İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İZBETON’a yönelik gerçekleştirilen ‘yolsuzluk’ ve ‘ihalede usulsüzlük’ soruşturmasıyla ilgili olarak aralarında önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da bulunduğu 137 kişinin gözaltı işlemleri sürüyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Murat Bakan, gazetecilere açıklama yaparak “Bu bir algı operasyonudur. Bu operasyon CHP’li belediyeleri kriminalize etmeye yöneliktir. Ama biliyoruz ki CHP belediyeler kriminal bir yapı değildir. Onların temizliğine, namusuna kefiliz” diyerek bu operasyonun CHP’li belediyelerine karşı bir kriminalize etmeye yönelik olduğunu belirtti.
İhalede fesat karıştırma yok
CHP’li Bakan, kooperatif konusuna pencere açtı. Bakan, ayrıca ihaleye fesat karışmanın mümkün olmadığını öne sürerek “Türkiye’de binlerce kooperatif var. Ama hiçbiri hakkında bir operasyon ne bir gözaltı süreci yaşanıyor. İstanbul’da 40 bin konutluk projelerde benzer durumlar oluyor. Buradaki yurttaşlarımızın mağduriyetininin farkındayız. Bu mağduriyetinin sebebi ise 157 kişinin içine girdiği, İZBETON yöneticilerinin tümünün gözaltına alınmasıyla yürütülmemesi lazım. Çünkü burada bir kasıt yok ve normal şartlarıyla yapılmış bir proje, finansmanı da halka yaymak ve insanları da konut sahibi yapmak için kentsel dönüşümün yapılması için hazırlanan bir proje. Bir dolandırıcılık kastı yok. Kimsenin buradan rüşvet aldığı veya mal edinesi yok. Aslında büyükşehir belediyesinin kendi içinde çözeceği, varsa bir takım eksikliklerin de Sayıştay süreciyle devam etmesi gereken işler, buraya kadar geldi. Bu anlayışla baktığınızda Türkiye’de hiçbir belediye bürokratı iş yapamaz ve hiçbir projenin altına imza atamaz. Tüm belediyelerde yapılan rutin işlerdir. Burada bir ihaleye fesat karıştırma, yolsuzluk ve hırsızlık söz konusu değil. Bundan eminiz” dedi.
İzmir cayır cayır
CHP’li Bakan, “Buraya gelmeden önce Çeşme’ye gittim. Enerji hatlarında temizlik ve kontroller yapılmadığından İzmir cayır cayır yanıyor. Bu da iktidarın enerjiyi özelleştirmesinden kaynaklanıyor. Dünyada alınan tedbirlerin burada alınmadığını görüyoruz. Burada sensör, yüksek rüzgar ve ısıda ne elektrik kesintisi ne altında bir koruma bandı ve de ot temizliği yapılmıyor. Bi taraftan İzmir yanıyor bir taraftan da adliyede bir yangın var. İnsanların ciğeri yanıyor. Kardeşleri, çocukları, evlatları şu anda gözaltında. Umuyoruz ki bu süreç, hâlâ vicdanlı hakim ve savcıların olduğuna inanmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Kriminalize vurgusu
Gözaltına alınma süreci ve gözaltında yaşanan şartlarına ilişkin konuşan Murat Bakan, operasyonun kriminalize edildiğine vurgu yaptı. Bakan, “Burada yüzlerce araçla ve polislerin sabah yola çıktığı görüntüleriyle ve 04.30’da evlere baskın yapılarak gözaltına alınması bir darbe görüntüsü, bir terör örgütü, bir uyuşturucu operasyonu görüntüsünde olur ancak. Bu tür operasyonlar kaçacak, göçecek ve ani baskınlar yapılması gereken çete üyelerine yapılır. Bunlar bu ülkenin 30 yıllık hizmet etmiş, sabıka kaydı olmayan ve hayatında karakollara gitmemiş devlet memurlarıdır. Terör örgütleri dışarıya bırakılırken, askeri şehit etmiş insanlar cezaevlerinden tahliye edilirken; bu ülkenin namuslu bürokratları bunun yargılanmasını kabul etmiyoruz. Bu bir algı operasyonudur. Bu operasyon CHP’li belediyeleri kriminalize etmeye yöneliktir. Elbette öyle değildir. Onların temizliğine, namusuna kefiliz” şeklinde konuştu.
Bilirkişi hesaplamasında hata
CHP’li Vekil Bakan, İzmir’de yaşanan orman yangınlarını takip ettiğini söyledi. Elektrik şirketlerinin kâr amacıyla elektrik tellerinin ve direklerinin bakımının yapılmadığına değinen CHP’li Murat Bakan, gözaltına alınan ailelerin yüreğinin yandığının belirtti. Bakan, “Aileleri ziyarete geldik. İçeride pırıl pırıl büyükşehir belediyenin bürokratları var. Birçoğunu tanıyorum. Beraber çalıştığım arkadaşlarımız var. Bu davayla ilgili vakıf oldukça dosyanın ne kadar eksik olduğunu ve gözaltının ve bu operasyonun olmaması gerektiğine, Sayıştay yoluyla yargılanabilecekleri zimmetine geçirme ve kamu zararlarının da göz önünde bulundurularak ilerlemesi gerektiği bir durumdur. Hatta bazı konularda kamu zararının ise bilirkişinin yanlış hesaplanmasından kaynaklandığını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.