Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'ın "intihar etti" denilen oğlu Dorukhan Büyükışık'ın, İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davası, saat 9:20'de sanık polis memurlarının kimlik tespitiyle başladı. Kimlik tespitlerinin ardından sanıkların sorgusuna geçildi. Görevi ihmal suçlamasıyla yargılanan polis memuru A.K., olay yeri inceleme sürecini ve görev tanımını detaylı şekilde anlatarak suçlamaları reddetti.

İzmir'de "Büyükışık" davası başladı: Sanıkların ifadelerine geçildi

Polis memuru A.K., savunmasında olay günü yaşananları, görev kapsamını ve ekip çalışmasını ayrıntılı şekilde anlattı. A.K. şu açıklamalarda bulundu: "Olay yeri uzmanıyım, delil incelemesi yaparım. Genel olarak öyle bir zorunluluğum yok ama istersem yaparım. Olay günü Grup Amiri Deniz Asıcı beni aradı. Böyle bir olay olduğunu söyledi, ben de 'tamam ben de geliyorum' dedim ve olay yerine tek başıma gittim. Normalde önce şubeden ekip sevk edilir, olayın önemine göre ben de giderim. Ben oraya gittiğimde Duygu Öztürk, Musa Eliçi oradaydı. Bazen savcıyı bekleriz, bazen savcının talimatına göre işe başlanır. O gün savcımız, benim ekibim, adli tıp hekimi oradaydı. 11:30 civarlarında oradaydım.

Kamera bakmak gibi bir yetkimiz görevimiz yok

Olay yeri inceleme personeli olarak kamera bakmak gibi bir yetkimiz görevimiz yok. Biz sadece olayla ilgili bilgi alır işimize başlarız. Ex şahsın bulunduğu alanda şerit var diye hatırlıyorum. Olay yerine gittiğimde Büro Amiri olarak normalde koruyucu kıyafet giymiyorum ama o gün giydim diye hatırlıyorum. Ekibim de galoş giydi diye hatırlıyorum.

Musa Bey ve Duygu Hanım fotoğraf çekimini yaptı. Biz bunlara müdahale etmeyiz ama yetişemezlerse biz de yardım ederiz, genel bir olaydır bu. Biz gittiğimizde eks şahsın aracının kapıları kapalıydı. Ekibimiz önce anahtarla ilgili işlem yaptıktan sonra anahtarı kaldırmıştır. Olay Yeri İnceleme Uzmanı olarak aldığımız eğitim doğrultusunda parmak izini nereden tespit edileceğini öğrettiler. Ekip bakar, uygunsa alır, uygun değilse laboratuvara götürülür. Burada anahtara tozlama yaptıklarını hatırlıyorum.

Peçete ölen şahsa yakın olduğu için alındı

Raporda da olması lazım, bu genel prosedürdür. Hatırladığım kadarıyla ölen şahsın öldüğü yere yakın bir yerde peçete vardı, sigara ve izmarit 5,5 metre uzaktaydı. Fotoğraflara bakıldığında tozlu olduğu, eski olduğu görülüyor. Peçete ölen şahsa yakın olduğu için alındı ama diğer bulguları bilemiyoruz. İzmarit ve sigara paketinin alındığını hatırlamıyorum. Bel fıtığı olduğum için yukarı çıkmadım. Duygu Hanım, Musa Bey ve Deniz Amir çıktı. Bana Grup Amirim yukarıda telefon olduğunu söyledi. Ben de gittiğimde bunlara baktım. Ben hiç telefonu görmedim."

Duygu Hanımla arabanın yanına gittik, Deniz Bey de yanimizdaydi. Eğer olay mahali araçsa önce onun görüntüsü alınır. Her zaman fotoğraf çekilir. Bu olayda aracın dış görüntüleri alındı. Bu olay özelinde araç olay yerinden uzaktaydı. Aracın dış incelemesini yapmadık çünkü şahsın olay yerine tek geldiği söylendi. Bagaja dıştan bakıldı. Dış yüzeyin fotoğrafları çekildi. Cüneyt ve Emre diye kimseyi tanımıyorum. Hatırladığım kadarıyla Cüneyt diye konuşan kişi benim ama ben Cüneyt değil Deniz diyorum.

Suçlamayı kabul etmiyorum

Kesintisiz çekim yapmak mümkün değildir, kesilir. Bu normaldir. İfademi aynı şekilde tekrarlıyorum. Fotoğraf çekimi ışıkla alakalıdır, teknik bri işlem olarak uygulanır. İlk çekimde görünmüyor gibi, sonra görünüyor, sonra yine görünmüyor. Burada parmak izini koydular ve kaldırdılar gibi bir şey çıkıyor. Böyle bir şey yok. Genel olarak savcılarımız olay yerlerinde "çalışmanızı yapın bizi bilgilendirin" der. Olay yeri olarak vatandaşlarla hiçbir şekilde iletişime geçmiyoruz. Hatırlamadığım bir sürü polis vardı, onlarla olayla ilgili konuştum. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Görüşmede, telefonun ekip aracında olduğunu, söylüyorum."

Avukatların soruları ve sanığın yanıtları

Av. Şafak Yüksel, A.K.’nin olay yerine gelişiyle ilgili çelişkili ifadeler verdiğini, savcıdan önce mi sonra mı geldiğinin net olmadığını belirtti. Mahkemede avukatlar ve A.K. arasında şu diyaloglar geçti;

Av. Şafak Yüksel: Olay yerine gelişi hakkında çelişkili ifadeleri var. Olay yerine savcıdan önce mi sonra mı geldi?

- Önceki beyanlarımı tekrar ediyorum.

Yuvamız Çeşme Yaz Okulları başlıyor: Kayıtlar 15 Haziran’a kadar devam edecek
Yuvamız Çeşme Yaz Okulları başlıyor: Kayıtlar 15 Haziran’a kadar devam edecek
İçeriği Görüntüle

Av. Şafak Yüksel: Olayla ilgili savcıdan herhangi bir yönlendirme aldınız mı?

- Kesinlikle almadım.

Av. Şafak Yüksel: Kendisi hiç fotoğraf çekimi yapmış mı?

- Ekibe yardım için fotoğraf çektim.

Av. Buket Demir: Sigara paketi ve izmaritlerin alınmadığını beyan etti. Delil seçerken neye göre bir ayrım yapılıyor?

- Genel olarak olayın içeriğine göre değişir. Mesela hırsızlık olayında silah ya da bıçak vardır, ama olay hırsızlıktır.

Av. Buket Demir: Anahtarın iki ayrı fotoğrafından bahsettik. Anahtarın ön ve arka olarak çekilmesi olay yeri ekibinin görevi mıdır?

- Önce olduğu haliyle sonra da hareket ettirelebildigi şekilde çekilir.

Av. Seda Banu: Benim amirim yok demişti. Sonra da olay yeri amiri olduğunu söyledi. Bunu netlestirebilir miyiz?

- Olay yeri amiri benim. Deniz Grup Amiri.

Sanık Polis Memuru D.A. ise savunmasında olay günü yaşananları ve görev kapsamını ayrıntılı şekilde anlattı. Sanık Polis Memuru D.A. ifadesinde şu bilgileri aktardı: “Grup Amiri, konularla alakalı olarak bilgi akışını, sevk ve idareyi sağlar. Olay yeri inceleme esnasında orada bulunurum, ancak o dönemde branşımı almadığım için bir şey yapmadım. Branşım olsaydı destek olmak adına yapardım. Olay yerine 4936 ekip koduyla ekibimle beraber gittim. Bana tahsis edilen bir araç olmadığı için ekip aracıyla gittim. Olay yerine gittiğimizde çok sayıda polis ekipleri vardı. İlk gittiğimde yokuştan yürüyerek çıktığımızı hatırlıyorum ve orada soruşturmacı birimden arkadaşlar vardı.

Cesede yakın yerde şeritler vardı diye hatırlıyorum. Aracın yanında bir şey olup olmadığını hatırlamıyorum. Ölen şahsın yakınında bulundum, hem galoş hem yelegimle birlikte eks şahsın yanına yaklaştığımı hatırlıyorum. A.K'yi şubeden çıkarken, vardığımızda vardık diye haber verdim. Hatırladığım kadarıyla ilk gittiğimizde Duygu video çekiyordu, Musa Bey fotoğraf çekiyordu. Ama bu ilk sefer, daha sonra bulgu toplanma esnasında bunlar değişebilir.

A.K'nin de bahsettiği gibi anahtar önce olduğu şekliyle sonra ön ve arkası çekilmiştir. Toplanma işlemi yapılırken eldivenin çıkarılma şansı yoktur. Sigara paketi ve izmariti gördüğümü hatırlamıyorum ama çok sayıda çöp vardı. Ama Camel kutusundan bahsediliyor, direkt onu görmedim. Yukarıya Duygu Hanımla çıktık. Aşağıdan baktığımızda telefon görünüyordu. Yukarı çıktığımda A.K gelmemişti, Savcı bey de çıkış esnamızda geldi diye hatırlıyorum. Biz her katın çekimleri yapıldı. Yukarı çıktığımızda geniş açıyla video kamera çekim yaptı.

Telefonun olduğu yerde şerit yoktu ama 2-3 polis memuru vardı diye hatırlıyorum. Telefonun video kamera çekimini Duygu yaptıktan sonra ben kattan indim, sanırım fotoğraf çekimini Musa yaptı. Telefona dokunmadım. Olduğu gibi görüntüsünü aldık. Telefonu ekip memurlarından biri delil poşetinde indirdi ama kim indirdi hatırlamıyorum.

Sarı çizme gördüğümü hatırlamıyorum ama katlarda birçok inşaat malzemesi olduğunu hatırlıyorum. Biz inceleme yaparken çalışma devam etmiyordu ama inşaat halindeydi. İnşaat işçileriyle konuşmadım. Öyle bir amacımız ya da yetkimiz olmadığı için kamera var mı diye spesifik bir çekim yapmadık, sadece genel çekim yapıldı.

Aracın çekimleri yapılırken ben de onlarla beraberdim. Aracın çekimleri yapılırken bulguların tamamı aracımıza gitmişti.Araç üzerinde parmak izi çalışması da yapılmadı sigara paketi ve peçete de alınmadı. Arkadaşlar paketin eski ve şahıstan uzak olduğunu düşünerek almamış. Biz bu fotoğrafları silseydik şu an böyle bir şey olmayacaktı. Çektiğimiz fotoğraflarda parlama ya da karanlık olsa bile silinmez. Güvenlik kameralarına bakma yetkimiz yok bakmayız da. Oradaki soruşturmacı birimden birisi söyledi eks şahsın tek geldiğini. Kamerayı kimin incelediği konusunda isim veremem çünkü bilemiyorum.

"Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum"

Av. Şafak Yüksel: Biyolojik swap alındı mı?

D.A.,: Kim aldı bilmiyorum ama alındı. Alınırken görmedim ama alındığını biliyorum.

Av. Şafak Yüksel: Sigara paketini almama konusunda nereden takdir kullandınız?

D.A.,: Eski olduğunu değerlendirdikleri için.

Av. Şafak Yüksel: Olay yerindeki kameraların video ve fotoğraf çekimini yaptınız mı?

D.A.,: Bunun cevabını verdim, bizim kamera çekmek gibi bir yetkimiz yok. incelemeyeceğim şeyin tespitini neden yapayım?

Av. Şafak Yüksel: Anahtar neredeydi?

D.A.,: Biz olay yerine geldiğimizde eks şahsın yanındaydı.

Mehmet Bahadır Akyüz: Cüneyt kim? Emre kim?

D.A.,: Cüneyt diye biri yok. Yine olay yerinde Emre diye birisi yok.

"Demirlerin olduğu yerde bir eğilme vardı"

Sanık Polis Memuru D.Ö.Ö. ise ifadesinde şu bilgileri aktardı: Olay yerine gittiğinizde ben çekime başladım, videoyu ben çekiyordum. Ben çekim yaparken Musa Ağabey, "Aşağıda bir araba varmış oraya gideceğiz" dedi, kaydı kestim ve arabanın genel çekimini yaptım. Toprak yoldan şahsın çıktığını Musa Ağabey söyledi. Ön mülakatı o yaptığı için bu bilgiyi biliyor. Kendisi kamera görüntüsü izlememiştir, öyle bir yetkisi yok. Ölenin başına geldiğinizde çekimi sonlandırmadım diye hatırlıyorum. Ben gittiğimde araba anahtarı yanındaydı, şahsın ceplerini de kayıt devam ederken kontrol ettik. Yanlış hatırlamıyorsam kameraları çekerek devam ettim diye hatırlıyorum. Olay yerine daha sonra savcı talimatıyla kroki çizmek için gittik. Araçlarla ya da konteynerlerle ilgili herhangi bir çekim yapmadım. Bulgular paketlendikten sonra aracın içi açıldı. O sırada eks şahsın muayenesi yapılmıştı. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Biz her şeyi çektiğimiz için bulgulara bakarken değerlendirme yaptığımızda 2 sigara izmaritinin taze olmadığı çok bellidir. Ben herhangi bir şeyi silmem, her şey oradadır. Demir çubuk değil de demirlerin olduğu yerde bir eğilme vardı."

Yukarıdaki 3 polis memurunun müdafiisi Nazım Sansür ise şu ifadeleri aktardı: "Olay yeri incelemenin herhangi bir şekilde suçun vasfını nitelendirmek ve soruşturma yapma yetkisi yoktur. Olay yeri alanı belirlenir ve o alan içerisinde delil toplamaya başlar. Sigara paketine gelelim. Paketin 5,5 metre uzakta olduğu söyleniyor, burada bildiğimiz bir suç oluşturulmaya çalışılıyor. Israrla kamera soruluyor. Kamerayla ilgili görevi ihmal suçuna dair değil de olayın özüne ilişkin sorular soruluyor. Bu ekibin bir yerde kamera var mı yok mu bilmek gibi bir sorumluluğu yoktur."

Sanık Polis Memuru F. S ise ifadesinde şu bilgileri aktardı: 9'a çeyrek kala anons geldi ve olay yerine gittik. Halil Arslan ile olay yerine gitmiştik. Oraya gittiğimizde 2 tane resmi ekip oradaydı. Biri karakol ekibiydi, biri de ilçeye bağlı bir ekipti. Cinayet büro daha sonra geldi. Gittiğimizde bekçi bizi karşıladı ve rahmetlinin yanına götürdü. Güvenlik tedbirlerini aldık, şeritleri biz ve yanımızdaki ekipler çekti. Araç anahtarı şahsın 15 metre ilerisindeydi.Bizim aramızda maktulün gelişiyle ilgili bir konuşma geçmedi ama oradaki bekçi bana söyledi. Biz söyledikten sonra konteynerde kalan işçiler de geldi. Güvenlik kamerası görüntüleri sonradan geldi. Güvenlikçi benim yanıma geldi, "abi aşağıda rahmetlinin içeri girerken görüntüleri var" dedi. Ben onu İ. adlı komiserime söyledim. Komiser cinayetten 1 olay yerinden 1 kişiyi aldı. Daha sonra konteynere girdiler ve ben dışarıda kaldım, dışarıdan baktım. 5 tane kamera karanlıktı ama diğer kameraların çalıştığını gördüm. Daha sonra görüntüyü açtılar, görüntüleri açınca içeriye rahmetlinin girdiğini gördüm. Daha sonra Başkomiserim çıktı ve bana, "sen artık Halil'in yanına git, büyük ihtimalle olaya cinayet bakacak, onlar bakmazsa ben kayıtları alırım" dedi. Başkomiserin adı İ.Y. idi. Başkomiserim yarıda beni gönderdiği için ben pek bir şey göremedim."

"Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum”

İ.Y ve İ.K olay yerindeydi. İsmail Köksal ve İsmail Yalçın bizi oradan gönderdi. Biz giderken olay yeri inceleme rahmetlinin üzerinde çalışma yapıyordu. Biz Halil Arslan ile oradan ayrıldık. Kamera kayıtlarına dair hiçbir bilgim yok. Ben idari tahkikat başlayana kadar olaya cinayetin baktığını zannediyordum. Açıkçası ben olayın biraz şüpheli olduğunu düşündüm ve İsmail Köksal'a ilettim. Köksal, "olmaz öyle şey, ben yıllardır olay yerciyim yüksekten düşme bu" dedi.

Av. Şafak Yüksel:Kamera kayıtlarını izleyen olay yeri personeli şu an burada mı?

Hatırlamıyorum

Fikret Sarıaslan Müdafii Av. Mahir Işıkay: Aslında ay çorbaya dönmüş. Görev tanımı dışında hareket eden yetkisini aşmış ve suç işlemiştir. Benim müvekkilimin kamerayı izleyip tutanak altına almak gibi bir yetkisi yok. Orada ilk başta yapması gereken şüpheli ölüm mü doğal ölüm mü intirhar mı? Önce bunu kararlastiracak. Müvekkilim görev tanımı içerisindeki her şeyi yapmıştır."

Sanık Polis Memuru M.E. ise şu ifadeleri aktardı: "İsmail Köksal'ı da İsmail Yalçın'ı da tanımıyorum. Biraz önce Duygu arkadaşımı gördüğümde tanıyamadım, orada kim beni tanıyacak? Ben kamera görüntüsü izlemedim, zaten buna zamanım da yok. Bize çocuğun olay yerine tek geldiği bilgisini verdiler.Ben gittiğimde anahtar şahsın yanındaydı. Şahsın babasına nasıl ulaşıldığını bilmiyorum. Biz gittiğimizde anahtar olduğu yerde duruyordu. En sonra numaramızı koyduk ve çekimi yaptık. Ölüm muayanesi yapılırken ben orada değildim. Çünkü 7 katlı bir binada bulaş örneği arıyordum, çalışıyordu. Bahsedilen peçeteyi gördük, şahsın yanında temiz bir şekilde duruyordu. Telefonu delil poşetine değil de elimizde eldivenle aldık ve aracımıza götürdük. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum."

Sanık Polis Memuru H.A ise şu ifadeyi aktardı:"Sabah saatlerinde olaya dair bilgi geldi. WhatsApp grubundan da bilgi geldi. Olay yerine vardığımda güvenlikçi oradaydı ve bizi maktulün olduğu yere götürdü. Biz olay yerine vardığımızda cinayet büro orada değildi, onlara ben haber verdim. Büro amirimiz Bekir Yusufcan ve İsmail Yalçın'a da haber verdim. İsmail Köksal da 10 dakika sonra olay yerine geldi. Şeritleri çektiğinizde anahtar, peçete ölen kişinin yanında duruyordu. Bu anahtar ilk etapta maktulün yanındaydı, yukarıdan indirmedik. Telefonu yukarıdaymış onu ben görmedim. 2 tane resmi arkadaş yukarı çıktı. Gittiğimizde şahsın kimliğini bilmiyorduk, anahtar üzerindeki amblemden araç aradık ve plakaya baktık aracı bulduktan sonra. Müştekiyi ben mi aradım emin değilim. Kamera kaydını sonradan duydum. Olay yerindeki bazı arkadaşlar, "maktul inşaata bu yönden gelmiş" dediler. Kamera kayıtlarının olduğu yere arkadaşımı gönderdim kayıtları muhafaza etmesi için. Ben üstlerime söyledim, Fikret Bey de oradaydı, İsmail Köksal sonradan oraya kendisi gitmiş olabilir. Biz olay yerine giden ilk ekiptik, yönlendirme yaptık ve bilgi topladık. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum."

Muhabir: BATUHAN KAYA