Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İzmir İl Örgütü, Karşıyaka’da bir restoranda basın toplantısı düzenledi. Toplantıda; Yeşil Sol Parti İzmir İl Eş Sözcüsü Hüseyin Çağlar, HDP İzmir İl Eş Başkanları; Berna Çelik ve Çınar Altan, Yeşil Sol Parti İzmir Milletvekilleri; İbrahim Akın ve Burcugül Çubuk, Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, HDP MYK Üyesi Samet Mengüç yer aldı. 14 Mayıs seçimlerine ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda 28 Mayıs için de halka sandık çağrısı yapıldı.

Ağır saldırı altında kaldık

Yeşil Sol Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, saldırgan bir seçim dönemi yaşadıklarını belirterek, “Biz HDP altında seçimleri yürüten bir çalışmanın parçasıydık. Süreç öyle bir noktaya geldi ki her türlü kumpasın, saldırganlığın olduğu bir döneme girmiş olduk. Ve HDP seçim sathı mahalline girildiğinde neredeyse kapatılma riskiyle karşı karşıya kaldı ve 45 gün içerisinde Yeşil Sol Parti üzerinden seçime girmiş olduk. Biz Yeşil Sol Parti ve HDP ile bir karar verdik ve ortaya bir iddia koyduk. Bu iddiamız; Türkiye’nin önümüzdeki yüz yılının şekillendirilmesinde Yeşil Sol Parti’nin tarihsel bir rol üstelenmesi söz konusuydu. Demokrasiden, özgürlükten, barıştan yana kendi ağırlığını koyabilecek bir pozisyon olmaya çalıştık. Ancak bu pozisyon, 100 yıllık Cumhuriyet tarihinin bütün kodlarını, neredeyse oynatamaya sebep olacak kaygısıyla; ırkçı, milliyetçi, şoven, saldırgan bir siyasetle, devletin bütün yetkileriyle ağır saldırısı altında kaldık. Çok adaletsiz bir seçim atmosferi içerisinde çalışma yaptık. Ama bütün bu mazeretleri gerekçe olarak ifade edip kendi başarısızlığımızı gerekçelendirmek istemiyoruz” diye konuştu.

Saray rejimini durdurduk

“Seçimlerde ortaya koyduğumuz 2 temel hedefimiz vardı” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Akın, “Birincisi, ilk turda Cumhur İttifakı’nın ortaya koyduğu, saray rejiminin ortaya koyduğu bu otoriter rejimi değiştirmek. İkincisi de Meclis’te güçlü bir seçenek oluşturmaktı. Birincisini yarım olarak görüyoruz, 14 Mayıs’ta ortaya koyduğumuz tutumun etkili olduğunu ve saray rejimini durdurduğumuzu görüyoruz. Ama Meclis çoğunluğu olarak ele aldığımızda; daha şoven, ırkçı bir meclis oluşturuldu. Biz 100 milletvekili hedefliyorduk, öngördüğümüz de en az 80 vekildi ama bu başarıyı elde edemedik. Bunun tartışmalarını yaptık. Ama biz bu tartışmaları daha çok 28 Mayıs sonrasında; tüm halkımızla, tüm örgütümüzle birlikte yapmak istiyoruz. Çalışmalarda ortaya koyduğumuz hatalarımızla yüzleşmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

İkinci turda çözülebilir

İkinci turda Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanabileceğine işaret eden Akın, şunları söyledi: “Saray rejimi, her türlü hilesine, hurdasına, kurduğu en kötü ittifak ilişkisine rağmen başaramamış oldu ve hala başaramayacağı paniği içerisinde ittifakları büyütmeye çalışıyorlar. Ama bizim öngördüğümüz bu saray rejimi varacağı noktaya varmıştır, sınırı ancak bu kadardır. Eğer muhalefet doğru bir siyaset hattı geliştirilebilirse, ikinci turda bu mesele çözülebilir. Arada 2 buçuk milyon civarında bir fark var, 9 milyon seçmenin oy kullanmadığını biliyoruz. Geçersiz oylar var. Bunlardan dolayı bu durumun değişebileceğini biliyoruz. 28 Mayıs’ın bu bakımdan bir şans, avantaj olduğunu düşünüyoruz. O yüzden yurttaşlarımızın karamsarlığa kapılmadan, umudunu kırmadan sandığa gitme isteklerinin devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Saray rejimin karşısında en dik duran Kürt halkıdır. Çünkü, özellikle Kürdistan bölgesinde yüzde 70’lerin üzerinde bir değişim talebinin ortaya çıktığını görüyoruz. HDP ve Yeşil Sol Parti ile ilgili, ‘AKP ile iş birliği yapıyorlar’ diye söylentiler vardı. Buradan Türkiye’deki tüm demokrat, sol, duyarlı kesimlere, Kürt halkı ile ilgili bu söylemlerin düşünülmesi gerektiğini ifade etmek isterim.”

Sandık çağrısı yaptı

Seçmene sandık çağrısı da yapan Akın, “Bu saray rejimini, faşizmi durdurmak istiyorsak mutlaka sandığa gidin, oyunuzu kullanın. Elbette hileler, yanlışlar var ama biz sandık güvenliğini sağlama konusunda her türlü çabayı sarf ettiğimizde çok net şunu gördük; 3 bin 800 küsur sandıktan itirazlarımızın hepsini başarılı bir şekilde aldık. Halkımızdan asla sandığa gitmeme gibi bir eğilimde olmamalarını, sandığa gitmelerini ve bu rejimi durdurmak için çaba sarf etmelerini istiyoruz” dedi.

Muhalefete seslendi

Muhalefete de seslenen Akın, “Muhalefete de şunu söylemeye ihtiyaç var; son zamanlarda ırkçı, milliyetçi söylemin etkisi altında kalarak hareket eden muhalefet birazcık kimden ne kadar oy aldığını bilmeli ve ona göre tutumunu almalı.  Halkımızın isteğini ve iradesini kaçırabilecek, sandığa gitme isteğini ortadan kaldırabilecek tutum ve yaklaşımlardan uzak durmalılardır.  Türkiye’nin geleceğini ve değişimi isteyen herkesin bu seçimde sorumluluk almasını, oy kullanmaya gitmesini, sandıklara sahip çıkmasını ve 28 Mayıs’ta bu saray rejimini değiştirmek için güç birliği içerisinde olması gerektiğini düşünüyoruz.  Biz neyi kaybettiğimizi biliyoruz ama neyi kaybettireceğimizi de çok iyi biliyoruz. Birlikte başaracağız” açıklamalarında bulundu.

Erdoğan kazanırsa...

Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı AKP’li Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi kazanması halinde Kürt halkını zor bir sürecin beklediğini vurgulayan Akın, şöyle konuştu: “Erdoğan’ın kazanması Türkiye için, özellikle şu an daha çok ırkçı, milliyetçi bir Meclis tablosu olması nedeniyle geçmişe göre daha zor bir seçim döneminin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Ama biz daha çok Erdoğan’ın kazandırılmamasına ve bu rejimin değişmesin odaklıyız. Yürüteceğimiz çalışmayla bu başarılabilir. Bu başarı için de muhalefetin ve sandığa gidecek insanların iradesi çok önemli… Ama kötü bir olasılıkla böyle bir sonuç gerçekleşirse biz mücadelemizi kararlı bir şekilde devam ettireceğiz. Biz adam seçimi yapmıyoruz, biz rejim tartışmasıyla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz. O nedenle halkımız şu anda Erdoğan ile Kılıçdaroğlu söylemleri arasında mukayese yapmaya çalışmasın. Böyle bir şey doğru değil. Çünkü Erdoğan gittiğinde Türkiye’de yeni bir sürecin tartışması için çok büyük fırsatlar vardır. Bu fırsatları bütün muhalefet iyi değerlendirdiğinde Türkiye’nin başka bir yola girme ihtimali çok yüksektir. O nedenle tercihlerimize kişiler üzerinden değil, yeni bir sürecin başlaması ve rejim üzerinden bakılmasında fayda var. Önümüzdeki dönemde daha saldırgan bir siyasetin olmasına en fazla biz hazır olabiliriz. Şunu da söylemek isterim; eğer Erdoğan rejimi devam ederse Kürt halkının başına gelen 7 yıllık sürecin çok daha ağır olabilme ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu düşünüyoruz.”

Seçim endeksli değil

Yeşil Sol Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk da kadınların sorunlarına ilişkin özellikle nasıl bir çalışma yürütüleceği sorusuna yanıt vererek, “Kadınların sorunlarına ilişkin çalışmamız seçim endeksli değil. Genel bir kadın mücadelesi hattı içindeyiz. AKP’nin özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıyoruz dediği, sarayın bunun kampanyasını yürüttüğü bir dönemde kadınlar olarak çok geniş bir zemine ulaştık. Maalesef, ‘öldürülmek istemiyorum’ diyen kadınların, çocuk istismarına ‘evet’ diyen ittifaka karşı olan kadınların birbirini bulması bu ülkede çok kolay olmuyor. Bu nedenle daha geniş bir mücadele hedefimiz var. Emek ve Özgürlük İttifakı da temelde bir mücadele ittifakıdır” dedi.

Kimi istemediğini gösterdi

Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren ise, “14 Mayıs sürecinde Yeşil Sol Parti ile seçimlere girmeye karar verdiğimiz andan itibaren kampanyamızın başarıya ulaşmaması için AKP; devlet, asker, polis, valiler eliyle her türlü engeli çıkarmaya çalıştı. Seçim ve sandık güvenliğini korumakla görevli arkadaşlarımıza çok sayıda operasyon yapıldı. Sahada çalışan yüzlerce arkadaşımıza operasyonlar yapılıyor. Bu arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu seçim günü müşahit olacak arkadaşlar. Bu operasyonların yapılıyor oluşa sandığa bir darbedir. 14 Mayıs’ta arzuladığımız sonucu elde edemedik ama Kürt halkı kimi istemediğine karar verdi, Erdoğan’ı istemediğini açıkça ortaya koydu, faşizme geçit vermeyeceğini çok açık bir şekilde ortaya koydu. Devletin tüm olanaklarına rağmen, bu seçime müdahale eden AKP- MHP, Erdoğan başarılı olamadı. Kürt halkı 28 Mayıs’ta da kimi istemediğini yine çok açık bir şekilde ortaya koyacak” ifadelerini kullandı.

Özel bir pazarlık yok

HDP MYK Üyesi Samet Mengüç de şöyle konuştu: “İki temel sorun var; Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt halkının yüzyıllık haklarının verilmesi ve özgürleşmesi… Bu ülke demokratikleşememişse Kürt halkının özgürleşememesinden kaynaklı… Biz demokratikleşmenin önünü açacak bir yolu açıyoruz. Muhalefetle de diğer partilerle yapılmış özel bir pazarlık ya da görüşme yoktur. Şu an yüzde 55 potansiyel Erdoğan’ın gitmesi yönünde… Sorun bu yüzde 55’in nasıl konsolide edileceği... Bu tarihi fırsatı kaçırmamak için herkes sandığa gitmeli. Tek adam rejiminin mutlaka kalkması lazım. Bu rejimi götürmeden Türkiye’ye demokrasiyi getiremezsiniz.”

Gizem TABAN

Muhabir/Politika haberleri/izgazete.net

Editör: Özlem Çimen Durmaz