Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 2025 yılına dair ekonomik değerlendirmelerini ve 2026 beklentilerini açıkladı. Yorgancılar, küresel belirsizliklerin arttığı bu dönemde Türkiye’nin üretim odaklı yeni bir planlamaya yönelmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Yorgancılar'ın açıklamasının tamamı şu şekilde:
"TÜRKİYE’NİN ÜRETİM ODAKLI YENİ BİR PLANLAMA İÇİNE GİRMESİ ŞART"
"2025 yılına, küresel ekonomiyi, siyaseti değiştiren Trump 2.0 dönemi ile girdik ve izlenen politikalar da yılın tamamına etki ederek, küresel risk algısını ve belirsizliği artırdı. Özelliklede, küreselde başta yapay zeka olmak üzere teknolojik atılımlar, yerli üretimin desteklenmesi, korumacılık, yeşil ve dijital dönüşüm için stratejik adımlar atılırken, bizim içerde gündemimiz enflasyon-faiz-dolar sarmalına takılı kaldı. Dünyada yeni bir düzen kurulmaya çalışılıyor. Jeopolitik gerginlikler artıyor ve özellikle bölgemizde güç dengeleri adeta yeniden kurgulanarak yeni kutuplaşmalar ortaya çıkıyor. İşte böyle bir dönemde, küresel ekonomideki gelişmeler doğrultusunda Türkiye’nin üretim odaklı yeni bir planlama içine girmesi şarttır.
"2026 YILINDA ÇÖZÜM ÜRETMEMİZ GEREKEN BİR BAŞLIĞA ÇİN’İ DE EKLİYORUZ"
Çünkü, Türkiye Çin’den sonra, Orta Avrupa’ya uzanan geniş kuşakta, en fazla çeşit ürünü rekabetçi şekilde en fazla ülkeye ihraç edebilen bir ülke olarak, küresel ekonomideki gelişmelerin dışında kalamaz ve hazırladığı planları hayata geçirmek zorundadır. Bu kapsamda da, Sayın Cumhurbaşkanımızın 2026 yılını Reform Yılı ilan etmesini sanayi kesimi olarak son derece önemsiyoruz. 2025 yılı, reel sektör açısından yüksek enflasyon ve yüksek faiz kaynaklı çok ciddi maliyet yükü ile baş etmek zorunda kaldı. Bu da bir sıkışmaya neden olarak uzun vadeli yatırım planlarının ötelenmesine, verimsizliğin artmasına neden oldu. Sanayicilerimiz mevcut sorunlarına ek olarak, 2025 yılında Çin tehdidi ile baş etmek zorunda kaldı. Çin'e sattığımızın 13 katı ithalat yapıyoruz. Üstelik, Türkiye'nin rekabetçi olduğu ülkelerde Çin'in pazar payı hızla artıyor. Toplam ihracat ürünlerimizin beşte birinde Çin ile rekabet halindeyiz. Çin giderek etkisini artıracak. Yani, 2026 yılında çözüm üretmemiz gereken bir başlığa Çin’i de ekliyoruz.
"İZMİR’E VE ÜLKEMİZE DEĞER YARATMAYA, UMUDU ARTIRMAYA GAYRET EDİYORUZ"
Belirsizliğin çok, risklerin öngörülemez olduğu bir süreçte yatırımlarda doğal olarak büyük artışlar beklenemez. Ancak, bizler kurucu ortağı olduğumuz tarıma dayalı ihtisas OSB’lerimizin altyapı çalışmalarını hızlandırarak İzmir’e ve ülkemize değer yaratmaya, umudu artırmaya gayret ediyoruz. 2026 yılında bu çalışmalarımız artarak devam edecek. Küresel ekonomideki belirsizliklerin devam edecek olması, içerde siyasi-ekonomik ve öngörülemeyen gelişmeler 2026 yılını da şekillendirecek olsa da her yıl olduğu gibi bu yıl da temkinli iyimserliğimizi koruyor ve en kötünün geride kalmış olmasını ümit ediyoruz. Enflasyonun gerilemesi ile birlikte sağlanacak destekler ve uygulanacak sanayi dostu politikaların, üretime olumlu yansımasını bekliyorum. 2026 yılında, sanayi ve ihracatın katkısı ile büyüyebildiğimiz, uzun vadeli planlar yapabildiğimiz, üretimde yapısal dönüşüme ilişkin adımları atabildiğimiz, gençlerimize iş sağlayabildiğimiz, istikrarlı, öngörülebilir, rekabet gücü artan, her alanda denetim mekanizmalarının etkin işlediği ve geleceğe umutla bakan bir ülke olmamızı diliyorum."





