Gizem TABAN/İZGAZETE- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM) Üyesi ve İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, İz Gazete’ye konuştu. İki bölüm olarak okuyucularımızla buluşacak olan söyleşimizin ilk kısmında parti içi yarışı İzmir özelinde konuşurken ikinci kısımda ise genel seçim sonuçları, parti içindeki değişim tartışmaları ve yerel seçime giderken son gelişmeler hakkında sohbet ettik.
Daha fazla temsil
Öncelik parti için değişim tartışmasına dair İzmir özelinde bir soru sormak isterim. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bu konuda yaptığı açıklamada özellikle ‘İzmir duruşu’ vurgusu dikkat çekti. Sayın Soyer, İzmir’in parti yönetiminde yeterince söz sahibi olmadığını, geçtiğimiz kurultaylarda hakkını alamadığını mı vurgulamak istedi sizce? Siz, Soyer’in değişim açıklamasını bu anlamda nasıl okuyorsunuz?
Ben de bu şekilde okuyorum. İzmir, CHP’nin yönetim kademelerinde gerektiği kadar temsil edilmiyor. İzmir’in bir duruşu vardır. Ben de bu duruşun temsilcilerinden biriyim ama daha fazla sayıda ve daha etkin temsil edilmesi; bugün tartışmakta olduğumuz birçok sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır.
Dışında kalamam
Kongre süreci başladı. Sayın Soyer, kesin bir dille bu sürece müdahil olmayacağını açıkladı. Ancak yine de parti içinde; ‘Soyer bizzat müdahil olmasa da yakın siyasi ekibinin müdahil olacaktır’ minvalinde söylemler var. Bu, ‘yakın siyasi ekip’ olarak bahsedilen grupta söz edilen isimlerden biri de sizsiniz. Net bir şekilde sorayım; kongre sürecine müdahale edecek misiniz?
‘Müdahale’den neyi kast ediyorsunuz önce onu anlamam lazım ama şunu söyleyebilirim; kongre süreciyle meşgul muyum? Meşgulüm. Meşgul olmaya devam edecek miyim? Edeceğim tabi ki… Ben CHP’liyim. Şu an milletvekili olmasam delege olmak için uğraşıyor olacaktım. Her CHP’li bu siyasi sürece katılmalı, katkı koymalı, nasıl bir görüşü varsa ortaya koymalıdır. Benim kişisel olarak bu sürecin dışında durmam söz konusu olabilir mi?
Peki Sayın Soyer ile bu sürece dair bir görüşme yaptınız mı?
Zaten sürekli görüşüyoruz. Kendisinin bu süreçle ilgili tavrı çok net, müdahil olmayacağını kamuoyuna da açıkladı zaten. Tunç başkanının bildiğimiz siyasetçilerden, ortada siyasetçi diye gördüğümüz insanlardan en temel farkı şudur; ne söylüyorsa odur.
Nasıl yenilmiş oluyoruz?
Bir önceki kongre süreci sona erdikten sonra Başkan Soyer’in yakın ekibi ile ilgili (Sizin de dahil olarak görüldüğünüz) ‘Kongre sürecinden yenilgiyle çıktılar’ gibi yorumlar gündeme gelmişti. Önceki süreci ‘yenilgi’ olarak değerlendiriyor musunuz?
Hayır asla öyle değerlendirmiyorum. Bu sürecin nihai sonucu il başkanlığıdır. Tek adayla gittiğimiz bir il kongresi oldu, tek adaylı seçimde kim neye yenilmiş? Ben il delegesiydim, o dönemki kongrede tek aday olan İl Başkanımız Deniz Yücel’e oyumu verdim. Nasıl yenilmiş oluyoruz?
Şüphe duymam
Başkan Soyer, örgütle kavga eden bir belediye başkanı profili çizmiyor ancak örgütle çok iç içe bir belediye başkanı olmadığına dair de yorumlar var. Ön seçim Kurultay gündemine alındı, eğer kabul edilirse ve yerel seçimde adaylar ön seçim ile belirlenirse Sayın Soyer, İzmir Örgütü’nün sandığından çıkar mı?
Ben bir milim bile şüphe duymam. Eğer süreç böyle işler ve büyükşehir belediye başkanlığı düzeyinde bile sandık konacak noktaya gelirse ben Tunç Soyer’in sandıktan çıkacağı konusunda şüphe duymam.
Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine kısa bir süre kala Şenol Aslanoğlu, CHP İzmir İl Başkanlığı görevine getirildi. O süreçte Sayın Aslanoğlu’nun, Sayın Soyer’in önerdiği bir isim olduğu basına yansıdı. Sizce Şenol Aslanoğlu tekrar aday olmalı mı? Olursa siz destekler misiniz?
Aslanoğlu aday olmalı
Kesinlikle desteklerim. Bence aday olmalı. Çünkü il başkanımız olarak atandığı günden bu yana, bir il başkanından beklenen performans noktasında ben il başkanımızı yeterli buluyorum. Eğer kendi de istiyorsa bu göreve tekrar aday olmalı. Eğer aday olursa doğal delege olarak tabi ki oyumu veririm.
Şenol Bey’in seçilmesi için ekstra bir mesai harcayacak mısınız?
Hayır. O, kendisinin ve kendi ekibinin işi…
Belediye başkanlarının kamu gücüyle kongre sürecine müdahil olması her dönem gündeme gelen bir tartışma… Bu noktada sizin tavrınız ne olur? Aynı soruyu CHP YDK Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat’a da sormuştum. Kendisi, kamu gücüyle kongre sürecine müdahale eden belediye başkanının karşısında olacağını söyledi. Sizin bu konuda tavrınız ne olur?
Aynı şekilde düşünüyorum. Belediyeler, değerli başkanlarımıza o kenti, o ilçeyi yönetmeleri, o bölgenin belediye hizmetlerini dizayn etmeleri için emanet edilmiş yerlerdir. Partiyi dizayn etmek için değil!
Bu noktada bir parantez açmak istiyorum; belediye başkanları kamu görevi yapsa da aynı zamanda partinin birer üyeleri… ‘Kamu gücüyle müdahale’ tabi ki farklı bir boyut ama belediye başkanlarını bu sürecin tamamen dışında tutmak, tamamen pasif olmalarını beklemek de doğru mu?
Ben nasıl ki bir CHP’li olarak önce mahallemden, sonra ilçemden başlayarak söyleyeceğim sözümün olduğunu ifade ediyorum; her CHP’linin buna hakkı olduğu gibi tabi ki belediye başkanlarımızın da bu hakkı var. Ama sözünü söylemek ile kendilerine emanet edilen yönetme yetkisini bir başka şekilde kullanmak aynı şey değil. İşte o noktada tabi ki karşı çıkarım. Partiyi zaten partinin diğer organları, il örgütü, ilçe örgütü, delegesi dizayn eder. Sen de oranın bir unsuru olarak tabi ki görüşünü söylersin, varsa oyun tabi ki atarsın ama kamunun ve partinin sana verdiği güçle partiyi dizayn etmeye kalkarsan ben buna tabi ki karşı çıkarım.
Uzlaşı isterim
Partinizin İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, kongre sürecine dair örgüte ‘ortak liste ve uzlaşı’ temennisinde bulundu. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
Benim de temennim; ilçe kongrelerimizi uzlaşıyla, herkesin mutabık olduğu tek adayla gerçekleştiririz, il kongremizi de yine aynı uzlaşıyla gerçekleştiririz. Bu görüşün sonuna kadar yanındayım. Bu uzlaşının olması için elimden gelen her şeyi yaparım ama olmaya da bilir.
Peki sürece dair öngörünüz nedir? İzmir örgütünde bu dönem ağırlıklı olarak ortak listeler ve uzlaşı görecek miyiz?
Ben olacağına inanıyorum. Çünkü partimizin şu an en çok ihtiyacı olan şey; uzlaşmak, kenetlenmek ve birbirimizi anlama kat sayısını artırmak… Bu ihtiyacı, tüm arkadaşlarımızın eşit şekilde kavrayacağına yönelik bir tereddüt yaşıyorum.
Hep taraf oldum
Bildiğiniz gibi CHP’de kongre süreçleri çok hareketli geçiyor. Örgüt içinde ayrışmalar, küskünlükler yaşanabiliyor. Önceki dönemlerde ekipler ve ekipçiliğin çok fazla devreye girdiği süreçler oldu. Yerel seçimin önemini de göz önünde bulundurarak, bu süreçte aynı olumsuzlukların yaşanmaması için sizin örgüte mesajınız nedir?
İlla ki siyaset olmak zorunda değil, ben belli bir işi belli bir arkadaş grubuyla yapmaya çalışmayı, beraber sonuca varmaya çalışmayı çok değerli bulurum. Siyasi partilerde de siyasi duruş noktasında farklı zeminler varsa bu da herkesin en doğal hakkıdır. Ama bunu, partiye topyekün zarar verecek bir hala getirmemek de esas unsurdur. Ben bugüne kadar hep taraf oldum, olmaya da devam ederim ama bunu hep zarar vermemek, partinin çıkarlarını ön planda tutarak yaptım. Böyle de yapmaya devam ederim.
Esas işimiz yerel seçimler
Örgütün, enerjisini yerel seçime de saklaması gerekiyor ancak parti içi yarışa da oldukça enerji harcanıyor. Örgütün enerjisini yerel seçime saklaması hususunda sizin düşünceniz nedir?
Parti içi yarış çok değerlidir, ‘Ben ili/ilçeyi daha iyi yönetirim’ iddiası değer verilmesi gereken bir iddiadır ama abartılmaması da gerekir. Parti içi yarışa kesinlikle gereken önem verilmeli, bu da işin önemli noktalarından biridir ama birincil iş haline de getirilmeli. Çünkü esas işimiz yerel seçimler… Bizim İzmirliler olarak işimiz; Büyükşehir başta olmak üzere mevcut ilçelerimizin hiçbirini kaybetmemek, hatta mutlaka bunların üzerine eklemektir.
PM’ye aday olacağım
Parti Meclisi’ne yeniden aday olacak mısınız?
Tabi ki… Partinin yönetim kademelerinde görev almaya çalışmak, her partilinin görevi ve vizyonu olmalıdır. Ben bunu böyle düşünen bir insan olarak tabi ki aday olacağım.
Önceki röportajlarımızda ‘Ben bu partide yönetici olmak istiyorum’ dediğinizi net bir şekilde hatırlıyorum. Bu dönem de Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi olmak isteğiniz geçerliliğini koruyor mu?
Hiçbir değişiklik yok, hala aynı düşünüyorum. Ben bu partide yönetici olmak istiyorum. Bu konuda koyabileceğim katkılar olduğuna inanıyorum, bu katkıyı yapabilmenin yolu da orası… Olmak istiyorum.
Tabii ki meşgul olacağım
O zaman şöyle sorayım; siz, bir milletvekili, PM üyesi, örgütten gelen bir isim olarak mı kongre sürecinde aktif rol oynayacaksınız, yoksa Sayın Soyer’in daha uyumlu çalışacağı isimlerin kongreleri kazanması ve güçlenmesi adına mı rol oynayacaksınız?
Sayın Soyer’in, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak uyumlu çalışacağı bir yönetim, benim hep tercih edeceğim bir şeydir. Bu benim açımdan mutlaklaştırılacak bir şey değil ama ben hep bunun böyle olmasını isterim. Sayın Soyer’in de hem tabiatı hem davranış biçimi itibarıyla bu sürece müdahil olmaması çok anlaşılır ve çok doğru bir şeydir. O da bir CHP’li tabi ki ama şu anda CHP’de görevde olduğumuz konumlar farklı… Ben zaten CHP üyesi olduğum günden beri kongre süreciyle ilgileniyorum. Tabi ki meşgul olacağım. Tabi ki etki etmeye çalışacağım. Ama bu etki etmeye çalışmaktan insanlar ne anlar bilmem. Bir başkasının olduğu gibi benim de bir görüşüm tabi ki olacak.
Söyleşimizin ikinci kısmı yarın yayımlanacak. Yarın okuyacağınız bölümden bazı satır başları;
*Seçim sonuçları ve Kılıçdaroğlu yorumu
*İmamoğlu’nun değişim manifestosu için ne dedi?
*Soyer’in bildirisine imzamı atarım
*İYİ Parti ile yerel seçimde ittifak olmalı mı?
*HDP kendi adaylarını çıkartırsa CHP zora düşer mi?