30 Temmuz 2025’te Türk-İş Genel Merkezi’nde toplanan işçiler, toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı aldı. Karar açıklanırken, maden işçileri Türk-İş Genel Merkezi önünde toplandı. İşçiler, baretlerini yere vurarak tepkilerini ortaya koydu. Eylemde “Şimşek elini cebimizden çek”, “İş, emek yoksa barış da yok” ve “Birleşe birleşe kazanacağız” gibi sloganlar atıldı. Ardından açıklanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla grev, milli güvenlik gerekçesiyle 60 gün ertelendi.
İzmir Barosu’ndan Cumhurbaşkanı kararına tepki: Anayasa yok sayılıyor
30 Temmuz 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla, grev “milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelendi. Bu karar, sendikalar ve hukuk çevrelerinden tepki aldı. İzmir Barosu Başkanlığı tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Grev Anayasal Bir Haktır, Yasaklanamaz! Türk-İş’e bağlı Maden İşçileri Sendikası tarafından alınan ülke çapındaki grev kararı, bugün Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla “milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelenmiştir.
Bu karar, Anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış grev hakkının açıkça gasp edilmesi, Anayasa'nın yok sayılmasıdır. Ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı altında ezilen işçilerin hak arama mücadelesi milli güvenlik tehdidi değil; emekçilerin alın terinin, emeğinin ve onurunun korunmasıdır.
Grev yasaklarının gerçek nedeni milli güvenlik değildir. Gerçek neden, işçinin evine götüreceği ekmeğin işverenin insafına bırakılmasıdır. Amaç, iş cinayetlerinde ölmek istemeyen, insanca ve güvenceli çalışma koşulları talep eden işçilerin can güvenliği değil, patronların kâr güvenliğidir. Çünkü işçinin insanca yaşam talebi, yalnızca patronların güvenlik sorunudur.
İzmir Barosu olarak emeğiyle geçinen tüm işçilerin yanındayız. Anayasal haklara yönelik bu açık müdahaleyi reddediyoruz. Maden işçilerinin meşru ve onurlu direnişlerini desteklediğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.”