediğim de aslında insanca yaşamak istiyorlar. Karşımızda hemen hemen uzlaşıcı bir yönetim vardı. Bizim derdimiz kavga etmek değil, işçinin alın terinin karşılığını almak. Ama pandemi koşullarını bahane ederek hakkımızı vermezlerse kavga etmekten de kaçınmayız. Ayın 20’sinde ilk müzakerelerinin başlayacağını ifade eden Hakan Toy ise, "Sendikacılık bugünler için var. Sözleşmeler hem işçiye hem işverene kolaylık sağlayacak. Eğer hak vermek istediklerinde samimilerse biz onlara sözleşme şartı sunuyoruz. İşçi bu süreçte dikkate alınmak, dinlenilmek istedi. Biz buranın bir örnek olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

DEÜ’de yapılması düşünülen iş sözleşmesinin kırmızı çizgileri olduğunu söyleyen Adem Sarıçoban, “İşçilerimiz, memurlar gibi haftalık iş saatlerinin 40 saat olmasını istiyorlar. Özellikle pandemi koşullarında eklediğimiz maddelerimiz var. Bunların yanında mali olarak 60 günlük ikramiyenin verilmesi talepleri de mevcut. Aslında nerede duracağımıza ve nasıl kararlar alacağımıza birlikte karar vereceğimiz bir süreç olacak. Başından sonuna kadar süreci şeffaf olarak yürüteceğiz” dedi.

696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile taşerondan kadroya geçen yaklaşık 700 bin çalışan için 1 Kasım’ın öneminden bahseden Toy, “Bu durum 2015 yılında bitebilirdi. Çünkü o dönemde yüzlerce iş kolumuz yayınladı. Bizler emek mücadelemizde şeytan taşlamaktan tavaf edemedik. Ne yazık ki bugüne kadar Bakanlığın yayınladığı 4+4 ve enflasyondan mahrum sözleşme dayatıldı. Ancak HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, ‘kanun değişecek ve bu şekilde devam etsin’ dedi. Burada işçinin aleyhine yapılan şeyler var, işçinin bunu görmesi gerekiyor. Bizler mücadelesini yapıyoruz ve işçi arkadaşlarımız 1 Kasım’a kadar sözleşmeye dahil olacaklar. İşçi menfaati olduğu sürece doğruları söyleyemeye devam edeceğiz ” dedi.

Editör: Haber Merkezi