ÖZLEM KARA / İZ GAZETE

Türkiye’de kadın avukat olmanın zorlukları nelerdir?

Kayadelen: Türkiye’de kadın olmanın zorlukları nelerse, kadın avukat olmanın zorlukları da benzer şeylerdir. Kariyerli bir iş yaptığınız için, erkeklerin alanda daha başarılı olduğu yönünde bir algı var. Belirli alanlarda kadın avukatların başarılı olamayacağı yönünde bir düşünce var. Mesela ceza hukukunda çalışmak! Sanki bu alan erkeklerin alanıymış ve kadın avukatlar başarılı olamazmış gibi erkek yanlı bakış açısı var. Stajyer avukat olduğunuz dönemde erkek stajyerlere göre daha büyük sıkıntılar çekiyorsunuz. Kalemlerden, hakim ve savcılara kadar iletişimde her zaman dezavantajlı konumda oluyor kadınlar.

Karaoğlu: Bu ülkede kadın olarak zorluk çekmeyeceğiniz tek bir alan bile yok. Kadın avukat olmak öncelikle müvekkillerin size bakış açısı, ilk yaklaşımındaki tedirginlik ve güvensizlikle başlayıp maalesef temel amacı adaletin sağlanması olan tüm yargı mercilerinde de devam ediyor. Cinsiyetinizi bilginizin önünde gören bir topluma her defasında kendinizi ispat etmek zorunda kalıyorsunuz.

‘YOK SAYILIYORUZ!’

Kadın avukatlara yapılan fakat erkek avukatlara yapılmayan uygulamalar var mı?

 Kayadelen: Cezaevlerine girerken biz giydiğimiz iç çamaşırına dikkat etmek zorunda kalıyoruz. Eğer iç çamaşırınız xr cihazından geçerken öterse, elle aramaya maruz kalmak zorunda tutuluyoruz. Fakat erkekler böyle bir sıkıntı yaşamıyor. Mesela bu örneklerden bir tanesi!

Karaoğlu: Çoğu hakim ve savcı erkek avukatlarla iletişime geçerken daha açıkken aynı konuda dert anlatmak isteyen kadın avukatların fikrine daha az önem veriyor ne yazık ki! İcra dairelerinde erkek avukatlar daha çabuk iş yaptırabilirken biz sadece kadın olduğumuz için bekletiyor ve yok sayılıyoruz.

‘MAĞDUR YARGILANIYOR!’

Türk hukuk sisteminde kadının yeri nedir?

Kayadelen: Maalesef bizim ülkemizde erkek gözüyle bakan bir yargı var. Bunu birçok dosyada görebiliyoruz. Kadın cinayeti, cinsel saldırı, cinsel taciz gibi kadına karşı işlenen bütün şiddet dosyalarında maalesef ki failin değil, mağdurun yargılandığı bir sistemimiz var. Bir kadın tecavüze uğradıysa; hakimlerin, savcıların veya kolluk kuvvetlerin sorduğu soru niçin oraya gitmiştin. Tanıyor muydun, daha önceden ilişkin var mıydı, erkek arkadaşın mıydı, alkollü müydün? Hatta daha önce biriyle ilişkiye girip girmediğine kadar varan mağdurun hayatını didikleyen sorularla karşılaşıyor kadınlar. Eğer yaşama şansı bulduysanız ve yaşıyorsanız,  bu sorularla karşılaşıyorsunuz. Hayatınızı kaybettiğinizde de eğer bir erkek şiddeti ile öldüyseniz, bu sefer daha da iğrençleşebiliyor sorulan sorular. Şöyle bir örnek vereyim, duruşma esnasında ölen kadının babasına mahkeme başkanının şu soruyu sorduğunu duymuştum; ‘Senin kızın bu adamla evlendiğinde, kadın mıydı kız mıydı?’ Böyle hadsizleşebiliyorlar. Bu yüzden temelde söylemeye çalıştığım şey şu, erkek gözü ile bakan bir yargı, erkek bakış açısıyla çalışan bir yargı var. Bu da sonuç olarak erkeklerin kadın bedeni üzerinden kendilerini savunması. Her gün televizyonlarda gördüğümüz, bu öldürmüş ama tacize uğramış ama tecavüze uğramış ‘amalı’ söylemlerin gelişmesine veya faillerin buradan cesaret almasına sebebiyet veriyor.

Karaoğlu: Bunu sadece hukuk sistemi olarak ayırmak imkansız, hukukun siyaset ve politikanın güdümüne girdiği bu çağda maalesef kadının yeri her zaman baskı ve zulmün oldu yer ile aynıdır.

‘SİSTEMİ DEĞİŞTİRECEĞİZ!’

Erkek yargı sisteminde, kadın avukat olmanın zorlukları nelerdir?

Kayadelen: Erkek yargı sisteminde, hem müvekkilleriniz hem de kendiniz için bir eşitlik mücadelesi vermek zorunda kalıyorsunuz. Mesleğinizi yaparken erkek meslektaşlarınızdan farkınızın olmadığını ortaya koymak için bir mücadele vermek zorundasınız. Bunun dışında da sistemin bakış açısını, dilini, davranış şeklini değiştirmek için büyük bir mücadele veriyorsunuz. Sonuçta bu sistemi değiştirecek olanlar yine kadınlar, kadın avukatlar olacak. Çünkü güç sahibi olanlar, gücü elinde bulunduran her kim olursa olsun bulunduğu alanı asla terk etmek istemeyecektir. Bugün kadın hareketinin bu kadar güçlenmesi ve kadın cinayetlerinin bu kadar artmasının temel sebeplerinden bir tanesi de budur. Zayıfladığını hisseden her iktidar sahibi daha fazla saldırganlaşıp daha fazla etrafına zarar vermeye başlar. Kadın hareketinin güçlendiğini gören erkek zihniyette bu yüzden kadınlara bu kadar fazla saldırıyor. 

Karaoğlu: Hukukun siyasallaştırıldığı ve siyasetin de gün be gün erkekleştiği bu sistemde kadın olarak avukatlık yapmak erkek hakimler, erkek savcılar, erkek kolluk görevlileri, erkek gardiyanlar, erkek mübaşirler, erkek icra memurları ile yani “erk” ile her an her dakika savaş vermek demek. Bu adaletsizliğin kol gezdiği bu çağda hem hukuku uygulatmak hem de toplumsal cinsiyet rollerinin artık rafa kaldırılmasını sağlamak için mücadele etmek demek. Çok zor ve yıpratıcı ama her kazanılan zaferin ardından çekilen tertemiz bir nefes demek.

‘HAYKIRMAYA DEVAM!’

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Karaoğlu: Kadın avukatlar, yargıçlar, savcılar, memurlar, öğretmenler, mimarlar, hemşireler yani kısaca kadınlar tüm toplumsal cinsiyet eşitsizliği kalkana dek mücadele etmeye devam edecek. Kadına karşı maddi, manevi, psikolojik, ekonomik, fiziksel tüm şiddetin politik olduğunu haykırmaya ayrı ayrı ve hep bir ağızdan devam edeceğiz.

Editör: Haber Merkezi