Yurttaş Birlikteliği'nin çağrısıyla çok sayıda sivil toplum örgüt, bazı sendika ve siyasi partilerin de destek verdiği "Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı" mitingi Tandoğan Meydanı'nda yapıldı. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün ve KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz “Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı" mitinge katılarak destek verdi.
"EMEKLİ YOKSULSA GELECEK KARANLIKTIR"
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım yaptığı konuşmada, şunları söyledi: “Fazla değil, bundan 20-30 yıl önce insanlar verdikleri emeğin karşılığında emekli olduğunda bir huzura, bir rahata kavuşuyordu. Fazla değil, 20-30 yıl önce yani 23 yıldır AKP'nin ülkeyi yönettiği yönetimden önce herkes rahattı, herkes huzurluydu. Diyor ki, nerede bir sorun olsa 'Dış güçler'. İnsanımız işsiz kalıyor, dış güçlerin yüzünden. Aç kalıyoruz, dış güçlerin yüzünden. Çocuklarımız üniversiteleri ekonomik zorluklarla terk etmek zorunda kalıyor, diyor ki 'Dış güçler'. Bizim korkumuz dış güçlerden değil, ülkenin bütün gelirine çökmüş olan iç güçlerden sorunumuz var. Sürekli 'Geliştik, kalkındık, uçuyoruz, kanatlandık. Dünya bizi kıskanıyor' diyorlar. Ama bu yalanlarının içinde dahi ülkenin gelişmişliğinde, kalkınmasında biraz dahi olsa emeği olan emekçileri ile emeklilerin adını bile anmıyor. Varsa yoksa saray şürekasından bahsediyor. Biz saray şürekası değiliz. Biz halkız, halk olarak hakkımızı istiyoruz. Demokrasiyle yönetiliyoruz ama başımızda demokrasiyi yok etmek isteyen bir iktidar var. Halkın cumhuriyet değerlerinden bahsediyoruz, cumhuriyeti yok etmek isteyen iktidar var. Kurduğu sarayın 'Yanına kimse gelemez' diyorlar. Bugün burada güçlü bir ses yükseliyor. Emekli açsa ülke açtır. Emekli yoksulsa gelecek karanlıktır. Biz susmayacağız, biat etmeyeceğiz, itaat etmeyeceğiz, korkmayacağız, yılmadan devam edeceğiz. Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz bir kez daha: emekliyi görmezden gelen, geleceği de görmezden gelir. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz."
"İNSANCA YAŞAYACAK BİR ÜCRET İSTİYORUZ"
DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün ise konuşmasında şunları kaydetti: “Açlık sınırı 30 bin liraya dayandı. Yoksulluk sınırı 90 bin lirayı çoktan geçti. Ama asgari ücret 22 bin lira hala. Hükümete çağrı yaptık. 'Asgari ücret ocak ayından sonra açlık sınırında kaldı. Asgari ücreti yıl içinde artırın' dedik. Ama dinlemediler. Dinlemeyecekler bir araya gelmezsek, sesimizi yükseltmezsek dinlemeyecekler. Çünkü ülkeyi yönetenler yıl boyunca asgari ücreti yüksek enflasyona rağmen güncellemeye yanaşmadı. Milyonları açlık sınırının altında ücrete mahkum etti. Bugün bir aileye dört asgari ücret girse bile o aile yoksulluk sınırının altını aşamıyor. Bu düzen, işçileri, emeklileri ve herkesi açlığa, yoksulluğa mahkum ediyor. Bu düzen, yoksuldan alıp zengine kaynak aktarıyor. Bu düzen, işçiden, emekçiden, emekliden alarak patronların kasasını dolduruyor. İşçi ücretleri yıl boyunca enflasyon ve vergilerle toplam 2 trilyon kaybetti. Yaklaşık 2 trilyon lira bizlerin cebinden alındı, patronlara ve iktidara aktarıldı. İşte bugün bu adaletsizliğe 'dur' demek için buradayız. Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz. Asgari değil, insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz. Sadaka değil, hak istiyoruz. Gelirde, vergide, ülkede adalet istiyoruz. Her geçen gün daha fazla birleşeceğiz ve biz kazanacağız."
"BİZDEN ESİRGEYİP ONLARA VERİYORLAR"
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz de konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “2026 yılı bütçesine baktığımızda bizlerden toplanan her Türk lirasının 20 lirası faize ve rantta, 16 lirası savaş tüccarlarına, silah baronlarına, üç lirası yine kaynakları bizden esirgeyip ancak bu ülkenin zenginlerine, patronlarına veriliyor. Dolayısıyla zenginleri de patronları da sarayı da bir kez daha, bir kez daha alkışlarımızla, ıslıklarımızla protesto ediyoruz. Biz biliyoruz ki, demokrasi olmadan halktan yana bir bütçe olmaz. Dolayısıyla diyoruz ki, kayyuma karşı demokrasi, siyasallaşan yargıya karşı hukuk, saray bütçesine karşı ise emekçinin, işçinin, halkın bütçesi diyoruz. Bugün ülkemizdeki en yakıcı sorun adalet sorunudur, barış sorunudur, kardeşlik sorunudur. Dolayısıyla barışın bütçesini, demokrasinin bütçesini kuracak olan emekçiler burada. Bizler her sarayda değil, alanda, sokaklardayız, olmayı da sonuna kadar sürdüreceğiz.”




