İzmir’in tarihine ışık tutan Tepekule Höyüğü ve çevresindeki Arulca Vadisi, bölgedeki eski yerleşimlerin stratejik önemini gözler önüne seriyor. Eski İzmir yerleşiminin egemen olduğu dönemlerde, özellikle Yamanlar Dağı üzerinden kuzeyden gelen tehditlere karşı önemli bir tahkimat bölgesi olarak kullanılan tepeler, kentin savunmasında kritik roller üstlenmiş.
Gözlem kaleleri dikkat çekiyor
Tepekule Höyüğü’nün ortasındaki Arulca Vadisi’nin üst kesimlerinde ve Yamanlar Dağı yamaçlarında inşa edilen Büyükkale ve Küçükkale, kuzeyden gelen yolları gözetleyerek kente bilgi akışını sağlamış. Prof. Dr. Ersin Doğer’in "İzmir’in Smyrna’sı; Paleolitik Çağ’dan Türk Fethine Kadar" adlı eserinde bu yapılar; Kaletepe, Çobanpınarı, Örnekköy Mezarlıkkale ve Bayraklı sırtlarındaki Akropolis Kalesi ile birlikte bölgenin savunmasında önemli rol oynayan karakol tahkimatları olarak tanımlanıyor.
Tarihi incelemeler ve arkeolojik bulgular
1934 yılında Kazım Dirik öncülüğünde yapılan yerinde incelemelerde, Kaletepe’deki kaleye “Küçük Kale” adı verilmiş; Yamanlar Dağı’nın kuzey yamaçlarında bulunan Büyükkale ise körfezi gören stratejik konumuyla “Büyük Kale” olarak adlandırıldığı biliniyor. İncelemelerde, iri doğal taşlarla yapılmış eski duvarlar, su sarnıcı kalıntıları ve avluya açılan kapılar gibi önemli mimari detaylar gözlemlendiği belirtiliyor.
Antik İzmir’in savunma sistemi ve günümüz izleri
Roma, Erken ve Geç Bizans dönemlerinde Yamanlar Dağı yamaçları ve Arulca Vadisi’nde yapılan yüzey araştırmaları, bölgedeki askeri ve savunma yapılarının izlerini ortaya koyarken, bu yapılardan başka büyük yerleşim alanlarına rastlanmamış. Mevcut kalıntılar, tek tük çiftlik veya küçük yerleşimlerin dışında, özellikle askeri amaçlı gözlem ve tahkimat yapılarının yoğunluğunu gösteriyor.