İzmir Barosu Genel Sekreteri ve Baro Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Perihan Çağrışım Kayadelen, İzmir Barosu’nun kadınlarla ilgili çalışmalarını anlatırken kadının sosyal, siyasal ve ekonomik açından toplumsal hayatta daha fazla rol alması ve söz sahibi olmasına yönelik de değerlendirmelerde bulundu. Kayadelen, İstanbul Sözleşmesi’nin önemine de vurgu yaptı.

İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’ne şiddet sebebiyle başvuran kadınlara hukuki destekte bulunduklarını belirten Kayadelen, Türkiye’nin her yerindeki kadın cinayeti dosyalarıyla ilgili mutlaka avukat görevlendirmesi yaparak sürecin sağlıklı bir şekilde yürüyüp yürümediğini takip ettiklerini söyledi. Kayadelen, kadın hakları konusunda kurumlara eğitim verdiklerini de belirtti.

‘Kadın ne kadar ev içine mahkum edilirse şiddet döngüsü o kadar artıyor’ Kayadelen, “Ne yazık ki kadının temel özelliğini evin, çocukların ve eşin bakımı hatta çoğu zaman yaşlıların bakımı olarak gören bir toplumsal cinsiyet bakış açısı var. Bu bakış açısının kırılması için de kadının tüm alanlarda daha fazla görünür olması lazım. Birçok noktada maalesef ki biz bunun eksikliğini çekiyoruz. Siyasi partilerdeki temsilcilerden tutun da iş hayatında kadının kariyerli mesleklerde var olmasına kadar cam tavan dediğimiz aynı niteliğe sahip iki kişiden biri kadın diğeri erkek olduğunda maalesef iş verenlerin tercihi erkek çalışan tarafında oluyor. Biz temelde bu bakış açısının değişmesi için mücadele ediyoruz” dedi.

‘CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ’

İstanbul Sözleşmesi’nin gerekliliğini vurgulayan Kayadelen şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddettin önlenmesi için İstanbul Sözleşmesi bir yöntem ön görmüş diyor ki; öncelikle bu konuda bir politika üret, buna ilişkin girişimlerde bulun, bu politikaları uygulamana rağmen bu suçlar işleniyorsa, öncelikli olarak bunların cezalandırılmasını yap. Bu şekilde bir yöntem geliştir diyor. Fakat bizim ülkemizdeki en büyük temel problem bir politika üretilmiyor olması. Türkiye’deki en büyük problemlerden biri cezasızlık kültürü. Türkiye’deki temel problemlerden biri politika üretilmemesi ikincisi ise yargının erkek yanlı bakış açısı ile faillerinin yeterli cezayı almıyor olması. Bunlar çözüldüğü zaman Türkiye’deki kadına şiddet vakaları azımsanmayacak kadar azalacaktır. İstanbul Sözleşmesi tam da bu söylediklerimizi kapsayan bir sözleşme. Kadına yönelik şiddetin önüne geçilebilmesi için devlete çok ciddi yükümlülükler yükleyen bir sözleşme. İşte bu sebeple harfiyen uygulanmalı!

Editör: Haber Merkezi