Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Ankara’da eylem yaptı. Kolej’de buluşan kadınlar, Sakarya Caddesi’ne yürüdü ve burada basın açıklaması yaptı. Kadınlar yürüyüş sırasında “Kadın cinayetlerini durduracağız”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “Patriyarka mezara, yaşasın kadınlar”, “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Kadınlar yaşasın, 6284 uygulansın”, “Anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygula” ve “Aileye feda olmayacağız” sloganlarını attı. Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Ankara Temsilcisi Işıl Kurt yaptığı açıklamada, yılın her günü adliyelerde, sokaklarda, meydanlarda mücadele ettiklerini belirterek, bu yıl 25 Kasım'da “Kadınların ölümü şüpheli, iktidarın ihmali kesin” diyerek bir araya geldiklerini ifade etti.
Işıl Kurt, şöyle konuştu:
"BU YIL İLK KEZ ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİ KADIN CİNAYETLERİNİ GEÇTİ"
"Çünkü bu yıl ilk kez şüpheli kadın ölümleri, kadın cinayetlerini geçti. Geçtiğimiz 25 Kasım’dan bugüne kadar 282 kadın cinayeti işlendi, 286 şüpheli kadın ölümü var. Çünkü siyasi iktidar şüpheli kadın ölümlerini aydınlatmak için hiçbir adım atmıyor. Biz bir yıldır 'Rojin’e ne oldu?' diye sorarken bu siyasi iktidar ve onun kurumları delilleri karartmakla meşguldü, Rojin’in ölümünü kamuoyuna ‘intihar' olarak yansıtmakla meşguldü. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, geçtiğimiz günlerde TBMM Bütçe Komisyonu’nda konuşmuş ve ‘Kadın cinayetleri konusunda devletin tüm kurumlarıyla verdiği mücadele sonuç verdi, dünyada oranlar artarken Türkiye’de kadın cinayetleri azaldı’ demiş. Soruyoruz buradan Bakana: Hangi kurumlarınız mücadele veriyor sizin? İzmir’de Gülben Duru’yu polis bekleme merkezinin önünden geri çeviren, eskiden evli olduğu erkek tarafından bıçaklanarak öldürülmesine sebep olan kolluğunuz mu mücadele veriyor, söyleyin. Eser Karaca, faili hakkında üç kez uzaklaştırma kararı aldırmıştı; dördüncüsü için başvurduktan bir gün sonra çalıştığı hastanede pompalı tüfekle öldürüldü. Defalarca hakkında uzaklaştırma kararı verilen failin silahına el koymayan yargınız mı mücadele veriyor? 6284’ü etkin uygulamayan yargınız mı mücadele veriyor?
"BAKANLIKLAR KADINLARIN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ O AİLELERİ GÜÇLENDİRMEKLE UĞRAŞIYOR"
Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümleri bu kadar yüksekken bakıyoruz bu siyasi iktidar, bakanlıklar kurumlar ne yapıyor diye. Onlar ‘Aile Yılı’ ilan ediyor, aileyi kutsuyor, kadınların öldürüldüğü o aileleri güçlendirmekle uğraşıyor. Aile Yılı derken bu ailelerdeki çocuklar okula bir öğün beslenme dahi götüremezken bunu görmezden geliyor. MESEM’lerde o çocuk işçiler ölürken onları yok sayıyor. Ankara’da Dikmen’de kız çocuklarına özel ortaokul açan, kız çocuklarını kamusal alandan dışlamaya çalışan Milli Eğitim Bakanlığınız mı mücadele veriyor? Dilovası’nda parfüm deposundaki yangında 6 kadın işçinin CİMER başvurusunu görmezden gelen kurumlarınız mı mücadele veriyor?
Hiçbir kurumunuz mücadele vermiyor; şüpheli kadın ölümlerinden de kadın cinayetlerinden de sorumlu olan bir ittifak var; hem yargınız hem kolluğunuz, hem iktidarınız. Kadın cinayetleri azalsın diye çok çalıştıklarına iddia eden Ali Yerlikaya verilerin azaldığını iddia ederken ‘217 kadın cinayeti işlendi’ demiş. Buradan açıkça soruyoruz: Bizim verilerimize göre yılın ilk on ayında 237 kadın öldürüldü. Siz hangi cinayetleri kadın cinayeti olarak sayıyorsunuz? Hangi kadınların öldürülmesini görmezden geliyorsunuz? Cevap verin. 286 şüpheli kadın ölümü var; şüpheli kadın
ölümlerinin 'ş'sini bile ağzınıza almıyorsunuz.
“BU ÜLKEDE ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİNİN, KADIN CİNAYETLERİNİ GEÇTİĞİ TEK BAKAN OLARAK TARİHE KAZINACAKSINIZ”
İçişleri Bakanı bunları söylerken, Aile Bakanı Mahinur Göktaş da kendisine toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamakla ilgili soru sorulduğunda 'Muğlak ifadeler kullanmayın' demiş. Aile Bakanı Mahinur Göktaş’a sesleniyoruz. Toplumsal cinsiyet ifadesi muğlak değil. Asıl muğlak olan ne biliyor musunuz? Asıl muğlak olan toplumu tektipleştirmek için, kendi ahlak anlayışınızın dışında yaşayan herkesi toplumdan dışlamak için torba yasalarla getirmeye çalıştığınız o 11. Yargı Paketi’ndeki ifadeler muğlak. Siz böyle torba yasalarla en temel haklarımıza dokunmaya çalışacağınıza, yargı paketleri düzenleyeceğinize elinizdeki yasaları uygulayın. 6284’ü uygulayın, koruma kararlarını uygulayın, Çocuk Koruma Kanunu’nu uygulayın, Anayasa’yı uygulayın, İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın.
Buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş’a sesleniyoruz; siz toplumsal cinsiyet kavramını muğlak bulurken, kadınların yüzde 71’inin öldürüldüğü aileleri kutsamaya çalışırken kadınlar en çok ailelerindeki erkekler tarafından öldürülmek isteniyor. Biz buradan Mahinur Göktaş’a bir ödül vermek istiyoruz. Çünkü en çok onun Aile Bakanı olduğu dönemde şüpheli kadın ölümler, kadın cinayetlerini geçti. 286 şüpheli kadın ölümü var ve hiçbiri aydınlatılmadı. Mahinur Göktaş bu ülkede şüpheli kadın ölümlerinin, kadın cinayetlerini geçtiği tek Bakan olarak tarihe kazınacak ve hiçbir zaman da silinmeyecek.”
"KADINLARI AİLEYE MAHKÛM EDEN HİÇBİR POLİTİKA ÇÖZÜM DEĞİL"
Genç Feministler adına yapılan açıklamada da şunlar kaydedildi:
“Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, yıllardır olduğu gibi sokaklardayız. Çünkü bu ülkede kadınların yaşam hakkı, özgürlüğü ve eşitliği sistematik biçimde hedef alınıyor. Bizim için 25 Kasım bir yas günü değil; veriye, araştırmaya ve örgütlü mücadeleye dayanan bir hesap sorma günüdür. Türkiye’de kadın cinayetlerinin ve şüpheli ölümlerin artış hızına baktığımızda tablo açıktır: Bu ülke kadınları korumuyor. Cezasızlık, soruşturma eksiklikleri, aile merkezli politikalar ve otoriter uygulamalar kadınların hayatına mal oluyor. Cezasızlık, soruşturma eksiklikleri, aile merkezli politikalar ve otoriter uygulamalar kadınların hayatına mal oluyor.
Bu yıl verilere göre 237 kadın öldürüldü, 247 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. 'İntihar' denilerek kapatılan dosyalar, karartılan deliller, yıllarca bekletilen raporlar bize bir gerçeği gösteriyor. Kadınların ölümü kader değil; yetkililerin ihmali ve kadın düşmanı politikaların sonucudur. Rojin’in ölümünde iki erkeğe ait DNA’nın bir yıl boyunca Adli Tıp tarafından saklanması, soruşturmanın kasıtlı şekilde geciktirilmesi; kadınların öldürülmesinin ardından gerçeğin nasıl sistematik olarak gizlendiğini ortaya koyuyor.
İktidarın kadın cinayetlerini araştırmak yerine aile odaklı politikalar yürütmesi, kadınları daha korumasız hale getiriyor. Bugün ‘Aile Yılı’ adı altında açıklanan politikalar, kadınları şiddetin içine geri iten bir çerçeve yaratıyor. Kadınların yüzde 71’inin aile içinde öldürüldüğü gerçeği ortadayken, kadınları aileye mahkûm eden hiçbir politika çözüm değildir. Biz genç feministler olarak aile propagandasına kanmıyoruz özgürlüğümüz için mücadele ediyoruz.
11. Yargı Paketi, trans kadınların uyum süreçleri keyfi biçimde zorlaştırılıyor, çocukların yetişkin gibi yargılanmasının önü açılıyor, ‘genel ahlak’ bahanesiyle kadınların ve LGBTİ+ların yaşamlarına müdahale meşrulaştırılıyor. Bu paketin özü nettir: Kadınların ve LGBTİ+ların özgürlüğünü kısıtlamak, toplumu tek tip yaşam anlayışına zorlamaktir. Biz bu zihniyeti reddediyoruz. Bedenlerimize, kimliklerimize, hayatlarımıza yönelik hiçbir müdahaleyi kabul etmiyoruz.
“SÖZÜMÜZ NET: ŞİDDETE GEÇİT YOK, ÖZGÜRLÜKTEN TAVİZ YOK”
Genç kadınların ve LGBTİ+ların özgür geleceğini savunuyoruz. Bizim hedefimiz açık: Kadınların ve LGBTİ+ların eşit, özgür ve güvenli yaşadığı bir toplum. Biz genç feministler olarak somut bir değişim programı öneriyoruz. Çünkü geleceğimiz için mücadele ediyoruz. Asla geri adım atmıyoruz. Sözümüz net: Şiddete geçit yok. Özgürlükten taviz yok. Kadınların ve LGBTİ+'ların hayatına yönelik hiçbir müdahaleye izin yok. Tüm kadınları ve gençleri çağırıyoruz: Gelin birlikte mücadele edelim. Kampüslerimizde buluşalım, eşitlikçi feminist mücadelemizi beraber yükseltelim. Eşit, özgür kampüsleri beraber kuralım. Örgütlü mücadelemizi büyütelim çünkü bu düzeni değiştirecek olan, örgütlü kadın mücadelesidir.”
"YALNIZCA 2025 YILININ EKİM AYINDA 19 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ; 22 KADIN İSE ŞÜPHELİ ŞEKİLDE YAŞAMINI YİTİRDİ"
Eyleme destek veren CHP Kadın Kolları Ankara İl Başkanı Ayça Çağlar ise öldürülen kadınların, yetim kalan çocukların, adalet arayan ailelerin sesi olmak için bir arada olduklarının altını çizdi ve şunları kaydetti:
“Çünkü Türkiye’de kadın cinayetleri her ay artıyor, her ay yeni ocaklar sönüyor. Yalnızca 2025 yılının Ekim ayında 19 kadın öldürüldü; 22 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Bu rakamların her biri bir isimdir, bir hikayedir, bir hayattır. Hiçbiri sayıdan ibaret değildir. Bu ölümler ‘önlenebilir’ ölümlerdir. Kadın cinayetleri bir kader değildir. Kadın cinayetleri durdurulabilir. Ve biz kadınlar, tam da bu nedenle bugün buradayız. Kadına yönelik şiddet eşitsizlikten beslenir. Kadına yönelik şiddetin kökünde yalnızca bireysel öfke, aile içi çatışma ya da ‘ani bir an’ yoktur. Şiddetin temeli, bu ülkenin sosyal, ekonomik ve kültürel dokusuna nüfuz etmiş olan eşitsizliktir. Kadını ikinci plana iten, emeğini görünmez kılan, karar mekanizmalarından uzaklaştıran, onu itaat etmeye zorlayan her anlayış; şiddetin zeminini hazırlayan bir iklim yaratır. Eşit olmayanın söz hakkı olmaz, eşit olmayanın güvenliği olmaz, eşit olmayanın hayatı korunmaz.
“SÖZÜMÜZ NETTİR: İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ GERİ GETİRECEĞİZ”
Bu nedenle biz biliyoruz ki kadına yönelik şiddetle gerçek mücadele ancak eşitliği devlet politikası haline getirdiğimizde mümkündür. Kadınların eğitimde, istihdamda, siyasette, adalette eşit yurttaşlar olarak var olmadığı bir ülkede, şiddetin tamamen sona ermesi mümkün değildir. Biz bu eşitsizlik düzenini değiştirmeden hiçbir kadının gerçekten güvende olmayacağını biliyoruz ve tam da bu yüzden mücadelemiz yalnızca şiddete karşı değil; şiddeti üreten sisteme karşıdır. Kadın cinayetleri politiktir. Şiddeti önlemek siyasi bir tercihtir. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak siyasi bir tercihtir. 6284’ü korumak siyasi bir tercihtir. Kadınların yaşam hakkını güvence altına almak siyasi bir tercihtir. Biz CHP olarak bu tercihin yanındayız. Ve sözümüz nettir: İstanbul Sözleşmesi’ni geri getireceğiz. 6284’ü güçlendireceğiz. Yargının siyasetten bağımsız, caydırıcı şekilde işlemeye başlaması için mücadele edeceğiz.
“HANGİ 70 KADININ ÖLÜMÜNÜ SAYMADIN AÇIKLAYACAKSIN”
EHP’li Sosyalist Feministler adına açıklama yapan Ilgın Gürses de İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “Türkiye’de kadın cinayetleri azaldı” açıklamasını hatırlattı ve “Nereden bu saıya ulaştılarsa ‘217 kadın öldürüldü’ diyor bu yıl sadece. Bizim verilerimize göre 287 kadın öldürüldü. Biz bu öldürülen kadınların bir bir isimlerini yayımlıyoruz. O zaman Ali Yerlikaya açıklayacak o isimleri, hangi 70 kadının ölümünü saymadın açıklayacaksın. O kadınların ailelerini gözününü içine bakarak açıklayacaksın. O kadınlar için davalara giden, mücadele eden kadınların gözlerinin içine bakarak diyeceksin ki ‘ben şu saydığım 70 insanı kadın cinayetinden saymıyorum” diyerek tepki gösterdi.
“SENİN BAKANLIĞININ EKSİK SORUŞTURMA YÜRÜTTÜĞÜ TESPİT EDİLDİ”
Gürses şunları kaydetti:
“Mesela soralım Antalya’da bir polis memuru eşini ve iki çocuğunu öldürdü. Ali Yerlikaya cevap ver bunu kadın cinayetinden sayıyor musun? Rojin’in ölümünün üstünden bir yıl geçti. Senin Bakanlığının eksik soruşturma yürüttüğü tespit edildi. Rojin bedeni üzerinde iki erkeğin DNA’sı bulundu. Bununla ilgili ne yapıyorsun? Bunu da kadın cinayetinden sayacak mısın? Cevap ver. Biz biliyoruz ki bu kadın cinayetleri çözümsüz değil, durdurulması mümkün. İstanbul Sözleşmesi uygulanırsa eğer, 6284 uygulanırsa eğer o kadın cinayetleri azalacak. EHP’li Sosyalist Feministler olarak ‘kadın cinayetlerini durduracağız’ diyen kadınlarla yan yana mücadele etmeye devam edeceğiz. Ne zaman ki 6284 gerçekten uygulanacak ve İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden imza atılacak o zaman göreceksiniz kadın cinayetleri nasıl azalıyor.”




