İZ GAZETE- Türkiye cezaevlerinde mahpuslara yönelik uluslararası insan hakları sözleşmeleri, Anayasa’yı ve yasal düzenlemeleri yok sayıldığını vurgulayan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, "İnsanlık onuru ile bağdaşmayan, özellikle hasta mahpusların nitelikli sağlık hizmetine erişiminin sağlanmadığı bir cezaevi politikası sürmekte iken başta yaşam hakkı olmak üzere birçok hak ihlalinin de arttığı kamuoyu ile paylaşılmaktadır" dedi.

SİYASİ MAHPUSLAR DEVLET ELİYLE ÖLÜME TERK EDİLİYOR

Hasta siyasi mahpusların bir devlet politikası olarak hapishanelerde ölüme terk edildiğini vurgulayan HDP'li Kemalbay, artan hak ihlallerinin son bir ay içinde üç tutuklunun yaşamını yitirdiğine yönelik İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi'nin şüpheli ölümlerle ilgili basın açıklamasına dikkat çekti. Kemalbay, "Öte yandan, Taybet İnan’ın cenazesinin günlerce sokakta bırakılması, Emine Çağırga’nın 10 yaşındaki kızının naaşını buzdolabına koymak zorunda bırakılması, bir anneye evladının kemiklerinin kargoyla gönderilmesi, Hacı Lokman Birlik’in naaşının zırhlı araca bağlanıp sürüklenmesi, Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un Ankara’da defnedildiği mezardan bir linç güruhu yüzünden çıkartılması şeklindeki birçok örnek vardır. İktidarın eşitlik kavramını yok sayması ile yalnızca yaşama değil ölüme ve ölü bedenlere de uyguladığı ayrımcılık ile hukuksuz devlet pratiğinin insanlık dışı boyutlara ulaştığını göstermektedir" örneklerini paylaştı.

MEHMET SEVİNÇ ÖRNEĞİ

Ölülerin bedenlerine ve mekânlarına yönelik şiddetin hükümet tarafından, “teröre yönelik” mücadelenin bir parçası olarak sunulduğunu ve hukuksuzluğun sistematik bir şekilde devam ettiğini kaydeden Kemalbay, şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer, Şervan Can Güder, 70 yaşındaki Ramazan Turan'ın ve 8 Nisan günü şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren hasta mahpus Mehmet Sevinç’in ailesine yaşatılan ayrımcılığın kamuoyuna yansıdığını anımsatarak, "Her insan, yaşamını yitirdiği anda toplumun geleneklerine ve inancına göre gömülme hakkına sahiptir. Aynı şekilde defnetme, yas ve anma hakkı da güvence altına alınmış bir haktır ve devlet tarafından en etkili şekilde korunmalıdır. Bu hak sadece “saygıyı” değil, aynı zamanda, yaşamını yitiren kişinin ailesine, akrabalarına ve yakınlarına yönelik ayrımcılığın, evrensel hukuk ve insan hakları açısından da bir suçtur" dedi.

MEHMET SEVİNÇ İLE İLGİLİ BİR SORUŞTURMA VAR MI?

Konuyu Meclis gündemine taşıyan HDP'li Kemalbay, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a şu soruları yöneltti:

08.04.2022 tarihinde Manisa Akhisar T Tipi Kapalı Cezaevi’nde Mehmet Sevinç’in şüpheli ölümü ile ilgili başlatılan bir inceleme ve soruşturma bulunmakta mıdır?

Mehmet Sevinç’in cenazesine yönelik ayrımcı ve hukuksuz uygulamalar hakkında herhangi bir soruşturma başlatılacak mıdır?

Din görevlilerinin defin işlemlerini İl Müftülüğünün talimatı olmadığı gerekçesiyle gerçekleştirmedikleri iddiaları doğru mudur? Doğru ise il müftülüklerinin dini vecibelerin yerine getirilmesi talimatlarını neye göre vermektedirler?

Piri Reis Camisi imamının defin işlemlerini gerçekleştirmemesi nedeniyle hakkında açılmış herhangi bir idari /cezai işlem ve soruşturma başlatılmış mıdır?

Cenazelerin nakli için cenaze aracı verilmemesinin nedeni nedir? Bu kararlar kim veya hangi birimler tarafından neye göre alınmaktadır?

Cenaze işlemlerinde dini vecibeleri yerine getirmekle mükellef imamların bundan imtina etmelerinin sebebi nedir?

Cenazelere yönelik ayrımcı ve hukuk dışı uygulamaların önüne geçilmesine yönelik olarak herhangi bir girişimde bulunulacak mıdır?

Cezaevlerinde özellikle siyasi hasta mahpusların maruz kaldıkları hak ihlallerine dair herhangi bir bilginiz bulunmakta mıdır?

Editör: Haber Merkezi