Yaklaşık 5 ay önce DIGEL Tekstil fabrikasındaçalışan onlarca işçi, fabrikanın verdiği yüzde 30 zam teklifini kabul etmeyerek kararıiş bırakma eylemi yapmıştı. Fabrika yönetimi bu eylemi göz önünde bulundurarak süreç içinde toplam 18 sendikalı işçininişine son verdi. İşsiz kalan işçiler ve fabrikada çalışan işçiler, Teksif Sendikası’na üye olarak fabrikadaki çoğunluğu elde etti. İşçilerin direnişinin 158’inci gününde hiçbir şeyin değişmediğini ifade eden 46 yaşındaki Yüksel Çağıran, fabrikada üç yıl çalıştığını belirterek, işçilerin yaşadığı mağduriyeti ve psikolojik şiddeti İz Gazete’ye anlattı.

Son dakika... Urla’daki orman yangını kontrol altına alındı
Son dakika... Urla’daki orman yangını kontrol altına alındı
İçeriği Görüntüle

DIGEL Tekstil'de sendikalı işçiler işten atıldı: İzmir'de direniş 158 gündür sürüyor

158 gündür direnerek işlerine dönmeyi talep eden 18 işçi adına konuşan Yüksel, “Benim 700 bin lira borcum olduğu gibi diğer emekçi arkadaşların da borcu var. 158 gündür direniyoruz ve hiçbir sonuç alamıyoruz” diyerek sesini duyurmaya çalıştı.

Almanmenşeli olan ve 4 milyon TL üzerinde sermayeye sahip DIGEL Tekstil’in sahiplerinin kendi ülkelerindeki sendikal haklara saygı gösterdiğini ancak Türkiye’ye sendikasız faaliyet gösterebildikleri için geldiklerini iddia eden Çağıran, “Fabrikanın buraya gelmesinin sebebi sendika olmamasıdır. Oysaki burası Patagonya Cumhuriyeti değil, orada sendikalı, burada sendikasız çalıştırıyorlar. Türk-İş Genel Başkanı bir açıklamasında bunu onlara söyledi. Onlar ise, ‘Kapatır Mısır’a gideriz’ dediler. Bizi açıkça sömürmeye geldiklerini itiraf ettiler” şeklinde konuştu.

DIGEL’de 2 ila 9 yıl emek veren ve sendikalı oldukları için tazminatsız işine son verilen işçilerin olduğuna değinen Çağıran, siyasi partilerle de görüştüklerini, dertlerini onlara anlattıklarını ifade etti.

Sendika el koydu

Yaşanan süreçte Teksif Sendikası’na üye olup yetki hakkını kazandırdıklarını belirten Çağıran, “İçerideki bazı arkadaşlar, sendikayı çağırmamızı istedi. Yaklaşık bir buçuk saat sonra sendikaya üye olduk ve sendika, fabrikada tam yetki sayısını aştı. Sendikadan arkadaşlar geldi, yetki belgesine başvuru yapıldı. Teksif Sendikası yöneticileri geldi, herkesin işinin başına dönmesi konusunda açıklama yaptı. Bu açıklamayla herkes işine döndü. Yemek saati geldiğinde, bazı bölümler boştu. Çoğu alanda çalışan emekçiler yemekteyken noterden yetkililer kameralarla geldi ve bazı bölgelerin boş olduğunu kanıtlamak niçin kayıt altına aldı. 17 Ocak Cuma akşamı arkadaşlarımızı ve içinde benim de olduğum 18 kişiyi tazminatsız işten attılar. Diğer arkadaşlar da bunu alkışla protesto ederek 250 kişilik grupla yürüdü. 3 arkadaşımız fabrika mesaisi dışında ‘Biz, çalışmak, kazanmak ve kazandırmak istiyoruz. Sendikaya ve atılan işçi arkadaşlarımıza saygı duyun’ diyerek bir açıklama yaptı. İki gün sonra o üç arkadaşımız da sendikalı olduğu için işlerinden oldu” ifadelerine yer verdi.

8 işçi daha atıldı

17 Ocak’ta 4, 6 Şubat’ta 3, 13 Haziran’da ise 8 işçinin işine son verildiğini söyleyen Çağıran, “Yetki belgesine itiraz ettiler, İzmir’de itiraz edilmesi gereken davayı sürecin uzaması için Ankara’dan açtılar. Ankara’dan da üst mahkemeye giden bu belgenin ardından ‘Yanlış yerden dava açtınız, bu davayı İzmir’den açın’ dediler. O mahkemenin itirazı da henüz İzmir’e gelmedi. Sesimizi her yerde duyurmaya çalışıyoruz ama süreç uzuyor. Ekonomik durumumuz kötüleşiyor. Herkesin borcu var ve 158 gündür buradayız. Hâlâ bir sonuç alamadık” şeklinde konuştu.

Psikolojik şiddet

Fabrikanın yüzde 80’inin kadın olduğunu belirten Çağıran, “İşten atılan arkadaşlarımızın yanı sıra yaşadığımız psikolojik şiddet çok fazla. Müdürler, kadın arkadaşlara bağırıp aşağılıyor. 450 kişilik fabrikada sadece iki su sebili var ve bir tanesi arızalı. Yazın sıcağında çalışanlar sıcak su içmek zorunda kalıyor. Ayrıca sebiller tuvaletlerin yanında duruyor. Kadınlar, özel günlerinde ikinci defa tuvalete gitmek zorunda kaldıkları için uyarı alıyorlar. Hamile olan arkadaşlarımıza bir ayrıcalık tanınmadığı gibi hamile olduklarını söylediklerinde bile insan kaynakları hastanedeki raporları kabul etmiyor. Keseye düşen radyasyon görüntülerini istiyorlar. Yeni doğumdan dönerek iş başı yapmış kadın arkadaşlarımıza krem hakkı tanınmıyor. Biz, insanca çalışacak bir ortam istiyoruz” dedi.

Muhabir: TURGAY KILIÇ