Gizem TABAN/İZGAZETE- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) tarafından ‘İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ adıyla, 15-21 Mart tarihleri arasından düzenlenen İzmir İktisat Kongresi’nin son oturumu, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM), ‘Çokluğa ve Birliğe Davet’ temasıyla yapılıyor. Oturumun ikinci bölümünde; Birleşik Kamu İş Genel Başkanı Mehmet Balık, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, konuşma yaptı.

kk-4

Öncelik kamucu eğitim

Kongrede konuşan Birleşik Kamu İş Genel Başkanı Mehmet Balık, eğitim, sağlık, ulaşım, turizm, çevre gibi pek çok alandaki sorunlara değindi. Eğitime ayrı bir parantez açan Balık, ‘kamuculuk’ vurgusu yaparak şunları söyledi: “Kamu, artık yok oldu. Kamuculuk, halk için yapılan çalışmalar demek. Eğitimden başlayalım; 45 bin öğretmen ataması yapılacak ama 120 binin üzerinde eğitimci açığı var. Bu 120 bin atamanın hemen yapılması gerekiyor. Seçim sonrası iktidarın yapması gereken birinci öncelik bu… Eğer eğitimde yeterli insan kalitesini yetiştirebilirsek sağlığımız da sanayimiz de belediyelerimiz de turizm de kalkınır. Son 21 yıldır iktidarda olan AKP iktidarı, gelir gelmez eğitim sisteminin ayarlarıyla oynadı, eğitime çok önemli bir darbe vuruldu, 4+4+4 eğitim sistemiyle çocuklarımızın hayatları karartıldı. Kamu alanında eğitim yapmaktan çıktık birileri para kazansın diye eğitim yapmaya başladık. Eğer bir ülkede eğitim kamu olmaktan çıktıysa, sağlık kamu hizmeti olmaktan çıktıysa, eğer güvenlik özel sektöre teslim edilmişse o ülkenin ayakta kalması zordur. Gelecek iktidara sesleniyorum; en önemli mesele kamucu eğitim… Zorunlu şartlarda özel okullar açılabilir ancak denetimlerinin yapılması lazım. Her okula, herkese kamu eliyle kaliteli ve eşit eğitimin verilmesi gerekir. Eğitim sisteminin baştan ayağa planlanması lazım.”

Bu düzen iflas etti

Yüz yıl önce yapılan İktisat Kongresi ile bugün yapılan kongrenin dönem şartları açısından benzerlik taşıdığını belirten DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Hem dünyada hem Türkiye’de adına ne dersek diyelim ister kapitalizm ister başka bir şey, bu düzenin; işçi sınıfına, emekçilere, kadınlara, gençlere, tüm dünya halklarına vaat edeceği bir şey kalmadı. Eşitsizliklerin alabildiğine arttığı, iklim değişikliğinden su, enerji, gıda krizine kadar, sağlığın özelleştirilmesinden işsizliğe kadar tüm sonuçlarını ağır olarak yaşadığımız bu düzen iflas etti. Artık tüm dünya yeni bir toplumsal düzenin ve sendikal hareketin gerektiğini söylüyor. Tüm dünyada işçi sınıfı büyürken ücretlilerin, yoksul halkların toplumsal gelirden aldığı pay azalıyor, 40 yıllık kapitalist küreselleşme süreci, işçi sınıfının 200 yıl boyunca kazandığı tüm kazanımları ortadan kaldırıyor. Kamu ekonomisinin, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesi sonucunda emekçilerin sosyo-ekonomik kazanımlarında ciddi kayıplar yaşanıyor. Çalışma hayatı güvencesiz ve esnek bir hal alıyor. Bu politikaların sonuçları dünya ve Türkiye işçi sınıfı için bir yıkım yarattı. Çalışırken ölüm, iş cinayetleri tüm teknolojik ilerlemelere rağmen hızla arttı. Sendikal haklar, ağır baskılarla yüz yüze kaldı. Türkiye’de her şey işçilerin örgütlenmesinin önünde engel… Bu zihniyeti değiştirmek zorundayız. Bir ülkede demokrasinin düzeyini belirleyecek olan en net göstergelerden biri işçi sınıfının örgütlülük düzeyidir, sendikal haklarını ne kadar kullanabildikleridir” diye konuştu.

khkj

Demokrasi işçinin ekmeğidir

Türkiye’de 2018’den itibaren geçerli olan başkanlık sisteminin toplum ve işçi sınıfı açısından yarattığı tabloyu rakamlarla özetleyen Çerkezoğlu, “Gelir eşitsizliği alabildiğine arttı, asgari ücret ortalama ücret haline geldi. Hep beraber yoksullaştık. Türkiye ucuz iş gücü merkezi haline getirildi. Milli gelirden aldığımız pay yüzde 25’lere düştü. İşçilerin grevlerini yasaklamakla övünen bir zihniyetle, bu düzenin çarkları yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapmak üzere döndü. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında geleceği inşa etmek için buradayız. Geleceği inşa etmek de cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılmasıyla olacaktır. Demokrasi, sadece 5 yılda bir sandığa gidip oy vermekten ibaret değil, başta işçi sınıfı, kadınlar, gençler olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin hayatın her alanında söz sahibi olup karar mekanizmalarına katılabilmesidir. Maalesef benim ülkem küresel işçi hakları endeksinde tüm kıtalar arasında işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülkeden biri… İşçi sınıfı olmadan demokratik bir cumhuriyet olmaz. Demokrasi işçinin ekmeğidir, demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz, emeğin haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz. Esas meselemiz demokratik bir cumhuriyeti inşa etmektir. Demokrasinin ve cumhuriyetin yeniden inşa edilmesinin başlangıç noktalarından biri sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması ve hakların İLO düzeyine çıkarılmasıdır” açıklamalarında bulundu.

14 Mayıs çağrısı

“Bir yol ayrımındayız” sözleriyle konuşmasını sürdüren Çerkezoğlu, “Ya yarım asırdır giden karanlık tablo devam edecek ya da demokrasi, barış, adalet, eşitlik için işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin dayanışması ve umuduyla büyüyecek aydınlık yepyeni bir gelecek inşa edilecek. Ülkemizde böylesi bir karar anında… Değişim sürecine ihtiyaç var. 14 Mayıs seçiminde vereceğimiz karar cumhurbaşkanı ve parti seçmekten ibaret değil. Bizim için esas olan; işçilere zararlı olan, ülkeyi şirket gibi yöneterek toplumu enkaz altında bırakan otoriter başkanlık sistemini değiştirmek için birlik olacağımız sandıktır. Yapacağımız çağrı ve sokakta anlatacaklarımız nettir; başkanlık sistemi halka, işçiye zararlıdır. İşçi sınıfı başta olmak üzere halkımızın iradesi ile değiştirilmek zorundadır ve değiştirilecektir” ifadelerini kullandı.

Sonuç bildirgesi oylanacak

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun ardından TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez ve Oxford Üniversitesi’nden İktisatçı Prof. Dr. Ian Goldin, açıklamalarda bulunacak. Konuşmaların bitiminde ise kongrenin sonuç bildirgesi açıklanacak ve oylanacak. Kongrenin kapanış konuşmasını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer yapacak.

Editör: Duygu Kaya