Yıl 2007… Ülkede gündem seçim... Cumhuriyet Halk Partisi’nden ikinci bölge 11’inci sıra milletvekili adayıyım… Gençtik, partimiz alt sıralarda milletvekili adaylığına layık gördü.

Aday olmuştuk ama siyaseten fiili olarak anlam ifade etmeyen bir noktadaydık. Biliyorduk, milletvekili olamayacaktık. Ancak bu fırsatı değerlendirdik, kendimizi tanıtmak ve anlatmak için çok çalıştık. Çünkü siyasette görev almak istiyorsanız kendinizi tanıtmanız ve ispatlamanız gerek.

Benim gibi alt sıralarda milletvekili adayı olan başka arkadaşlarım da vardı. O dönem Foça İlçe Başkanımız Osman Mert, daha sonra Karşıyaka Belediye Başkanlığı yapan Hüseyin Mutlu Akpınar ve daha sonra İzmir Baro Başkanlığı yapan Aydın Özcan… Dördümüz alt sıralardan aday olmuş -ve seçilememiş- genç milletvekili adayıydık. Seçimlerden sonra kendi aramızda istişareler yaptık: Kendimizi nasıl anlatabiliriz? Siyaset yapacak kanalları ve alanları nasıl oluşturabiliriz? Tartıştık, konuştuk ve Ankara’ya genel merkeze gitmeye karar verdik.

Dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal ve Genel Sekreteri Önder Sav ile görüşecek, projelerimizi anlatacaktık.



DERGİNİN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ



Herkesin kafasında anlatacakları belliydi. Aydın Özcan; Batı Trakya Türkleri ile organik bağı olan tek kişinin kendisi olduğunu, ailesinin orada olduğunu ve bu konuda siyasal çalışmalar yapabileceğini anlatacaktı. Hüseyin Mutlu Akpınar; örgütten gelen bir siyasetçi olduğu için daha çok örgütle ilgili düşüncelerini paylaşmak istiyordu. Ben de bir hayalimi anlatacaktım.

Ankara’ya gittik. Temmuz 2007’deki seçimden sonraki Eylül… Ta 15 sene önce o görüşmede anlattığım hayal; “Küresel ısınmaya karşı küresel eylemliliğin merkezi İzmir” projesiydi. 

FOTOĞRAF: ÜMİT ORAN

O dönem Porto Alegre küreselleşme karşıtlarının merkeziydi. Süreç Porto Alegre’de başlamıştı ve Dünya Sosyal Forumu yapılıyordu. Küreselleşme karşıtları bir mücadele alanı yaratmışlardı. Bu işin ilk başladığı yer de Porto Alegre idi. Ben buna öykünerek küresel ısınmaya karşı bir mücadelenin başlaması gerektiğini düşünmüş, o dönemin Genel Başkanı ve Genel Sekreteri’ne İzmir’in bu iş için doğru kent olduğunu, küresel ısınmaya karşı küresel eylemliğin merkezinin İzmir olabileceğini anlatmıştım.

Aradan uzuuun yıllar geçti...

Bugün İzmir Milletvekiliyim, Çevre Komisyonu Üyesiyim ve Komisyonun Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsüyüm.

Yani 15 yıl önce hayal ettiğim işi yapmak için mücadele ediyorum özünde ama dünya artık çok daha kritik bir noktada… O zaman hayal edemediğimiz kadar zor işimiz! Şimdi dünyanın ısınmasını 1,5 santigrattın altında tutmak zorundayız. Hiç kolay değil... Bununla ilgili tüm dünya, tüm insanlık mücadele ediyor. Biz de mücadele ediyoruz.

FOTOĞRAF: ÜMİT ORAN

Bugün hayal ettiğimiz konuya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ancak bir fark var! O zaman Türkiye de dünya da bu konunun ehemmiyetinin farkında değildi. Artık herkes bu konuyu ciddiye alıyor. Konuyla ilgili yapılan kamuoyu araştırmalarında da gençlerin, yetişkinlerin ciddi oranda iklim krizi ile ilgili endişelerinin olduğunu görüyoruz.

Ben, hali hazırda yaptığım görevle, bu mücadeleyi sürdürmek için elimden gelen her şeyin fazlasını yapma gayretindeyim. İzmir artık sadece Türkiye’de değil, dünyada da iklim krizine karşı mücadelenin sembol kentlerinden biri olabilir. Bunu hayal ediyorum.

FOTOĞRAF: ÜMİT ORAN

Şu anda İzmir’de benim dışımda Çevre Komisyonu Üyesi olan Mahir Polat ve Ednan Arslan milletvekili arkadaşlarım var. Onlar da aynı mücadeleyi aynı azim ve kararlılıkla sürdürüyorlar.

O zaman ‘küresel ısınma’ olarak tanımladığımız, şu anda bambaşka bir boyuta gelerek ‘iklim krizi’ olarak ifade ettiğimiz bu acil durumla mücadele eden, dünyayı takip eden, sürdürülebilir tarım, su kaynaklarının verimli kullanılması, kentin karbon emisyonunun düşürülmesi ve ‘karbon nötr kent’ olma gibi çalışmalar yapan ve çok ciddi adımlar atan Belediye Başkanımız Tunç Soyer var.

Ve geçmişten bugüne İzmirlilerin direniş ruhu var!

Henüz 18 yaşındaydım, katıldığım ilk çevre eylemiydi ve zincirin bir halkasıydım. “Türkiye’nin ilk büyük çevre eylemi” olarak tarihe geçen Aliağa’da termik santrale hayır eyleminden bahsediyorum.  Aliağa’da 1989 yılında “Doğadaki soykırıma hayır” pankartıyla başlayıp günlerce süren, İzmir’den Aliağa’ya kadar yol boyunca on binlerce kişinin ele ele tutuşarak insan zinciri oluşturduğu ve kazanımla sonuçlanan “termik santrale hayır” eyleminden başlayan direniş sürüyor. İzmirlilerin direnişi bugün Efemçukuru’nda, Balıklıova’da, Karakuyu’da, Gökçealan’da, Orhanlı’da, Kartal Dağı’nda, Sığacık’ta, Ovacık’ta, Karaburun’da ve tüm İzmir’de!

Bu hayali gerçekleştirebilmek için en uygun siyasi iklime sahibiz. İzmir, bu hayali gerçekleştirebilecek vizyona, olanaklara ve ruha sahip. Bunu hep birlikte yapabiliriz!

Editör: Haber Merkezi