CHP Sözcüsü Deniz Yücel, Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen kargo uçağında bulunan 20 askerin şehit olması nedeniyle taziye mesajını iletti.
Yücel, yaptığı açıklamada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik iddianameye tepki gösterdi.
"AKP, PUSULANIZ HUKUK DEĞİL BEN OLACAĞIM MESAJI VERDİ"
Açıklama şöyle:
"AKP iktidarında bir konu var ki, kronikleşmiş, Diğer tüm sorunların kaynağı ve temel sebebi, o da hukuk ve hukukun üstünlüğü meselesi…
Hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde ne can güvenliği olur, ne mal güvenliği olur, ne demokrasi tam anlamıyla işler, ne ekonomi düzelir, ne hayat pahalılığı biter, ne de sosyal adalet sağlanır.
Devletin temelinden hukuku çekip alan AKP, bugün ülkede ekonomiden eğitime, sosyal adaletten sağlığa kadar her alanda yaşanan kaos ve çürümenin tek sorumlusudur.
AKP Genel Başkanı işine geldiğinde “yargı bağımsız ve tarafsızdır” demiş, İşine gelmediğinde ise “Yüksek mahkeme kararlarını tanımıyorum, saygı da duymuyorum” demiştir.
Bu açıklamalarla AKP Genel Başkanı, yargıya açıkça “Pusulanız hukuk değil ben olacağım” mesajını vermiştir.
Elbette bu ülkede AKP’nin tüm müdahalelerine rağmen, meslek onurunu koruyan, hukukun üstünlüğüne inanan ve evrensel hukuk kurallarından ayrılmayan yargı mensupları vardır. İyi ki de varlar.
Ancak bugün bu ülkede, siyaseti yargı eliyle dizayn etmeye çalışan, iktidarın güdümünde ve kontrolünde, onun amaçları ve emelleri doğrultusunda hareket eden, tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmiş yargı mensupları da var…
Hepinizin bildiği gibi AKP’nin yargı kollarının başında olan şahıs,
Bundan 1 yıl önce, siyasi bir görev olan Bakan yardımcılığından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına atanmıştı...
Göreve geldiği günden itibaren Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve CHP’lilere “düşman hukuku” uygulayan bu şahıs ve onun gibi hareket edenler, bu ülkede yargının tarafsız ve bağımsız olmadığının en somut kanıtıdır, sembolüdür.
"BELEDİYEMİZİ SUÇLAMAK İÇİN GEREKÇE YARATILIYOR"
İddianamede yer alan “Cumhuriyet Halk Partisinin ele geçirilmesi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde örgüt liderinin aday gösterilmesi amacıyla” ifadesi,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önce birçok kez kullandığı “Ahtapotun kolları” ifadesine yer verilmesi,
Ve Cumhuriyet Halk Partisine Anayasa’nın 69. Maddesi uyarınca kapatma davası açılması konusunda Yargıtay C. Başsavcılığına bildirimde bulunulması, bu tespitimizin en temel kanıtıdır.
Bu yönleriyle iddianame adeta siyasi bir propaganda belgesidir.
Meşru ve demokratik siyaseti hedef alan bir darbe muhtırasıdır.
İddianamede yer alan “Cumhuriyet Halk Partisinin ele geçirilmesi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde örgüt liderinin aday gösterilmesi amacıyla” ifadesi,
İddianamede somut delillerden ziyade, çoklukla “duyduğum kadarıyla, duydum, bildiğim kadarıyla, düşünüyorum, tahmin ediyorum” ifadelerine yer verildiğini, başta 3 olan gizli tanık sayısının 15’e çıktığını,
Ve 4 – 5 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirdiğimiz 38. Olağan Kurultayımızda kürsüden yapılan konuşmaların, çekilen görüntülerin, asılan pankartların “partiyi ele geçirme planının” kanıtı olarak iddianameye eklendiğini görüyoruz.
Yine bilgi işlem sorumlumuz Orhan Gazi Erdoğan’ın, haksız ve hukuksuz bir şekilde asılsız suçlamalarla tutuklanmasına da iddianamede yer verilerek, hem partimizi, hem de İstanbul Büyükşehir Belediyemizi suçlamak için gerekçe yaratılmaya çalışıldığını görüyoruz.
Hukuki olmayan, tamamen siyasi saiklerle hazırlanmış, yaklaşık 4 bin sayfa olan iddianameyi elbette inceleyeceğiz, hukukçularımız inceleyecek ve yeri geldikçe tespitlerimizi milletvekillerimiz, Genel Başkan yardımcılarımız aracılığıyla sizlerle paylaşacağız."




