Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, AKP İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya’nın kendisine ve Bornova Belediyesi'ne yönelik sözlerine yanıt verdi.

Eşki, AKP'li Kaya’nın ifadelerinin saygı sınırını aştığını savunarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Erzene Mahallesi’ndeki planına neden karşı çıktığını anlattı.

Eşki, yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz günlerde AKP İzmir Milletvekili Sayın Mahmut Atilla Kaya, katıldığı bir canlı yayında, şahsım ve Bornova Belediyesi hakkında -maalesef- saygı sınırlarını aşan ifadeler kullanmıştır. Kendisine yanıt vermeden önce yaşanan olayı ve yaratılmak istenen duruma neden karşı çıktığımızı tüm sadeliği ile anlatmak isterim...

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Erzene Mahallesi’nin kuzeyi ile İstanbul Caddesi arasında kalan yaklaşık 2 bin dönümlük (2.941 futbol sahası büyüklüğünde) alanda Bornova ve İzmir Büyükşehir Belediyemiz ile içeriğini paylaşmadan bir plan çalışması yapmıştır. Bu bölge aktif olarak tarım yapılan, zeytinliklerin bulunduğu, çok sayıda altyapı kurum ve kuruluşun koruma amaçlı planlarının olduğu bir bölgedir. Bizlerle paylaşılmadığı için bahse konu planının içeriğini ancak askıya çıkınca görebildik. Biz bu plan çalışmasına üç nedenle karşı çıkıyoruz.

"Bornova'nın kentleşmeye daha uygun bölgeleri var"

İlki; Planın yapıldığı yerin zeytin ve çam ağaçlarıyla dolu, aktif tarım yapılan Bornova’nın yemyeşil bir bölgesi olması. Eğer derdimiz konut ihtiyacı ise Bornova’nın kentleşmeye daha uygun bölgeleri de var. Bu doğa harikasını betonlaştırarak katletmeyi doğru bulmuyoruz.

"Yerel yönetimler devre dışı bırakılıyor"

İkincisi; Bu süreçte yerel yönetimlerin devre dışı bırakılarak Ankara’da masa başında yapılmasıdır. Yaptıkları plana göre bölgeye yaklaşık bin 250 konut inşa edilecek. Ortalama konut başı dört kişi olarak hesapladığımızda 5 bin kişilik nüfus için ihtiyaç duyulan kanalizasyon, su, yol, otopark, toplu ulaşım ve sosyal donatı alanları gibi alt yapı yatırımlarını yerel yönetimler gerçekleştirileceği için bu türden planlar yerel yönetimler tarafından yapılmalıdır.

"318 Bornovalıya haksızlık"

Üçüncüsü ise burada zeytinliği ve tarlası olan 318 Bornovalının uğradığı haksızlıktır. Planı özetleyecek olursak; Söz konusu bölge kabaca üç parçadan oluşmaktadır. Bölgenin iki parçasında üç büyük firmanın bir süredir topladığı tarlalar, diğer parçasında da Bornovalının atadan, dededen kalan toprağı bulunmaktadır.

Öyle bir plan hazırlanmış ki; Plan çalışmasında bu üç firmanın tarlalarına yüzde 1 zaiyat verilerek yüzde 99’u konut alanına dönüştürülmüş, 318 Bornovalının tarlasına yüzde 57’lere kadar ulaşan zayiatlar çıkartılmıştır. Üç firmanın arsaları konut ile dolup taşarken, kamunun ortak kullanacağı parklar, camiler, okullar ve sağlık ocaklarının Bornovalıların sahibi olduğu alana yapılmasını öngörülmüştür. Dahası bu plan çalışması nedeniyle belediyemize de inanılmaz bir kamulaştırma yükü getirilmiştir.

"Plan çalışmasındaki adaletsizlik ve kazanç hırsı..."

Rant iştahının boyutunu daha somut olarak şöyle anlatabiliriz:

Bahsedilen 3 firmanın toplam 115,7 dönüm alanına her biri 100 metrekareden bin 41 adet daire yapılırken, 318 Bornovalının 50,5 dönüm arsasına 194 adet daire yapılması imkanı gelmektedir. Oysa bu plan çalışması adaletli yapılmış olup, zayiatlar tüm malikler arasında paylaştırılsaydı 318 Bornovalıya 373 adet daire düşecekti. Belki onlarca, belki yüzlerce yıldır o arazilere bakan, tarım ve zeytincilik yapanların da en azından birer daire sahibi olacaktı. Oysa plan çalışmasındaki adaletsizlik ve kazanç hırsı, Bornova halkının zenginliğinin neredeyse yarısını alıp zaten zengin olan bu 3 şirkete pay etmiştir.

Bu adaletsizliğe, zengini daha da zengin etmeye çalışan bu anlayışa seyirci kalamazdık. Büyükşehir Belediyesi ve biz önce itiraz ettik, sonra da dava açtık. Sayın Mahmut Atilla Kaya’nın büyük bir iştahla savunduğu, içeriği tartışılmasın diye şahsımla ilgili ‘yetersizlik’ ve ‘hadsizlik’ çığlıkları attığı plan işte budur.

"Siyaset dili siyaset kurumunun kalitesini belirler"

Siyaset dili başlı başına siyaset kurumunun kalitesini belirler. Sayın Kaya, kendisine yakıştırıyor olabilir ama ben böyle bir üslubu ve düşük iletişim seviyesini hiçbir milletvekiline yakıştırmam.

Ben Bornovalı 318 vatandaşımızın atadan, dededen kalan haklarının büyük sermaye grupları tarafından gasp edilmesi karşısında insani ve kamucu bir duruş sergiledim.

AKP İzmir Milletvekili Sayın Mahmut Atilla Kaya’nın “hadsizlik” olarak nitelendirdiği olay tüm çıplaklığıyla budur. Söz konusu Bornova’ya ya da Bornovalıya haksızlık olunca kentin şehremini olarak haddimiz de hududumuz da olmaz. Kaldı ki mücadelemizin hadsizlik olup olmadığı konusundaki son kararı Bornova halkı verecektir.

"Sermayeden yana tavır aldığını görüyoruz"

Ben Mahmut Atilla Kaya’nın bu çıkışının ve şahsıma yapmış olduğu saygısızlığın altında yatan asıl sebebi çok merak ediyorum. Sayın Kaya daha önce de Buca Cezaevi planlaması, Çeşme’deki arazilerin takası gibi konularda da aynı şekilde sermayeden yana taraf olmuştu. Kamuoyunda ‘Ballı Takas’ olarak bilinen ve Malatya’da TOKİ’ye verilen arsalar karşılığında Çeşme’den arazi alınması sürecinde de sermayedarların sözcüsü gibi konuşmuştu. Daha önceki pratiklerine de bakıldığında Sayın Kaya’nın yine aynı biçimde halktan yana değil, sermayeden yana tavır aldığını görüyoruz.

Eşki'den Kaya'ya soru

Tüm kamuoyunun merak ettiği o soruyu -demokrasinin vazgeçilmez gücü, halkın haber alma hürriyetinin aracısı olan dördüncü kuvvet medya aracılığıyla- Sayın Kaya’ya ben iletmek isterim:

Bornova’da 318 vatandaşın hakkını gasp edip 2 şirkete peşkeş çeken bu planları cansiperane takip etmesinin, savunmasının altında yatan asıl sebep nedir?

Konuşmamda: “Bu planı yapanların Allah’tan korkusu, kuldan utanması yok mu?” diye sormuştum. Allah korkusu olup olmadığını bilemem. Fakat Sayın Kaya’nın açıklamasından anladığım kadarıyla kuldan utanmadığı net olarak ortadadır.

"Halkımızın geçim sıkıntısıyla ilgilensin"

Vatandaşlarımız ekonomik krizin en ağır yükünü çekerken bir milletvekiline yakışan halkın sorunlarıyla ilgilenmektir. Sayın Kaya’yı bir avuç sermaye grubunun çıkarlarının takipçiliği yerine halkımızın geçim sıkıntısıyla ilgilenmeye davet ediyorum. Bir de bana ‘hadsiz’ demiş ve halkımızın yüzde 50’sinin oyunu alarak seçilmiş olduğum halde Bornova’nın siyasal iklimine yakışmadığımı iddia etmiş. Tek başınıza Bornova halkı adına karar vermeye kalkmak, başlı başına hadsizliktir.

Aynı açıklamasının bir başka kesiminde de benim yetersiz olduğumu ifade etmiş. Ben iki yüksek lisans bitirmiş bir tekstil mühendisiyim. Yüksek lisanslarımdan biri enerji hukuku, diğeri ise uluslararası ilişkiler alanındadır. Benim de tıpkı Avukat olan Sayın Kaya gibi şehir planlama ya da imar gibi alanlarda eğitimim ya da uzmanlığım yok. Fakat böylesine aleni bir hak gaspını görmezden gelemeyecek bir vicdana sahibim.

Duruşmaya sayılı gün kala Neptün Soyer’den çarpıcı paylaşım
Duruşmaya sayılı gün kala Neptün Soyer’den çarpıcı paylaşım
İçeriği Görüntüle

"Çöp toplanmıyor" iddialarına yanıt

Son olarak; bu konuşmasında beni teknik yetersizlikle eleştiren Sayın Kaya, geçtiğimiz günlerde Bornova’ya çöp tesisi yapılması gerektiği konusunda fikir beyan etmişti. Bu fikrini hangi teknik yeterlilikten ya da eğitimden aldığını da çok merak ediyorum.

Torbalı’da yaşayan ve içinde Bornova’nın bulunmadığı 1. Bölgenin milletvekili olan Mahmut Atilla Kaya Bornova’da çöplerin toplanmadığını iddia etmiş. Net söyleyelim: Bornova’da çöpler saati dahi aksatılmadan toplanarak, düzenli atık depolama tesisine gönderilmektedir.

Sayın Mahmut Atilla Kaya’nın ifadelerinde karşılık bulan; halkın gündeminden kopuk, ezberci ve art niyetli yaklaşımlar barındıran siyaset dili de-kimse merak etmesin- çok yakında İzmir siyasetinin çöplüğüne gidecektir. Art niyetli yaklaşımlar ve polemikler yerine kentimiz için faydalı işler üreteceğimiz günlerde görüşmek dileğiyle ilginize sunar, teşekkür ederim,

Ne olmuştu?

AKP İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, katıldığı televizyon programında, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki’nin, İzmir - Manisa yolu üzerindeki 400 dönümlük bir arazinin bakanlık tarafından imara açılmasıyla ilgili sözlerini eleştirmişti.

Eşk;i Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın projesini “Bakanlıktakilerin Allah korkusu yok mu, kuldan utanması yok mu?” sözleriyle eleştirmiş, söz konusu projenin bölgedeki doğal yapıya zarar vereceğini savunmuştu.

Kaya'nın Eşki'ye yönelik sözleri şu şekildeydi:

“O belediye başkanının haddini bilmeyen pek çok açıklamasını gördüm. Senin büyükşehir belediye başkanın, bakanlarla, bürokratlarla toplantılar yapıyor. Onların ne kadar nitelikli olduğunu biliyor görüyor ki, onlarla bir araya geliyor. Çöpünü toplayamayan Bornova Belediye Başkanı… Senin laf ettiğin o bürokratların çabalarıyla 300 bininci konutu teslim ettik. Ya vicdan! O konutları, Çevre Şehircilik Bakanlığının bürokratları yaptı. Ayıptır, hadsizliktir! Teknik bilgi sahibi değil, bir şey konuşulacak biri de değil. Taş üstüne taş koymamışsın, bunları konuşuyorsun. Kendisi bir köy hizmet konağı yapamıyor, AKP 300 bininci konutu teslim etti. Buna rağmen Çevre bakanlığının bürokratlarına laf ediyor. O başkan, Bornova’ya da, İzmir’e de, kentin siyasi iklimine de yakışmıyor.”

“Biz İzmir olarak, önce şundan kurtulmamız lazım. İzmir, Türkiye’nin üçüncü büyük şehri. İzmir, hakkı yenen bir şehir olmadı, bundan sonra da olmaz. Aynı konu, başka şehirlerde de oluyor ama İzmir’e olunca, farklı algılar oluyor. Bu CHP’nin yarattığı bir algıdır. Biz İzmir’e sahip çıkarız. İzmir’in hakkını yedirmeyiz, rahat olsun İzmirliler... İzmir güçlü bir şehirdir, dinamik bir şehirdir. Bizim asıl hesabını sormamız gereken, bu kadar güzel bir şehrin potansiyelini neden kullanamıyoruz, sorusudur. Plansız bir şehirde yaşıyoruz. Yapı stokunun büyük bir kısmı gecekondu diye tanımladığımız konutlardır. Tarımı, doğayı koruyarak yerleri belirleyip yeni konutlar yapmamız, oraları imara açmamız, konut stokunu güncellememiz lazım. Bunu belediye yapmazsa, kim yapacak? Bunlar kendi aralarında kavga etmekten, yeni yerleri imara açmıyorlar. Bakanlığın da araziye ihtiyacı var İzmir’de, konut yapmak için… Vatandaşların kazanmasını sağlamamız lazım. Doğaya, tarıma zarar vermeyecek yerler belirlenerek oraların imara açılması lazım. Bunları da belediyeler yapmazsa, bakanlık yapacak.”

Kaynak: BÜLTEN