Günümüzde yaşamın her alanında birleşik olarak yaşadığımız çoğul krizleri her yönüyle ele alıp açıklamak amacıyla yaklaşık 2,5 yıl öncesinden kollektif bir çalışma olarak planlanan derleme niteliğindeki çalışma Sosyal Araştırma Vakfı (SAV) yayınları tarafından Birleşik Çoğul Krizler: Sermayenin Egemenliğinden Yaşamın Yıkımına başlığıyla yayınlanarak okurlarla buluştu.
Krizlerin katmanlı doğası
Ekolojik yıkımdan sağlık krizine, toplumsal cinsiyet krizlerinden toplumsal yozlaşma/çürümeye, endüstriyel tarımın krizlerinden kapitalist üretimin iktisadi/sınai ve siyasi krizlerine, insan merkezli türcü yaşam tarzından doğal kaynakları geri dönüşümsüz ve ekolojik dengeyi hızla sarsan bir şekilde tahrip eden kapitalist aklın iktisadi büyüme ve ekonomik kalkınma anlayışına, insanın insana ve doğaya tahakkümünden sermaye ve devletin çıkar ittifakının yarattığı “prangalar” altında bilimsel ve sanatsal üretimin krizlerine, küresel borç krizlerinden barınma ve göç krizine vb. katman katman yaşamın üzerine çöken çok sayıda kriz türünün ele alındığı kitapta, SAV yönetim kurulu üyesi Serap Korkusuz tarafından yayına hazırlandı. Kitabın editörlüğünü Dr. Sinan Araman ve Prof. Dr. Fuat Ercan üstlenirken baskı öncesi hazırlık Ülkü Gündoğdu tarafından yapıldı. Kapak çizimi ressam Sevinç Aslan, kapak uygulaması ise Hazal Köyel’e ait.
Katkı sunanlar ve editoryal kadro
Derleme niteliğindeki çalışmada sermayenin boyunduruğu altında tüm canlı türleriyle birlikte doğanın ve toplumsal yaşamın büyük yıkımların eşiğine sürüklendiği günümüzde birleşik çoğul krizler hem tek tek başlıklar düzeyinde hem de içsel ilişkileri/bağlantıları temelinde Fuat Ercan’a ait Birleşik çoğul krizler: Karanlık odada olmayan kedi ile olan fili tanımlayamama üzerine fragmanlar başlıklı tek bir metin içinde ele alınıyor. Kitap’ta akademi ve akademi dışından 23 yazar, araştırmacı ve aktivist makaleleri ile yer alıyor.
Alanlar arası katkılar
Birleşik çoğul krizleri ilişkisel temelde anlamak, açıklamak, sorgulamak ve doğal olarak birleşik çoğul krizlerin kaynağı olan kapitalist üretimin taşıyıcısı olan temel dinamiklere karşı tüm bileşenlerin ortaklaşa harekete geçirilmesinin amaçlandığı bu çalışmada iktisat, siyaset, sosyoloji, psikoloji, edebiyat, tiyatro gibi pek çok alandan yazar, araştırmacı, düşünür ve akademisyen makale, yazı ve araştırmalarıyla katkı sunuyor.
Çalışmada ekolojik yıkım ve mücadelenin yoğunlaştığı Muğla Akbelen’de çok anlamlı ve önemli bir direniş ve mücadele anına objektifini tutan aktivist ve oyuncu Seda Elhan, ağaca sarılarak yıkıma direnen Zehra Nine’nin objektife girdiği anın ve direnişin öyküsünü hikayeleştirdi.
Toplumsal cinsiyet krizleri
Uygarlık tarihinden kapitalizme eril kültür tarafından kadınların maruz kaldığı baskı, sömürü ve ayrımcılık ekseninde toplumsal cinsiyet krizlerinin ele alan üç makalenin yer aldığı kitapta akademisyen geçmişi ile birlikte antropoloji, kültür-sınıf ilişkileri, kadın vb. konularda çalışmaları bulunan araştırmacı yazar Doç. Dr. Sibel Özbudun Krizden çıkma yolları: Neoliberalizm-yeni muhafazakârlık “sembiyozu” başlıklı makalesinde neoliberalizm ile yeni-muhafazakârlığı bir madalyonun iki yüzü olduğunu belirterek kapitalizmin yarattığı yıkımları telafi edebilmek için bir kez daha ataerkine sarıldığına dikkat çekiyor. Sermayenin çıkarlarına göre şekillenen neoliberal hegemonyanın en çok da kadınları ve anti gender hareketleri baskıladığına işaret eden sosyalist feminist yazar Ebru Pektaş bu hareketlerin tarihsel gelişimine dair bilgiler eşliğinde Kriz ve Kadınlar konusunda Bütünsel Bir Çerçeve’nin İpuçları’nı okuyucularla buluşturdu.
Ebru Pektaş, kadın erkek eşitsizliğinin sosyolojik kökenleri ve politik etkileri, dilin ataerkil söylemden arındırılması üzerine ve farklı alanlarda çalışmaları bulunan, feminist okumalarla mitoloji ve sanat tarihi atölye çalışmalarına devam eden araştırmacı yazar Atiye Kalkan, bu kitapta yer alan Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin mitsel kökenleri başlıklı çalışmasında mitolojideki kadın algısının antikçağdan günümüz ataerkil düzeneği içinde dönüşüm sürecini ele alıyor.
Ekolojik kriz ve tarım
Su, tarım ve gıda krizi ile birlikte ekolojik krizin çok yönlü olarak ele alındığı Kitapta önemli eserlere imza atan akademisyen, yazar ve düşünür Fikret Başkaya Kapitalizm, ekolojik yıkım, iklim krizi başlıklı makalesinde tüm boyutlarıyla ekolojik krizin kapitalizmin temel dinamiklerinin doğrudan bir sonucu olduğuna dikkat çekiyor. Haliç Üniversitesi öğretim görevlisi Derya İnce, Doğa ile yabancılaşan/yabancılaştıran kapitalist işleyiş ve ekolojik kriz başlıklı makalesinde ekolojik tahribatı kapitalist işleyişin “insan-insan”, “insan-doğa” ilişkisi temelinde merceğe alırken Polen Ekoloji Kolektifi’nin kurucularından Cemil Aksu, endüstriyel tarım ve sanayinin neden olduğu ‘ su kıtlığı’ temellerinin esasen sermayenin su kaynaklarını kâr ve birikim hırsı uğruna şuursuzca yağmalamasından ve tüm canlıların yaşam kaynağı olan suyu metalaştırmak girişimlerinden kaynaklandığını Suyun gasbı: Su krizinin politik ekolojisi başlıklı makalesi ile okurun bilgisine sunuyor.
Kapitalist üretim ilişkilerinin gelişimiyle birlikte tarımsal üretimdeki endüstriyel dönüşümün yol açtığı ekolojik ve toplumsal tahribatlar bu Kitapta Praksis dergisi eş editörlerinden ve Yerküre Yerel Çalışmalar Bilimsel Araştırma Kooperatifi kurucu ortaklarından Dr. Ecehan Balta tarafından Endüstriyel tarımın ekosistem üzerinde yarattığı tahribat ve Türkiye örneği başlıklı makale ile kaleme alınırken, Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Zelal Beyaz Karçal Hâkim üretim ilişkileri ile türcülüğün kesişiminde bir yaşam krizi: Endüstriyel hayvancılık başlıklı makalesinde insan türünün hayvan türleri üzerindeki sömürü ve tahakküm ilişkisinin yol açtığı sonuçlara değiniyor.
Sağlık krizi ve toplumsal etkileri
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesinde akademisyen olarak görev yaparken ‘‘Bu suça ortak olmayacağız’’ bildirisi nedeniyle 2017 yılında KHK ile ihraç edilen Türk Tabipler Birliği (TTB)-Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi editörü Prof. Dr. Mehmet Zencir, Krizin sağlıksız halleri başlıklı çalışmasında COVİD 19 pandemisinde yaşandığı gibi toplumun maruz kaldığı sağlık krizleri ile birlikte sağlık sisteminin krizlerini ve kapitalist üretim tarzı ile toplum sağlığı ilişkisini kapsamlı bir şekilde anlatıyor.
Toplumsal çürüme ve psikolojik boyutlar
Neoliberalizmin hâkim öznellik biçimi olarak sapkınlık! başlıklı yazısıyla Kitapta yer alan psikiyatr ve yazar Erdoğan Özmen, sermayenin tahakkümü altında toplumsal çürüme ve yozlaşmanın arttığının altını çizerek geç kapitalizmin hâkim öznellik biçimi olarak sapıklığın sıradanlaştığını vurguluyor. Sosyal psikoloji ve yabancılaşma temelindeki çalışmalarıyla bilinen sosyalist yazar Mehmet Yeşiltepe bu Kitapta Toplumsal ve bireysel krizler başlıklı çalışmasıyla yer alıyor. Yeşiltepe, neoliberal kapitalizmin zirveye çıkardığı toplumsal ve bireysel krizlere insanın anlam arayışı ve Marx’ın yabancılaşma teorisi çerçevesinde bir perspektif sunuyor.
Bilim ve sanatta sermaye tahakkümü
Kitapta, günümüz dünyasında bilimsel, teknolojik ve sanatsal üretim daha yoğun bir şekilde sermayenin tahakkümü altına girdiği ve bilimsel faaliyetin özerkliğini, sanatsal faaliyetin özgünlüğünü/özgürlüğünü tahrip eden sermayenin boyunduruğu, bilim ve sanat alanındaki üretimlerin daha ekolojik, daha eşitlikçi ve özgür bir toplumsal yaşama hizmet etmesinin önündeki en büyük engeli olduğu anlatılıyor. Bu kapsamda bağımsız araştırmacı Dr. Aytül Fırat’ın Kapitalist üretim ve bilim ilişkisinin krize yazgılı tabiatı üzerine bir değerlendirme başlıklı makalesiyle kapitalist üretim ve bilim ilişkisinin evrimi ile bilimsel emeğin sermayenin tahakkümü altına alınmasını uzun bir tarihsel süreç üzerinden ele alıp değerlendiriyor.
Sanatsal üretimin ve sanat emekçisinin yaşadığı görünmeyen krizleri Dr. Begüm Kösemen tarafından kaleme alınırken, bilimsel araştırmaları sanat ekonomisi, sanat emeği, sanatın sembolik değeri üzerine yoğunlaşan Kösemen, bu kitaptaki "Sanatın görünmeyen krizleri" başlıklı makalesinde içerik ve biçim açısından artan oranda piyasanın “kölesi” durumuna sanatsal üretim ve sanatsal emeğin görünmeyen krizlerini birçok boyutuyla ele alıyor. Sanayi 4.0 konsepti ile yapay zekâ ve robotların toplumsal yaşamın her alanında artarak hissedilen etkisinin toplumsal sonuçları ise kitapta kapitalizmin krizleri ile ilişkili bir şekilde bu yapay zekâ, robotlar ve toplumsal emek konusundaki çalışmaları ile bilinen araştırmacı yazar Dr. Arif Koşar tarafından ele alındı.
Kalkınma, savaş ve kapitalist kriz
Prof. Dr. Mehmet Türkay "Sermaye birikiminin krizini 'kalkınma' kavramı üzerinden anlamak başlıklı makalesi ile kapitalizme içkin olan krizlerin yaşanan süreçleri yönlendirdiğini, kapitalist ilişkilerin geliştiği dönemde “ilerleme” kavramının burjuvazinin aristokrasi ile yaşadığı krizi kendi lehine meşrulaştırdığını, fetişistik karakteri ile “kalkınma” kavramının ise sermayenin işçi sınıfı ile yaşadığı krizi sermaye lehine meşrulaştırmaya hizmet ettiğine dikkat çekiyor.
Türkay, kapitalist üretimin neden olduğu krizlerin ise esas olarak “hayatın krizi” olduğunu vurguluyor. Kapitalizmin çoğul krizlerini içsel ilişkiler temelinde bütünsel bir perspektiften ele alan Prof. Dr. Fuat Ercan aynı zamanda editör olarak yer aldığı bu Kitap’ta birbiriyle ilişkili ve tamamlayıcı nitelikte iki makale ile yer alıyor. Ercan, Yorulan Zaman Kuşunun Türkiye Üzerine Düşüşü başlıklı ilk makalesinde kapitalizmin krizlerinin “an” ve “zaman” arasındaki içsel bağlantılardan yoksun olarak ele alınmasının yol açtığı yanılgılara dikkat çekiyor ve devamla “an” ve “zaman” arasındaki bağlantılar ışığında Türkiye kapitalizminin krizlerini anlatıyor.
Birleşik çoğul krizler: Karanlık odada olmayan kedi ile olan fili tanımlayamama üzerine fragmanlar başlıklı ikinci makalesinde ise Ercan, krizler arasında bağlantı kuracak bir çerçeve sunuyor.
Ulus-devlet destekli sermaye birikimine dayalı işleyişin fark (artı-değer) yaratım sürecinde birbiri ile içsel bağlantılı dönüşümlerle (metamorfozlar) kendini toplumun bedeninde inşa ettiğini, sermayenin yeniden üretim ve birikim sürecinde yaratılan her farkın doğa ve toplumda farklılaşmalarla birlikte tahribatlara yol açtığı ve bu değişimlerin aynı zamanda kendini çoğul biçimlerdeki krizlerle açığa çıkarttığı ve çıkartacağı belirtiliyor.
Krizler ve bu konudaki analizler arasındaki iç bağlantıları kurmak için bir arayüze ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Ercan, birleşik çoğul krizlere ve bunlara kaynağı olan kapitalist üretim tarzına karşı esnek ama merkezileşmiş çapraz ağlara dayalı mücadelenin gerekli olduğunu söylüyor. Sürdürülemez kapitalizm: Kriz, savaş ve dünya hâl(ler)i başlıklı makalesi ile bu çalışmada yer alan sosyalist düşünür, yazar ve aktivist Temel Demirer, savaşlar, açlık, yoksulluk, işsizlik, ekonomik, sosyal, sınıfsal ve siyasal panoramasını yoğun bir veri kullanımı eşliğinde okurun bilgisine sunuyor. Küresel kapitalizmin üretilen zenginliği ve serveti bir avuç mutlu zenginliğin elinde biriktirdiğini vurgulayan Demirer, son dönemde tüm vahşetiyle tanıklık ettiğimiz kapitalist üretimin savaşlar biçiminde açığa çıkan çelişkilere ve kapitalist devletler arasındaki rekabetin yıkıcı sonuçlarına değinerek “sürdürülemez” kapitalist sistemin bir kırılma noktasında olduğunu belirtiyor.
Göç ve sermaye ilişkisi
Sermaye birikimi ve göç ilişkisinde göreli artık nüfusun önemi başlıklı makalesiyle uluslararası toplumsal göç hareketlerini ele alan Namık Kemal Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü öğretim üyesi Dr. İdris Akkuzu, günümüzde “göç krizi” başlığıyla ele alınan bu olgunun ve kapitalizmdeki göç hareketlerinin esas kaynağını ele alıyor.
Akkuzu, kapitalizm ve göç olgusu arasındaki ilişkiyi “göreli artık nüfus” kavramı üzerinden analiz ediyor. 2022’de University College Cork’ta (UCC) Kriminoloji alanında yüksek lisansını tamamlayan ve Avrupa’da yükselen göçmen karşı¬tı popülist sağ partiler üzerinde çalışmalarını sürdüren Çağdaş Müftüoğlu, Avrupa Birliği-Türkiye Mutabakatı’nın göçmen kaçakçıları üzerindeki etkisi başlıklı makalesi ile Kitapta yer alıyor.
Müftüoğlu, hükümetler ve uluslararası kuruluşlardan toplanan nicel verilerle birlikte göç konusundaki çalışmalar üzerinde yoğunlaşmış gazeteci yazar Ercüment Akdeniz ve sahada çalışmalar yapmış bir sivil toplum kuruluşu çalışanı ile derinlemesine görüşmelerden elde ettiği nitel verileri kullanıyor.
Marksist kriz teorileri ve borçlanma
Krizlerin iktisadi ya da ekonomik doğası ile birlikte Marksist kriz teorilerini ele alan Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yılmaz Aydın, Marksist kriz teorisi ve kapitalizmin krizleri başlıklı çalışmasında iktisadi literatürdeki kriz analizlerinin oldukça kapsamlı bir şekilde özetleyerek okurlarıyla buluşuyor.
Kapitalizmin küresel ölçekteki 1929, 1970’ler ve 2008 büyük krizlerini de içerecek şekilde tarihsel bir ölçekte ele alan Aydın, makalesinde ayrıca krizlerin kapitalizme dışsal olduğunu savunan liberal-neoliberal iktisat kuramlarının körlüğü ile birlikte piyasaların mükemmel işlediğine dair hayali varsayımların temelsizliğine değiniyor.
Borçlanmanın ekonomi politiği üzerine başlıklı makalesi ile Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Parla Onuk, 19. Yüzyıldan 21. Yüzyıla kadar kapitalizmin “merkez” ile “çevre” arasındaki asimetrik güç ilişkisinin yapısını ve ardındaki dinamikleri ortaya koyuyor. Kapitalizmin uzun tarihi boyunca borçlanmanın “çevre” ekonomiler üzerindeki etkisini araştıran Onuk, neden olduğu ekonomik krizlerle birlikte borçlanmanın ardındaki ekonomi politik dinamiklere karşı okuru aydınlatıyor.
Barınma krizi
Kapitalizmin kıskacında barınma hakkı ve konut krizi başlıklı çalışması ile Kitapta yer alan ve aynı zamanda kitabın editörlerinden olan bağımsız araştırmacı yazar Dr. Sinan Araman küresel konut sorununu tarihsel boyutlarıyla ile birlikte güncel görünümünü ele alarak barınma krizinin kapitalist temellerine işaret ediyor.