Kentin en büyük mahkûm servisi olmasına rağmen İzmir Şehir Hastanesi Mahkûm Servisi’nde, izolasyon odası bulunmuyor.
Aktif tüberküloz (TBC) hastalarının bu servise kabul edilmesi ise hem diğer mahkûmlarının hem de infaz koruma memurları, jandarma ve sağlık çalışanlarının sağlığını tehlikeye atıyor.
“İNSAN HAYATINI HİÇE SAYMAKLA EŞDEĞER”
Birlik Sağlık Sen Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Kucur, konuyla ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“İzmir Şehir Hastanesi gibi dev bir sağlık kompleksinde mahkûm servisinde hâlâ bir izolasyon odasının bulunmaması kabul edilemez bir durumdur. Tüberküloz gibi bulaşıcı bir hastalığın izolasyonsuz bir ortamda tedavi edilmesi, insan hayatını hiçe saymakla eşdeğerdir. Bugün risk altında olan sadece mahkûmlar değil; onların başında 24 saat görev yapan infaz koruma memurlarımız, jandarmamız ve fedakâr sağlık çalışanlarımızdır. Her biri ailesine, çocuğuna, sevdiklerine sağ salim dönmek isterken, sistemin ihmali yüzünden hayatları riske atılmaktadır.”

KUCUR, ÜÇ BAKANLIĞA SESLENDİ: ADIM ATIN
Sağlıkta güvenli çalışma koşullarının sağlanması gerektiğine dikkat çeken Kucur, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığına açık çağrıda bulundu:
“Buradan üç bakanlığa da sesleniyoruz: Bu eksikliğin giderilmesi için derhal adım atın! İzmir Şehir Hastanesi Mahkûm Servisi’ne acilen izolasyon odası kazandırılmalı, bulaşıcı hastalığı bulunan hastaların bu tür servislerde kontrolsüz biçimde kabulü hemen durdurulmalıdır. Sağlık çalışanlarımızın, kolluk kuvvetlerimizin ve mahkûmların sağlığı sizin sorumluluğunuzdadır.”
Birlik Sağlık Sen olarak, “önce insan sağlığı” ilkesinden taviz vermeyeceklerini vurgulayan Kucur, şunları söyledi:
“Bizler, sağlık çalışanlarının sesiyiz. Görev başındaki her bir meslektaşımızın can güvenliği, bizim kırmızı çizgimizdir. Devletimizden beklentimiz açık ve nettir: İhmal değil, önlem alın! Canını siper eden sağlık emekçileri, ihmalkârlığın değil; vefanın ve korumanın muhatabı olmalıdır.”




