NAZMİCAN ARSLAN / İZ GAZETE - İzmir Tüm Bel Sen 1 Nolu Şube Başkanı Çağdaş Yazıcı tarafından yapılan basın açıklamasında yaşanan sorunların sadece belediye çalışanlarına ait olmadığının, bu sorunların bütün emekçileri sorunu olduğu vurgusunu yaptı. Konuşma öncesinde Metal İş emekçilerinin direnişine desteğini belirten Çağdaş Yazıcı ardından konuşmasında “2017 yılı kamu emekçileri için kayıp yılıydı. Türkiye’de kalıcılaşan OHAL ve KHK rejimi sadece kamu emekçilerinin iş güvencelerinin fiili olarak ortadan kalkmasına değil, aynı zamanda gözle görünür bir yoksullaşmaya da sebep oldu. Bu tablonun ekonomideki yansıması olan durdurulamaz bir kur artışı ve giderek tırmanan enflasyon oranı nedeniyle kamu emekçilerinin maaşları neredeyse dörtte bir oranında eridi. Buna karşılık bu kayıpların telafisi mümkün olmadı. Hükümetle Memur-Sen’in imzaladığı ve üç milyon kamu emekçisini ilgilendiren toplu görüşme 2018 yılı için yüzde 4+3,5’lük bir zamla sonuçlandı. Enflasyon oranının çok altında kalan, emekçileri enflasyona kurban eden, tümüyle hükümetin belirlediği böyle bir sözleşmenin imzalanması için masada bir sendikanın oturması gerekmese de, Memur-Sen gibi sendikalar tam da bu işlevi yerine getirmek için kurulmuş ve masaya oturtulmuştu. Dolayısı ile bırakalım kayıpların telafisini, kendisi başlı başına kayıp anlamına gelen bir sözleşme sarı sendikalar aracılığıyla kamu emekçilerine dayatıldı” dedi.

ADIMLAR HIZLA ATILMALI

Çağdaş Yazıcı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarında çalışan kamu emekçilerinin talepleri hakkında bilgiler verdi. Yazıcı, bu taleplerin yapılan araştırmalar sonucundan ortaya çıktığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü, “Son derece yüksek bir temsil niteliği taşıyan, sitemizden detaylı biçimde duyuracağımız sonuçlar şunu göstermektedir: Her yüz anketten 87’sinde işaretlenen talep ulaşım kartıdır. Emekçiler ulaşım kartının önünde herhangi bir mevzuat engelinin olmadığının bilincindedirler. Karşılanmayan ulaşım haklarının, karşılanmadığı her gün için kendilerine zarar hanesine yazdığının farkındadırlar. Tüm bu yoksullaşma tablosu ile birlikte okunduğunda ulaşım kartının verilmesi emekçilerin sorunlarını çözmemekle beraber bir nebze olsun ferahlama sağlayacak basit bir adımdır. O adım hızla atılmalı, aylar öncesinde Büyükşehir bürokratlarının yapıldığını ifade ettiği konuya ilişkin çalışma nihayete erdirilmelidir, emekçilere kartları takdim edilmelidir. Her yüz formdan 75’inde yemek kartı işaretlenmiştir. ESHOT dahil edilmediği ve sadece Büyükşehir-İZSU üzerinden bir değerlendirme yapıldığında bu rakam da 87’ye çıkmaktadır. Yemekhanelerin açılması bu talebi görüldüğü üzere ortadan kaldırmamıştır. Bu temel talep yerli yerindedir. İş arkadaşlarımız, herkes için sahici bir çözümün yemek kartı verilmesinden geçtiğini tekrar teyit etmişlerdir. Her yüz anketten 69’unda 657 sayılı yasanın kaldırılması ve OHAL-KHK rejimi ile iş güvencesinin kaldırılmaya çalışılması vardır. Sendikamız ve konfederasyonumuz bu konuyu gündemleştiren ve fiili bir mücadele sergileyen tek sendika, tek konfederasyondur. Her yüz anketten 51’nde sosyal imkanlarının arttırılması talebi işaretlenmiş, 43’ünde de hizmet binalarının depreme dayanıksız olması sorunu işaretlenmiştir. Bu son sorun, salt İzmir Büyükşehir Belediyesi ana binadan gelen formlar ele alındığında her yüz anketten 64’üne yansımıştır. Her vesile ile defalarca uyardığımız Büyükşehir idaresini bu vesile ile yeniden uyarıyor, sorumlu davranmaya, bu kaygıyı anlamaya ve gereğini yapmaya çağırıyoruz. Emekçilerin talepleri bunlardır… Bu talepler sorulmadan, çalışanlar sürece katılmadan, onları nesneleştirerek TİS süreçlerini götürmeye çalışanlar işverenlerin dümen suyundadır. Ortaya koydukları taslakların içeriğinden bağımsız emekçileri sürece katmayan, onları yanına almak bir yana arkasından iş çevirenler, işverenin idarenin uygun gördüğü kadarını almakla yetinirler. Büyükşehir ve bağlı kuruluşlarındaki emekçilere giydirilmeye çalışılan kaftan budur. Ama bu yeni bir şey değil. Yıllardır hepimizin aşina olduğu, her işkolunda benzerine rastlayacağımız, sarı sendikacılık pratikleri burada hâkim kılınmak istenmektedir”

YETKİLİ SENDİKAYA ÇAĞRI

Toplu iş sözleşmesi için masada yetkili olarak bulunan Tüm Yerel Sendikasına çağrıda bulunan Çağdaş Yazıcı, “Biliyoruz yapmayacağınızı, ama bildirilerinizde yazdıklarınızın gereğini yapın. Bu haklar alınmadığı takdirde geçen sefer yaptığınız gibi uslu uslu imza atmayın. Her söylediklerine evet demeyin. Tüm Bel-Sen burada, gerekirse grev de örgütler, korkmayın” diyerek konuşmasını şöyle tamamladı: “Kamu emekçilerinin iş güvencesine sahip çıkan, saray fermanı kabilinden KHK’ları gayrı meşru gören, kendi üyesine sahip çıkmaya çalışan sendikalar KESK’e bağlı olan sendikalardır. Bırakın üyesine sahip çıkmak yahut sokağa çıkmak, telefona çıkmayan sendikalar ise sendika dahi değildir. Adı öyledir kendi değildir. Ekmeği ile oynanan, açlıkla terbiye edilmek istenenle ekmeğini paylaşmak bırakalım sendikayı, dayanışmayı, bu coğrafyada her yurttaşın kültüründe vardır. Dayanışmayı büyütmek bir yana bunu baltalamaya çalışanlar ise OHAL fırsatçısıdır, KHK’lar karşısında ellerini ovuşturanlardır. Saraya hizmet etmektedir. Ve bu tür yapıların sınıf mücadelesi ile uzaktan yakından bir bağı yoktur. Bu işyerinde idarenin tercih ettiği sendika Birleşik Kamu-İş’e bağlı Tüm Yerel-Sen böyle bir yapı olduğunu son iki haftada yine kanıtlamıştır. Dezenformasyonla, yalanla, emekçileri bölerek kurulanlar yalanın iktidar olduğu bir dönemde elbette yol alabilirler ama doğrunun kalesi yıkılmaz. Hep birlikte göreceğiz. Bu dönemde zor koşullar altında direnenler, akıntıya karşı yüzenler kazanacak”

Editör: Haber Merkezi