Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İspanya'da gerçekleştireceği ziyaret öncesi İstanbul Havalimanı'nda kritik basın toplantısı düzenledi.

Ünlülere yapılan operasyona tepki

Toplantıda CHP lideri Özel, ünlülere yapılan uyuşturucu operasyonu ile ilgili soruya yanıt verdi.

Cumhuriyet'in haberine göre, Özel, ünlü isimlere dün gerçekleştirilen uyuşturucu operasyonuna ilişkin sorusuna yönelik şu açıklamayı yaptı:

Haber-Sen’den 9 Ekim mesajı: PTT emekçileri hak ettiği değeri göremiyor
Haber-Sen’den 9 Ekim mesajı: PTT emekçileri hak ettiği değeri göremiyor
İçeriği Görüntüle

"Utanç verici bir operasyon. Zaten gözaltı yapsa, 'Gözaltı yaptım' dese, bunun sebebi sorulur ve ne yaptığı bilinir. Yaptığı iş bir gözaltı değil, yaptığı işin hukuk devletinde bir karşılığı da yok. Yaptıkları iş doğrudan birincisi, aile hayatına saldırı, özel hayata saldırı, konut güvencesine saldırı ve itibar suikastı. Doğrudan bir itibar suikastı.

Amaç ne? Amaç şu: Güya bir tanıkları var, bir torbacı var. O bir ifade veriyor. O torbacının torbasından nasıl oluyorsa Türkiye’de iktidarı memnun edecek, iktidarı övecek söylemleri olmayan, zaman zaman eleştiren ama eleştirileri de demokratik sınırlar içinde, kimseyi rencide etmeyen, hatta çok dikkatli eleştiriler ama ne yapmışlar? Örneğin 19 Mart darbesine karşı eleştirel bir tutum içinde olmuşlar. Hükümetin bazı uygulamalarına karşı bir takım… Diyorlar ki bir torbacı var. Bir torbacı yok. Bir torba var. Torbanın içinde muhalif kimliği olan sanatçılar var. Onları çıkarıyorlar. Sabahın köründe evden jandarmayla alıyorlar. Kan kontrolüne, idrar kontrolüne, saç teli alıp, saç telinden uyuşturucu kontrolüne. Bu 19 kişiden 18’inde bir şey çıksa, çıkmaz da çıksa, birinde çıkmasa, o bir kişiye yaptığınız bu haksızlığın hesabını nerede vereceksiniz? Nerede vereceksiniz?

Siz güya hukukçusunuz. Hukuk diyor ki, '99 suçlu aramızda gezsin, bir masum içeri girmesin.' İlk duyduğunda ürperticidir. Dersin ki, “Ya nasıl olur?” Bir masumu boşu boşuna suçlamanın bedelini hakimlere, savcılara öğretirken böyle öğretiyorlar. Bunlar bunu tahsil edip sonra gelip bunu uyguluyorlar.

Orada 4 Eylül günü Meriç Alkan Keskin’in kızı Güneş dünyaya geldi ve Güneş bebeği annesi 32 gündür emziriyor. Dün Meriç Hanım’ı aldılar, jandarmayla götürdüler. Eşi elinde süt pompasıyla geldi ve birileri kan örneği, saç örneği diye Güneş’in annesini itibarsızlaştırmaya çalışırken o Güneş’e süt aldı oradan, süt götürdü. Bu kadar ayıp bir şey, bu kadar utanç verici bir şeyi bu ülkeye yaşatanlara lanet olsun.

"Çağırdınız da gelmedi mi de jandarmayla gittiniz?"

Onun dışında ben arkadaşların açıklamalarını dinledim. Örneğin Hadise diyor ki, 'Hayatımda ilk defa sabah 6.30’da korkarak uyandım. Kapım deliler gibi çalındı. Ben sigara bile içmiyorum' diyor. Öte yandan İrem Derici, 'Sabah 7’de evden o şekilde alınmak çok üzdü, ağırıma gitti. Bir telefon etseler, gidip ne istiyorlarsa verirdim. Alnım anasütüm kadar ak' demiş. Ve, 'Bu ifadeyi, böyle bir ifade verecek kadar açık bir kadınım. Neden bunu yaptılar anlamadım' demiş. Sayın Ziynet Sali’nin avukatı, hayatı boyunca Ziynet Sali’nin sigara dahi içmediğini söylemiş. Şimdi ne olacak? Kaldı ki, bir torbacının iftiraları. Böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsanız telefon ettiğinizde hangi birisi gelmeyecek? Çağırdınız da gelmedi mi de jandarmayla gittiniz? Yani çağırdınız, o da gelmedi, kaçtı mı da jandarmayla sabah 6.30’da gittiniz?

Şimdi buradan bütün AK Parti’ye yakın sanatçılara, yazarlara, çizerlere şunu soruyorum: Siz belki yakın yere koymuyorsunuz. Biz olacağına inanıyoruz ama. Seçim oldu, iktidar değişti. Sen Tayyip Erdoğan’a övgüler düzen, iyi şeyler söyleyen, belki bizleri eleştiren birisin. Köşelerinden yazan birisin. Ertesi sabah kapı çalınıyor. Jandarma geliyor ve sizi evlerinizden teker teker alıyor. Saç kontrolüne, idrar vermeye, zorla kan vermeye götürüyor. Sonra çıkıyor birisi de diyor ki, 'Bir torbacı var. Söyledi. Torbadan hep bu AK Parti’ye yakın sanatçılar çıktı, gazeteciler çıktı, yazar çizer çıktı, televizyon yorumcusu.' Ne hissedeceksiniz?

Bugün bize yaptıkları bu. Size yapılsa ne hissedeceksiniz? Evladınızın önünde, eşinizin yanından ve komşularınızın gözü önünde bir sürü jandarma arabası aşağıda, çakarlar çakarlar çakarlar, gelip sizi, hakkınızda bir iddia var, birisi size uyuşturucu sattığını söylemiş, sizi alıp paldır küldür getiriyor. Hadi bakalım ver idrarı, aç kolunu kan ver, saçını kopart. Bunu siyasi bir husumetle size biz yaparsak yarın, ne hissedecekseniz düşünün. Ben size şunu söyleyeyim: Böyle bir şeyi yaparsak namerdiz. Hiç korkmayın. Bizim vicdanımıza emanetsiniz.

"Muhalefeti nerede yapmak gerekiyorsa orada yapacağız"

Ama ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki, bunun olup olmaması ülkeyi yönetenlerin vicdanına emanet. Bugün bu ülkeyi yöneten bu vicdansızlar, onların atadığı bu işe kalkışanlar sırf muhalif diye, sırf eleştirmiş diye bunu yapıyor. Bugün bizi eleştirenlerin yarınları bizim ahlakımıza emanettir. Ama bir ülkeyi yönetenler ahlaki çizgiyi, rotayı kaybettiler diye bu zulümler oluyorsa, o ülke hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Herkesin birden ülkenin kurallarına emanet olması lazım.

Bir gün bunu sizin sevdiklerinize, evlatlarınıza, kızınıza, torununuza yapıldığını düşünün. Yapmayacağız. Namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ederiz ki yapmayacağız. Ama bize ne yapıldığını görün. Ondan sonra oturun, bunu yapın.

Bu mesele neden uyuşturucu üzerinden? Konu hassas. Muhalefet susar, savunamaz. Uyuşturucuyu mu savunuyor? Uyuşturucuyu savunmuyorum. Bu kokuşmuşluğun karşısında savunulması gereken kim varsa onu savunuyorum. En olmadık yerlerde, en olmadık işleri deneyerek insanları savunmasız, bizi de onları savunmayan bir çizgiye itmek için kurulan kumpas bunlar. Hiçbirine teslim olmayacağız. Çizdikleri alanın içinde kalmayacağız. Muhalefeti nerede yapmak gerekiyorsa orada yapacağız.

İçişleri Bakanı Yerlikaya'ya: 'Onda o yürek yok'

İçişleri Bakanı, onda öyle bir yürek yok. Yüreksizin teki, kifayetsizin teki. Yapamaz. O ancak yapsa yapsa Üsküdar’daki kaçak büfeleri, rant büfelerini savunmak için o büfeleri yıkmak isteyen belediye çalışanlarının karşısına polis diker. O talimat alınca Atatürk’ün kurduğu baba evine 5.000 tane polis yollar. Bir karış mesafeden gaz sıktırır. O kifayetsiz, o yeteneksiz, o liyakatsizden bir şey değil.

Tayyip Erdoğan eğer sorumluluk alabiliyorsa çıksın bu sanatçılardan ve bu milletten özür dilesin. 32 yaşındaki Güneş’in annesini süt vereceği, sütünü sağıp da evladına vereceği, evladını emzireceği yerde kan, idrar kontrolüne götürüyorsa çıksınlar, bu milletten özür dilesinler.

AK Partili kadın siyasetçileri, kadın milletvekillerini, AK Parti Kadın Kolları’nı bu utanç verici meselede tarihin ayıp tarafında değil vicdan tarafında yer almaya, bu başsavcıya ve buna kolluk gücünü alet eden İçişleri Bakanı’na tepki göstermeye ve bu meselede doğru bir yerde tavır takınmaya davet ediyorum. Bu meseleyi AK Partili kadın siyasetçilere sorun arkadaşlar. Bu utanca susacaklar mı?"

Kaynak: HABER MERKEZİ