CEREN DUMAN/TUĞÇE KAŞ- İZGAZETE- İzmir Mimarlar Merkezi’nde gerçekleşen ‘8 Kadın 8 Çözüm Manifesto’ başlıklı etkinlikte çalıştıkları kurumlarda başarılı olan 8 kadın deneyimlerini paylaştı. Panelde yer alan dinleyiciler arasında Köy Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, İzmir Milletvekili Bedri Serter, DİSK Genel Başkanı Memiş Sarı, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ve Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar yer aldı.

Toplantının moderatörlüğü İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen tarafından gerçekleştirildi. Konuşmacılar arasında farklı meslek gruplarından İzmirli 8 kadının yer aldığı forumda kadınlar, deneyimlerini, kadının iş hayatındaki gücünü ve yaşadıkları sorunlara çözüm oluşturmak için bir araya geldi.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu asıl sorunun eşitlik olduğunu belirterek, "Temel mesele kadın ve erkeğin eşitliğinin bir kavram olarak herkes tarafından kabul edilmesidir. Bu anlamda hakların kadınlara yukarıdan verilecek bir lütuf olarak görülmesidir. Bunu asla doğru değildir. Asıl olarak Kadın emeği başlı başına eşitsizlik alanıdır. Bu alana dair birçok raporda paylaşıyoruz. Kadın işçiler arasında en temel üç soruna baktığımızda; düşük ücret, işsizlik, kayıt dışı sigortasız çalıştırmak olduğunu görüyoruz. Kadınların iş gücüne ve istihdama katılımı yüzde 30’lar üzerinde bulunuyor." Genel Başkan Çerkezoğlu,kadının özgürlük mücadelesinde önemli bir yere sahip olduğunu ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.

KADINLAR SÜREÇ ODAKLI

İş kadını Gülfem Yogancılar, bu konunun siyaset ve sosyal kısımlarının olduğunu söyleyerek, "Kadın ve erkek olarak çok farklı özelliklerimiz var. Kadın-erkek-eşitlik konularına farklı bakalım. Mesele eğer bir iş görüşmesinde kadın ve erkek varsa, deneyimleri dâhil her şeyleri aynıysa biz kadını almayı seçiyoruz. Bu durumun çokta faydasını gördük. Çünkü kadının yetkinlikleri çok farklı, süreç odaklılar ve daha titizler.  Aslında 8 Mart’ın nasıl ortaya çıktığını hepimiz biliyoruz. Kadın farkındalığına ihtiyacımız var. Kadınlar ne zaman yönetimde daha çok söz sahibi olursa önümüz o kadar açılır diye düşünüyorum.” diyerek sözlerini bitirdi.

Mimar Ahenk Yılmaz, toplum içerisinde kimlikler ve kimliklerin nasıl algılandığını vurgulayarak, iş hayatı içerisinde ‘kadın mimar’ söylemi üzerinde durdu. Seferihisar Ulamış mahallesinde tarım emekçisi ve sabun üreticisi olan Gülsüm Suna Kalaycı, tarımla uğraşan bir kadın olarak kooperatifçiliğin önemine değinerek deneyimlerini aktardı.

“EN BÜYÜK SORUN GÖRSELLİK”

Sanatçı Evrim Alasya forumdaki konuşmasında sektörde kadın olarak karşılaştığı zorluklardan bahsetti. Alasya, ”Bir kadının kendini var etmesi sadece bedeniyle olmamalıdır. Bu alan çok büyük bir tuzak. Çocuklarımız sadece kendini göstermek için sosyal medyada yer alıyorlar. Kadın olarak benim yaşadığım en büyük sorun görselliğim ile beni var etmeleriydi. Sahneye çıktığımda bir erkeğin egosuyla çoğu kez karşılaştım. Bu arada asıl olan kadının beğenilmesini ya da daha çok alkışlanmasını hazmedememesidir.” şeklinde konuştu.

ÖN YARGILARIMIZI YIKARSAK ENGELLERDEN KURTULACAĞIZ

Siyasetçi Seniye Nazik Işık, siyasette kadınların yerinin nasıl değiştiğinden bahsederek, kadının siyasette karşılaştığı eşitsizlikleri sunumuyla anlattı. Psikolog İlknur Peder, engelli bir birey olarak toplumda karşılaştığı zorlukları ve iş hayatındaki deneyimlerini paylaşarak, ”Bir şeyleri yaparken ne yaparsak yapalım samimiyetle yapmalıyız. Hangi statüde,  hangi meslekte olursak olalım. Aslında o zaman engelleri aşacağız. Engellilerin toplumda oturtulduğu rol, sen kendini yetiştirme , üretken olma sadece isteyen ol algısı olmasıdır. Tabiki birçok engelli insan bu durumu kabulleniyor. Kısır döngü içerisindeyiz. Ben bunun kendi ön yargılarımızı ve kalıplarımızı terk edersek gerçekleşecektir.” şeklinde konuştu.

Avukat Çağla Deniz Felamur, kadına uygulanan şiddettin farklı yönlerini açıklayarak, ”Şiddetin çok farklı çeşitleri var. Ekonomik şiddetten, psikolojik, cinsel şiddete kadar. Mesela kadını çalıştırmamak veya çalışmaya zorlamak bir şiddet biçimidir. Bunlar genelde boşanma şeklinde şiddetin içine sokuluyor, şiddet başvurusu olarak algılanmaz ve kadınlar bile bunun farkına varmaz. ‘Koruma yasası’ çıktığında kadınlara şiddetin azalacağını düşündük ama gitgide arttı çünkü yeterince etkin şekilde uygulanamıyor. Yasa koruyucularının kanunu etkin bir şekilde kullanmaya zorlamak bizim için son derece yararlı olacaktır.” dedi.
 

Editör: Haber Merkezi