CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün gerçekleştirdiği grup toplantısında Türkiye gündemine dair kritik açıklamalarda bulundu. Özel, "Sayın Selahattin Demirtaş ve sayın Figen Yüksekdağ dahil, siyasi tutukluların serbest kalıp demokratik siyasetin önünün açılması gerekir" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Demirtaş için "Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır" sözlerine atıfta bulunan Özgür Özel, "Bugün ‘Hayırlısı bu’ diyorsanız, dönüp de bir özür borcunuz yok mu acaba" diye sordu.

Özel, şöyle konuştu:

Özgür Özel’den Kartalkaya tepkisi: Yeniden yargılanacaklar!
Özgür Özel’den Kartalkaya tepkisi: Yeniden yargılanacaklar!
İçeriği Görüntüle

"13 BELEDİYEDE KAYYIM VAR "

Şimdi ‘Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümü demokratikleşmeden geçer’ diye hep söylüyoruz. Birileri Terörsüz Türkiye dediler, hatta dediler ‘Karşı mısınız?’ Ne demek karşı olmak? Terörsüz Türkiye, ama aynı zamanda Demokratik Türkiye istiyoruz. Şimdi birileri ‘Terörsüz Türkiye’yi şöyle yapalım, demokrasi taleplerini bir yana bırakalım’ diye uğraşıyorlar. Bu sorunun demokratik zeminde çözülmesine önemli bir destek var. Ama bu işi yapmakta olanlara güven yok. Bir yandan Meclis Komisyonu, bizim fikrimiz olan komisyonu çalıştırmaya, demokrasi için adımların atılmasına gayret ediyoruz. Ama bir yandan da o komisyonu sadece dinleme komisyonuna çevirip, işlevsizleştirmeye çalışanları da bir yandan izliyoruz. Memlekette Terörsüz Türkiye’ye yürünecek. Şu anda 13 belediyede kayyım var. Altında 11 partinin imzasının olduğu kayyım uygulamalarına karşı kanun metni var, teklifi var. Erdoğan’ın ‘Bundan sonra kayyım istisna olacak -kaide yaptığını kabul ediyor- İstisnaya dönecek’ ifadesi var. Orada durup duruyor. Diğer taraftan Kürtlerin belediye meclislerine girmesini suç sayan Kent Uzlaşısı ayıbının ortadan kaldırılmasına yönelik herhangi bir adım yok. Tutukluluk halleri devam ediyor."

CHP Lideri Özgür Özel, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş kararına ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Demirtaş’a ilişkin açıklamasına ilişkin şunları kaydetti:

"Bir taraftan Sayın Selahattin Demirtaş ve Sayın Figen Yüksekdağ dahil, siyasi tutukluların serbest kalıp demokratik siyasetin önünün açılması gerekir. 4 Kasım 2016, bugün dokuzuncu yılıdır. Dokuz ve 12 yaşındaki kızlarının yanından alınmış Selahattin Demirtaş, götürülmüş. Şimdi bir kızı 18, bir kızı 21 yaşında. İki evlat hayatlarının en önemli dokuz yılını babalarından mahrum geçirmişler. Her başvurudan sonra Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi oraya bile gidip itiraz ettiler. O itirazları da reddedildi. Ve bugün Selahattin Demirtaş’la ilgili bir tahliye başvurusu yapıldı.

“BİR ÖZÜR BORCUNUZ YOK MU”

Buna Sayın Devlet Bahçeli’nin ‘Hayırlı olacaktır tahliyesi’ demesi çok hayırlı bir demeç. Hayırlı şeye hayırlı söyleyelim. Ama dokuz yıl önce tek başına karar vermesi gereken Türkiye’deki bütün hakimleri, bir gece yarısı koordine edip de farklı farklı yerlerden siyasetçileri alıp da önceden hazırlanmış ta Edirne’deki ta Kocaeli’ndeki, Gebze‘deki cezaevlerine gönderen o mekanizmanın kurgulanması hayırlı mıymış Türkiye için? Dün bunları yapmakla övünenler, Selahattin Demirtaş‘ı içeri atmakla övünenler, Figen Yüksekdağ’ı içeri atmakla övünenler, Osman Kavala’yı AİHM kararına rağmen içeride tutmakla övünenlere soruyorum. Bugün ‘Hayırlısı bu’ diyorsanız, dönüp de bir özür borcunuz yok mu acaba? Açık söyleyeyim. Bizim de var. Her ne kadar o zaman 120 milletvekilinin 100’ü red oyu verse de, her ne kadar o dönem bizler partide buna karşı bir mücadele vermiş olsak da Cumhuriyet Halk Partisi’nin 20 - 25 tane ‘İşte efendim referanduma gitmesin de geçecekse buradan geçsin’ diye kullanılan o oylarda bu partinin de kusuru var. Partinin bugünkü Genel Başkanı olarak tarih önünde o günkü kusur için tüm Türkiye’den, Türk milletinden özür diliyorum. Bugünkü Genel Başkan sıfatıyla.

“DEMİRTAŞ’IN BU ONURLU TUTUMU İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM”

Şu kadarcık kusuru vardı partinin. Sonra kusurun yüzde 99’unun sahipleri, şimdi bugün gelmişler sütten çıkmış ak kaşığa dönmüşler. ‘O hayırlı olur, bu hayırlı olur.’ Yine karşısında halen daha Selahattin Demirtaş diyebiliyor ki, ‘Sadece benim açımdan değil, 86 milyonun kardeşlik hukuku açısından önemsiyorum bu kararı.’ Selahattin Demirtaş’ın bu erdemli, bu onurlu, bu sabırlı, bu örnek olacak tutumu karşısında kendisine yürekten bir teşekkür ediyorum. Yürekten. Herkesin yapacağı iş değil bu.

"O GÜN REJİME ŞEYTAN LAZIMDI O DEMİRTAŞ’TI”

Bir de işin bu tarafına bakalım şimdi. O gün Selahattin Demirtaş’a ‘terörist’ diyenler, ‘eli kanlı’ diyenler, ‘bilmem kaç kişinin ölümünden mesul’ diyenler, neredeyse ‘İdamı getirelim, asalım’ diyecek olanlar, bugün ‘Oralar hayırlı’ diyor, ‘Doğru’ diyor. Bugün ne diyor? Çünkü rejim şeytan değiştirdi arkadaşlar. Rejim şeytan değiştirdi. Bu rejim düşmanlık üzerine kurulu bir rejim olduğu için, kavga üzerine kurulu bir rejim olduğu için, korku üzerine kurulu bir rejim olduğu için, güya kendinde olmayan ama devletin kuvvetini ele geçirdiği devlette haksız kullanarak ayakta kalan rejim olduğu için, o gün rejime düşman lazımdı, şeytan lazımdı. O gün rejimin şeytanı Selahattin Demirtaş’tı. Bugün rejime şeytan lazım. Ekrem İmamoğlu var. Bugün el uzattıkları, af diledikleri, övdükleri, dün onların düşmanıydı, partinin adı HDP’ydi, DEM’di. ‘HDP’yi kapatmayan Anayasa Mahkemesi’ni kapatalım’ diyorlardı. Bugün orada başka bir yere geçtiler.

Kaynak: ANKA