Birleşmiş Milletler Göç Kuruluşu’nun Türkiye’de yaşayan, Türkiyeli ve Suriyeli kadınlar ile çocuklara yönelik başlattığı mobil psikososyal destek hizmetleri yoğun ilgi görüyor. Sergiye katılan ve 7 yıldır Türkiye de yaşayan Fadya D. kursla tanışmasını şu şekilde anlattı, “38 yaşındayım ve 4 çocuğum var. 7 sene önce Türkiye’ye geldim. Ben Suriyeliyim ama benim için hiç farkı yok. Türkiye’ye geldik ama hiç zorluk çekmedik. Ben hiç Türkçe bilmiyordum ama komşularım sayesinde yavaş yavaş Türkçe konuşmayı öğrendim. Bir ayrımcılık yok aramızda” dedi.

‘ÖNEMLİ OLAN SAYGI’

Kursa katılan ve kurstan çok keyif aldığını söyleyen Seher E.; “38 yaşındayım. Normalde alanım muhasebe ama çocuk olunca evde kalmayı seçtim. Arkadaşlarım böyle bir etkinlik var diye beni aradılar ve duyunca çok sevindim. Hatta hamileyken, amigurumi yapmak istiyordum bebeğime. Bu etkinliğin çok faydası oldu bana, yeni arkadaşlar da edindim. Fadya’yı çok seviyorum mesela. Aynı zamanda çocuk etkinliği de çok iyiydi bizim için. Aynı anda çocuklarımızın da etkinlikte olması harika bir şeydi. Daha farklı ve daha çok etkinlik olması bizler için çok daha iyi olur. Suriyeli veya Türk fark etmez, insan olsun, herkes birbirinin yaşamına saygı duysun. Önemli olan da bu zaten” diye konuştu.

7 yıldır Türkiye de olduğu için mutlu olduğunu belirten ve kursa katılımından dolayı memnuniyetini dile getiren Fatma H., “Her şeyden, komşularımızdan, mahallemizden çok memnunuz.” ifadelerini kullandı. Bir diğer kursiyer Huriye N. ise 8 yıldır Türkiye’de yaşadığını ve kurstan memnun olduğunu dile getirdi.

‘BEBEKLER STRES ALDI’

Kurstan keyif aldığını ve stres attığını belirten Emine K., 5 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Emine K, “37 yaşındayım, Türkmen’im. 5 yıldır Türkiye’deyim ve dilden dolayı hiç sıkıntı yaşamadım. Çok şükür Türklerle hiçbir sorunum olmadı bugüne kadar. Komşularımızla birbirimize hep saygılı davranıyoruz. Sen iyi olursan karşıdaki insan da iyi olur. Ben ayrımcılığa karşıyım. Hepimiz kardeşiz, hepimiz Müslümanımız. Kimse istemez evinden böyle çıkmayı ve biz mecburiyetten çıktık. Ben bu etkinlikle ve burada ki arkadaşlarım olsun, hocalarım olsun tanıştıktan sonra daha iyi oldum. Yaptığımız o ürünler, o bebek benim stresimi aldı” diye konuştu.

Bir diğer kursiyer Fadya D. ise kurstan memnun olduğunu ve daha çok evde çocuklarıyla vakit geçirerek çocuklarının ödevlerine yardımcı olduğunu söyledi.

‘ÖRMEK RAHATLATIYOR’

Örgü örmenin keyifli ve rahatlatıcı olduğunu vurgulayan Seher E., “Amigurumi’den sonra Ebru sanatına gitmiştim. Bunun dışında başka bir aktivitem olmadı. Çocuğumla ilgileniyorum genelde. Ben evde kendi çapımda videoları izleyip Amigurumi’ye devam ediyorum stres atmak için. Gerçekten keyifli ve güzel bir aktivite oluyor benim için. Yaşlılarda bile unutkanlık için örgü örmeyi öneriyorlar. Gerçekten çok rahatlatıyor örgü yapmak” diye konuştu.

DAYANIŞMANIN GÜCÜ

Günlük yaşantısında daha çok evde ve eşine yardım ederek geçirdiğini söyleyen kursiyer Emine K., “Çocuklarımı okula götürüyorum. Sonra ev işlerini yapıyorum, genelde evdeyim. Eşimin işinden dolayı ona yardımcı oluyorum. Eşim ayakkabıcı, eve iş getirir genelde, ben de o kalıpları keserim ve poşetlerim, ona yardımcı olurum bu konuda” dedi.

Bu aktiviteye katılarak stres attıklarını, yeni insanlar tanıdıkları için de çok mutlu olduklarını da ifade eden Fadya Derecber, “Bizler çok memnunuz. Çok şeyler kattı ve yine olsa diyoruz. Vakit geçirdik, yeni insanlar tanıdık, stres attık, keyif veriyor bu iş. Yeni şeyler öğrenmek hepimize çok iyi geldi. Dilimiz aynı. Keşke yine olsa bu aktivite ve yeni yeni bebekler ortaya çıkarabilsek. Yeni bir şey yaratıyoruz hepimiz ve bu çok mutlu ediyor bizleri” şeklinde konuştu.

Ayrıca aktiviteye ilk başladıkları andan itibaren sonuna doğru hiçbir ayrımcılık olmadığını, arkadaş oldukları için de mutlu olduklarını ve dışarıda da görüştüklerini ifade ettiler.

SOSYAL UYUM PROJESİ’NDE GÖREV ALAN KARAOĞLU ANLATTI

Birleşmiş Milletler Göç Kuruluşu’nun Türkiye’de yaşayan, Türkiyeli ve Suriyeli bireylere hizmet veren mobil psikososyal destek ekibinde görev alan Psikolog Selen Karaoğlu, İz Gazete’nin sorularını yanıtladı.

Kurumunuzdan ve kendinizden bahsedebilir misiniz?

1995 yılında Antakya’da doğdum. Kırıkkale Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nde eğitimimi tamamladım. Lisans eğitimimin ardından Relief International’ın Sultanbeyli’de yürüttüğü projede psikolog olarak çalıştım. Buradaki bir yıllık deneyimimin ardından IOM’de çalışmaya başladım. Kasım 2018’den beri IOM Psikososyal Destek Ekibinde çalışmaktayım. IOM Türkiye’deki faaliyetlerine 1951 yılında başlamıştır. Birçok alanda projeler yürümektedir. Ankara, İstanbul, Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa, İzmir ve Edirne’de faaliyet göstermektedir. Bizim şu anda çalıştığımız takım Mobil Psikososyal Destek Takımıdır. Tüm faaliyetlerimizi sahada yürütmekteyiz. Aktiviteleri faydalanıcıların bulunduğu mahallelerde onlara olabildiğince yakın noktalarda uygulamaya çalışıyoruz, bu da katılımcılara hem zaman hem de maddi açıdan kolaylık sağlamakta.

Ne tür aktiviteler yapıyorsunuz?

İhtiyaç duyulan kurumlara yönlendirmeler, yapılandırılmış psikososyal destek aktiviteleri, yaratıcılık ve sanat odaklı aktiviteler, odak grup görüşmeleri, bilgilendirme seansları, kültürel ve sosyal aktiviteler ve tek seferlik aktiviteler gerçekleştirmekteyiz. Bu aktivitelere örnek verecek olursak; ebru sanatı, herkes için futbol (kız-oğlan çocuklarla birlikte), kız çocuklarını güçlendirme, lego ile öğreniyorum, Amigurumi, kukla tiyatrosu, yaratıcı sanat, akran zorbalığını önleme, yoga ve konser aktiviteleri.

Amigurumi aktivitesindeki süreci biraz anlatabilir misiniz?

Amigurumi aktivitesini ilk düşündüğümüzde amacımız kadınlara sosyalleşebilecekleri güvenli bir alan oluşturmak ve Türk/Suriyeli sosyal uyumunu arttırmaktı. Bu amaç doğrultusunda bir saha çalışması gerçekleştirdik ve ilgilenen katılımcılarımıza ulaştık. Bu süreçte 3 Türk 7 Suriyeli katılımcı oturumlara aktif olarak katıldı. Katılımcılar aynı zamanda yanlarında çocuklarını getirebilmekteydiler, anneler örgü örerken diğer takım arkadaşlarım çocuklar ile farklı etkinlikler gerçekleştirmekteydiler, bu da hem annelere hem de çocuklara kolaylık sağlamaktaydı. Aktivite 11 oturum olarak uygulandı ve oturumlar sonucunda her bir katılımcı ürün elde etti. Oturumlar ilerledikçe katılımcıların arasındaki iletişimin arttığını gözlemledik. Birçok katılımcıdan aktivitenin kendilerine iyi geldiği ve stres atarak keyifli zaman geçirdikleri konusunda olumlu geri dönüşler aldık.

Kadınlarla çalışmak size neler hissettirdi?

Aslında her grubun dinamikleri ve hissettirdiği duygular farklılık göstermekte ama hepsinin temelde beni güçlendirdiğini hissediyorum. Çünkü kız çocuklarıyla ya da kadınlarla çalışırken onlara kendilerini ifade edebilecekleri, sosyal ilişkilerini güçlendirebilecekleri bir alan yaratmaya odaklanıyoruz ve her bir katılımcıda gözlemlediğimiz en ufak bir etki ya da kendilerine dair bir farkındalık aslında bana da birçok konuda farkındalık kazandırıp beni daha güçlü kılıyor.

Editör: Haber Merkezi