Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde (BEÜ) yürütülen çalışmayla, Avrupa Uzay Ajansı’na ait Sentinel-2 uydularından elde edilen veriler özel bir yazılımla analiz edilerek Türkiye’nin kuraklık haritası hazırlandı. Uydu görüntülerinden bitkilerin su içeriklerini inceleyen sistem, tarım ve ormanlık alanların büyük bölümünde su stresinin arttığını ortaya koydu. Çalışmayı yürüten Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, “Toprak nemini kaybetmiş durumda. Türkiye genelinde bu yıl ciddi kuraklık riski söz konusu” diyerek uyardı.
"Peyzaj alanları sararıyor, ağaçlar kuruyor"
Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, bu yılın yağış açısından oldukça yetersiz geçtiğini, ülke genelinde az yağış görüldüğünü söyledi.
Bu durumun yaşam alanlarında da hissedildiğini aktaran Kutoğlu, "Peyzaj alanları sararıyor, ağaçlar kuruyor. Uydu verileriyle bunları Türkiye genelinde incelemek mümkün. Ülke genelinde kuraklığın ne durumda olduğunu görmek mümkün. Biz de bunun için inceleme başlattık " dedi.
Kutoğlu, geliştirdikleri kodlamayla mayıs ve haziran ayları ile ağustosun 20 gününe ait uydu verileriyle Türkiye'nin mozaiğini oluşturduklarını belirterek, iki döneme ait verilerin sınıflandırılması sonucunda elde edilen haritalar arasında belirgin farklılıklar bulunduğunu, analizlerde özellikle bazı bölgelerde bitki örtüsünün tamamen ortadan kalktığının görüldüğünü kaydetti.
Elde edilen haritada, koyu kırmızı renkli alanların genellikle yangınlar sonucu yok olan bölgeleri temsil ettiğini aktaran Kutoğlu, beyaz renkle gösterilen alanların haziran ve ağustos aylarında kuraklıktan etkilenmediğini, nötr kaldığını, beyazdan kırmızıya doğru değişen pembe tonlarının ise su içeriğinde azalma yaşanan zeminleri ve bitki örtüsünü gösterdiğini anlattı.
Kutoğlu, ülke genelinde bitkilerin su stresine girdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Toprak nemini kaybetmiş. Dolayısıyla Türkiye genelinde bu yıl ciddi kuraklıkla karşı karşıyayız. Bitkiler, ülke genelinde ormanlık alanlar, tarım alanları, hemen hemen her yer su stresine girmiş gibi gözüküyor. Yağışlarla toprak su aldığında bitkiler de kökleri vasıtasıyla topraktan suyu çekerek besleniyor ancak maalesef yağış olmadığı durumda bitkiler topraktan yeterince su çekemiyor ve su stresi dediğimiz duruma geliyorlar. Yaprakların dalları, peyzaj ve çim alanları kuruyor. Bitki stresi nedeniyle bugünkü durumlarla karşılaşıyoruz."
"Susuz tarım yapılabilecek bitkilere, tarımsal ürünlere geçilmesi lazım"
Kuraklıkla mücadele için toplumsal olarak yapılması gerekenlerin olduğunu vurgulayan Kutoğlu, şöyle devam etti:
"Bunlar sadece yasal düzenlemelerle, kanunlarla olmuyor. Kuraklıkla karşı karşıya olan alanlarda, öncelikle mesela tarım alanlarında kuraklık söz konusuysa o zaman susuz tarım yapılabilecek bitkilere, tarımsal ürünlere geçilmesi lazım. Çok fazla su isteyen buğday gibi tarım ürünleri su stresini, kuraklığı artırabilir. Onun dışında, betonlaşmaya dikkat etmek lazım.
Kentleri yeşillendirerek, ağaçlandırarak, peyzaj çalışmaları yoluyla ısı seviyelerini düşürecek çalışmalar yapmamız lazım. Yine kentlerde peyzaj alanlarında daha az su isteyen bitkiler kullanmamız gerekiyor. Çok su isteyen çimen gibi bitkiler yaptığımız takdirde hep suyumuzu tüketmiş oluyoruz. Hem de bu bitkiler kuraklıktan çok daha kolay etkileniyor.
Onun dışında imar alanlarında yeni imarlar verilirken yeşil çatı uygulamaları zorunlu tutabilir. Yansıtıcılığı yüksek çatı malzemeleri zorunlu tutulabilir, hatta binaların boyanmasında beyaza yakın daha açık renkler zorunlu tutulabilir. Yine yeni binalarda belediyeler yağmur suyu toplama sistemlerini zorunlu tutabilirler."
"Bununla yaşamaya alışmamız gerekiyor"
Kutoğlu, iklim değişikliğinin, insanoğlunun son yıllarda karşı karşıya olduğu en önemli küresel sorunlardan biri olduğuna değinerek, "Görünen o ki iklim değişikliği noktasında insanoğlu bunu geri döndüremeyecek. Bununla yaşamaya alışmamız ve buna yönelik önlemler almamız gerekiyor " dedi.