İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencilerinden Siyaseti Plaftormu’nun düzenlediği ‘Genç Bakışların Işığı’nda Türkiye’ isimli özel söyleşi öğrencilerin kendi imkanlarıyla kiraladığı bir kafede yapıldı. Öğrenciler ses ve salon kirası için toplamda 16 bin lira ödediklerini aktardı. Etkinliğe katılmak üzere gelen CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP Gençlik Kolları İzmir İl Başkanı Ruhsar Seyis Çelik; protokol koltuklarını gençlere teslim ederek sandalyelerde oturmayı tercih etti. Açılış konuşmasını yapan CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, “Hem CHP İzmir İl Başkanı olarak hem de üniversitenin mütevelli heyet üyesi olarak bu üniversitede de emek vermiş abiniz olarak buradayım. Aynı zamanda film kulübünde de görev yaptım. Sizler istediniz ve değerli vekilimiz de sohbet için bugün burada ve Hasanağa’da da Denizleri anacağız. Bu üniversitede öğrenci hareketleri, öğrencilerin Türkiye’nin geleceği için yaptığı bu mücadeleyi anlamlandırmaya çalışacağız. Sizi çok fazla son TOMA bükücüleriyle ayrı koymak istemem” dedi.

Öğretmenlik hakkımızı elimizden aldılar

CHP’li Milletvekili Mahmut Tanal, ilk konuşmasında siyasi hayatına nasıl girdiğini anlattı. Yoksulluktan da dert yanan Tanal, Çoban Mustafa isimli bir babadan bu güne geldiği süreci anlattı. Yoksullukla mücadele etmek için çalışmak gerektiğine değinen CHP’li Tanal “Yoksulluğu yenmenin yolu inanç, güven olmalıydı. Ben ilkokulu Siverek yatılı okulda okudum. Bizler buraya sınavla geldik ve öğretmenlik hakkımızı o dönemlerde elimizden aldılar. Ben öğretmen olacağım dedim ve ilk siyasetteki hak arayışımız da bununla başladı. İlkokul ve lise yıllarımla birlikte de bayramda, seyranda ailemizi göremez olduk. O dönemlerde okula gidemezdik ve neden gidemediğimizi de siyasi platformlarda da anlatırdık. Her zaman şunu derim ‘Fikirleriniz çatışsın, eylemleriniz çarpışmasın’. Birbirinizi dinleyin ve hoş görüyle anlamaya çalışın. Kaba kuvvete inanmayın. Ayrıca medeni toplumlar şiddete başvurmaz. ‘Siz solcusunuz, okuyamazsınız’ dediler ve olaylar çıkınca da Antalya cezaevindeydim. O dönemin CHP Antalya İl Başkanı, Gürkut Acar, benim avukatlığımı yaptı. Acar ile BMM’de sanık avukat olarak milletvekilliği de yaptık” ifadelerini ekledi.

İzmir Körfezi’nde nostalji rüzgarı: Bergama Vapuru’nda Anneler Günü’ne özel bir yolculuk İzmir Körfezi’nde nostalji rüzgarı: Bergama Vapuru’nda Anneler Günü’ne özel bir yolculuk

Siyasete geçiş dönemleri

Tanal, ayrıca siyasete nasıl geçtiğine de değindi. Tanal, “Siyasete nereden geldik, meslek beni nereden avukatlığa iti 1978 dönemleriydi. Deniz Gezmiş mahkemeye düşmüştü ve avukatı ben olayım parçası da benim hayatıma yön verdi. İstanbul Hukuk Fakültesi kazanırken, işportacılık yaparak okudum. Hayat zorlu koşullarla ilerledi. 1993’te CHP Beşiktaş İlçe Başkanlığına kaydoldum. Ve o dönemde de avukat Mehmet Burak, iki dönem öncesinde İstanbul Barosu başkanıydı. O bizim beşiktaş ilçe başkanımızdı. ‘Acaba iş bulma gayesiyle geliyorsan bizde iş veren yok. Avukatlık yapacak sanayici erbab bulamazsın’ demişti. Oysaki ben de ‘kazanç kapısı için gelmiyorum’ dedim. O dönemlerde başlayan 1993 yılı ve bugün 2025 yılına geldik. O yıllardan bu yıllara inandığım değerler konusunda bulunduğum siyasi parti duruşuyla da adalet ve demokrasi yolunda mücadele ediyorum. Bana bu fırsatı veren Atatürk Cumhuriyeti’dir. Hiçbir cemaat ve tarikatın yurdunda kalmadan, ilk ve ortaokul ile lise yatılı okuyarak buralara geldim. Bu yoksulluğu da karanlığı da ancak çalışarak yeneriz. Umudunuzu ve inancını kaybetmeyin, çalışın. Bir şey isterim sizden. Yabancı dili mutlak öğrenin. 5 yıl öncesinde almanca öğrencim. Yurt dışına gittiğimde kendi derdimi anlatma isterdim” ifadelerini kullandı.

‘Rakibi yok etmek siyasette bağdaşmaz’

CHP’li Milletvekili Mahmut Tanal, öğrencilerden gelen soruları cevapladı. Diğer milletvekillerin, bir Mahmut Tanal kadar etki yaratmamasını soran öğrenciye cevap veren Tanal, kendisini anlatmakla başladı. Tanal, “Benim kendimi anlatmam ne kadar etik olur bilemiyorum. Bunu anlatacak olan sizlersiniz. Bir milletvekili niçin milletvekili seçilir? Beni buna iten sebep baskı ve yoksullukla gelirken günün birinde dedim ki ‘bu kadar haksızlık olunca, milletvekili olduğumda o TBMM’deki kürsüde alacağım o kürsüye bu haksızlık yapanların suratlarına atacağım’ diye. Ilk milletvekili olduğumda kürsü meğerse sabitmiş. Bir milletvekili haksızlık, adaletsizlik, hak ihlali karşısında susmamalı. Burda bulunduğunuz siyasi parti görüşüne göre değil; kıblemiz adalet olmalı. Kıblemiz hukuk devleti olmalı. Sizin düşünceniz ve ifade özgürlüğü savunmak kadar olmalı. Ben sizin düşünce ve ifadenize katılmıyorum ama düşünce ve ifade görüşlerine sonuna kadar saygımın olduğu bir ülkeden geliyoruz. Adaleti, hakkı, hukuku en üst perdeden savunmuş olsaydık, bugün burada gençlerin, emeklinin, işçinin sorunu olmazdı. Siyaset kirlenmezdi” dedi.

Telef söylemine tepki

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e karşı telef olacaktır’ söylemine karşın açıklamalar yapan Tanal, “Telef’ kelimesi, yok etmek demektir. Ben rakibimi neden yok edeyim? Siyasette rakibi yok etmek, imha etmek demokrasi ile bağdaşmaz. Siyasette hizmet yarışı olur. Siyaset korkakların işi değil. Millete ve ülkenize karşı sevdanız varsa ne gerekiyorsa yaparsınız. 2011’de başlayan Mahmut Tanal neyse bugün yine aynı Mahmut Tanal’ım. Aynı ve istikrarlı bir şekilde her şekilde haksızlığın karşısına dikildim ve orada oldum. Yeri geldi bana DEAŞ, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle ilgili fezleke hazırladılar. Haktan ve adaletten ayrılmayın. Eğri olan belanı bulur. Bu ülkede CHP olduğu sürece kimse telef olmayacaktır. Türk Dil Kurumun’da da ‘telef etmek’, ‘yok etmek’, ‘imha etmek’ demektir. Bir ülkenin cumhurbaşkanı, bu ülkedenin ikinci siyasi partinin genel başkanına ‘telef olacaktır’ diyor. Siyasette sandıkla yarışırsınız. Halk seçer veya seçmez. Siz bir bakkalı, kafeteryayı, üniversiteyi seçersiniz. Sizinle ilgili faydalı ne olursa ona göre tercih yapıyorsunuz. CHP tercih edilecek diye insanlara tercih ve şantaj yapılması da otoriter rejimdelerin işidir. Bu topraklara da bu rejimler gelemez. Burası bir Rusya, Suriye rejimi olsun diye Atatürk bu cumhuriyeti kurmadı ve umutsuz olmadı. Ben umutsuz olsaydım bugün karşısınıza çoban Mustafa’nın oğlu milletvekili Mahmut Tanal olarak gelemezdim” şeklinde dile getirdi.

‘Sınırları izlemeyen MİT beni izliyor’

CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, yaptığı açıklamada sınırları izlemeyen kolluk kuvvetinin kendisini izlediğini ifade etti. Tanal “Mit sınırları izlemiyor Mahmut Tanal’ı izliyor. Keşke diyorum ki bizim sınırları da izleseler, hiç olmazsa terörist geçmez. Şanlıurfa’da şap hastalığı da var. Şanlıurfa sınırları da o kadar izlenmiyor. Ben illegal adamı değilim. Legal bir adamım ve telefonumun da borcunu meclis ödüyor. Hangi terör örgütleriyle görüşüyorsam da orada ortaya çıkar. Beni izleyeceklerine sınırları izlesinler” dedi.

‘Siyasetin arka bahçesi olmamalı’

Tanal, kolluk kuvvetinin siyasi partilerin arka bahçesi olmaması gerektiğine dikkati çekerek şunları söyledi: “Basımıza bir şey geldiğinde karakola gideriz. O kurum bizim güzide kurumumuz. Güvenlik olmalı, yargı da öyle. Bun bir siyasi partinin arka bahçesi olmamalı. Parti devletinin olmaması lazım. Parti devleti olmasaydı, ben o sahaya çıkıp ‘ey polis senin kask numaran yok’ diye sormazdım. Kask numarası yok, geçmişte giyilen üniformasının göğsündeki gömleklerinde numara yazılırdı, onlar da iptal edildi. Şimdi üniformada sicil yok, kask da yok. Maskeyi takıyor ve polisim diyor. Suç işlerse nasıl tespit edilecek. Böylesi bir hukuk yok. Devlet yüzünü gizlemez, sicilini, gizlemez. Devlet vatandaşına pusu kurmaz. Sen maske takacaksın, öğrenci maske takınca da bunun hesabını soruyorsun. Sizden ricam arkadaşlar, 19 Mart’tan sonra ne kadar yüz tanıma, fişlenme varsa geriye dönük olarak sileceğiz.”

Tutuklanan öğrencileri ziyaret edecek

Tanal, ayrıca İzmir’de tutuklanan öğrencileri de ziyaret edeceğinin altını çizerek “Bizim inandığımız şey adalet ve hukuk devletidir. Hukuk devletinin olduğu yerde bunlar olmaz, olmamalı. Öğrenciyseniz ve sınavınız varsa tahliye edilirdiniz. Şimdi hukuk bundan çok uzakta. Öğrenciysen, sıvanın varsa kimsenin umrunda değil. Böyle bir hukuk olmaz. İnsanın menfaatini yargı düşünmüyorsa, o yargı değildir. Sizi cezaevinde tutmak ve içeride bulunan 50 öğrenci arkadaşlarınızı cezaevinde atmakla nasıl bir çözüm olacak? Terörist başını da dışarı çıkarmak için elinden geleni yapıyorsunuz. Olayın üzerine gideceğiz” şeklinde dile getirdi.

Her iki tarafın da gizli ajandaları var

Çözüm süreci değerlendiren Tanal, şeffaf olunması gerektiğine değinerek “Çözüm süreci denildiğinde, ilk okullar o dönemlerde yatılıydı. İlkokulu tabii o süreçlerde bu yatılı okullar kaldırıldı. Yoksul aile çocukları nerede okuyacak dedik. Cemaatin, tarikatların kucağına atıyorsunuz dedim. Kabul etmiyorum dedim. Çözüm süreci parçası olarak ilk okulların yatılı olgunu kaldırdılar. Andımızı iptal ettiler, iptal için dava açtım. Bahsettiğiniz insanlar ise sen Kürtsün neden bunu yapıyorsun dediler. Hak ve hukuku savunmak bizim insanı görevimizdir, Atatürk Cumhuriyeti’nde bu gereklidir. Çözüm sürecini meclise getirin, şeffaf olun. Ama kapalı kapılar arkasında yapmayın, özel bir ajandanız olmasın. Ne istiyorsunuz? Bu açılımdaki kastınız ne? Hiçbiri bunu anlatmadı. Aynısını gidiyoruz. Gizli ajandanız olmamalı. Anayasa’yı değiştirelim gibi bir amaçla olmaz. Düşünceniz ne? Eyalet mi? Kürt devleti mi? Her iki tartın da gizli ajandaları var. TBMM bu ülkenin kalbidir. Olmuyorsa kapalı oturum yapın bilelim. Onu da yapmıyorlar. Süreci hep birlikte izliyoruz” dedi.

Muhabir: TURGAY KILIÇ