İZTV’DE Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu, Psikoterapist ve Fikir Gazetesi Yazarı Eda Pınar oldu. Programda sosyal medya ve linç kültürü konuşuldu. Linç kültürünün tarihin her döneminde karşılaşılan bir olay olduğunu söyleyen Pınar, “Yakın dönemde özellikle 2017’den sonra sosyal medyanın yaygınlık kazanmasıyla fikirlerimizi çok rahat beyan edebildiğimiz ve linçin kamusallaştığı bir halden söz edebiliriz.
Linç kültürü temelde insanların bir kolektif aidiyet içerisinde gerçekleştirdiği bir şey haline dönüşüyor. Aslında insan canlısının belli normlarla, aidiyetlerle belli gruplara dâhil olması normal bir şey. Ama bu linç kültüründe farklı olan bir şey var o da o söylemin bilinç dışı düzlemde temsil alanı buluyor olmasıdır. Genelde bu durum fenomenler üzerinden yürüyor. Ünlülüğü, bilinirliği az olan birisi genelde linçlenmiyor çünkü bunun kamusal hayatta bir etkisi yok. Linç dediğimiz şeyin bir kamusal etkisi olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
'Sıradan insanlar'
“Linç, sadece kötü insanların yaptığı bir şey değildir” diyen Pınar, “Linç meselesinin sıradan insan meselesi olduğunu görmemiz gerekiyor. Bunu hepimiz bir dönem farkında olsak da olmasak da yapabiliyoruz aslında. Kendi doğru bulduğumuz şeyi yaptığımızda bunun linç olmadığı anlamına gelmiyor. Herhangi bir grubu ya da bireyi, onun saygınlığını azaltacak şekilde veya bir bicimde ona hiçbir savunma hakkı tanımadan kolektif olarak bir yaptırımdan bahsediyorsak bu zaten linçtir. Linç, kötü insanların yaptığı bir şeydir diye düşünmemek gerekiyor. Bayağı sıradan insanlar yapıyor. Normalde sokakta söyleyemediği şeyleri Twitter’da yazıyor. Şiddet şiddeti doğuruyor diyoruz ya her ne kadar sosyal medya üzerinden yapıyor diyoruz ama sokağa çıktığında bu öfkeyi ufacık tutuşturan bir kitle gördüğünde direkt dâhil olacak. Maraş öyle bir örnekti. Mültecilere yapılan öyle bir şeydi. Sokaktaki şiddetin arka planında aslında bu sosyal medyadaki linç kültürü
ve bizim içten içe zihnimize kazınmış olan söylemler yer alıyor” ifadelerini kullandı.
'Fenomen faktörü'
İzmir’de yakın zamanda gerçekleşen grev sürecinde özellikle sosyal medyada linçe yönelik tweet sarmalı oluştuğunun altını çizen Pınar, “Bu tweet sarmalında; İzmir’deki grevin belediyede çalışan Doğuluların tetiklediği, bu kişilerin kendi memleketlerine geri dönmeleri gerektiği gibi absürt söylemlerin üretildiği birçok söz yer alıyor. Kim bu insanlar diye baktım burayı yine fitilleyen bir fenomen olduğunu görüyoruz. O tweet sarmalının başında Yılmaz Özdil ve Mine Kırıkkanat’ın tweetlerinin olduğunu görüyoruz. Buraya dair nasıl önlemler alındığı da çok önemli. Normal koşullarda bu grev sağlıklı bir hatta gitseydi, talepler kabul edilseydi ve Twitter’da böyle linç kültürü oluşmamış olsaydı sonraki adım olarak Cemil Tugay o 1030 işçiyi işten çıkarır mıydı? Linç kültürünün böyle yaptırımları oluyor” şeklinde konuştu.