İklim Ağı, Türkiye’nin “2025 İklim Karnesi”ni yayımladı. Raporda Temmuz ayında yasalaşan İklim Kanunu’nun çeşitli eksiklikler barındırdığına dikkat çekilirken, “Kanun, net sıfır emisyon hedefi, ulusal katkı beyanı ve iklim eyleminin temel ilkelerine hukuksal zemin sağlamakla beraber fosil yakıt kullanımını sonlandırmaya yönelik somut hedefler koymuyor, emisyon azaltımı için net bir yol haritası sunmuyor ve bilim temelli bağımsız bir denetim yapısını içermiyor” ifadeleri kullanıldı. 7554 sayılı Madencilik hakkında Torba Yasa’yı da eleştiren raporda, “Suyumuz, toprağımız, zeytinimiz, ormanlarımız ve kültürel varlıklarımızı madenciliğe açılarak tarihte hiç olmadığı kadar tehlike altına sokuldu. Bu yasanın ilk somut uygulaması da Akbelen’de zeytin ağaçlarının sökülmesi oldu. Yasa acilen iptal edilmeli” denildi.

Türkiye’nin 2025 iklim karnesi kırıklarla dolu!

TARIM SEKTÖRÜ

İktidarın politikaları nedeniyle son yıllarda hızlı bir küçülme yaşayan tarım sektörüyle ilgili tespitlere de yer verilen raporda, iklim krizinin gıdanın bulunabilirliği ve erişilebilirliğini riske attığına dikkat çekildi. 2025 yılı boyunca görülen don olaylarının, aşırı sıcaklar ve diğer iklim anomalilerinin meyvede alışılmadık fiyat artışlarına sebep olduğunu hatırlatan raporda, “Aynı yıl içerisinde, susuzluk gıda üretimini önemli ölçüde etkileyen bir diğer unsurdu. Bu durum artan fiyatlar ile tüketicileri de etkiledi. İklim krizinin de etkileri ile tarım sektörü 2025’in 3. çeyreğinde yıllık bazda %12,7 küçülerek son yılların rekor küçülme oranına ulaştı. İklime dirençli ve doğa dostu bir tarım sistemi için agroekoloji yaklaşımı benimsenmeli ve buna yönelik bölgesel planlar geliştirilmeli, teşviklerin en az %30’u doğa dostu uygulamalara yönlendirilmeli, onarıcı tarım teknikleri yaygınlaştırılmalı” ifadeleri kullanıldı.

Türkiye’nin 2025 iklim karnesi kırıklarla dolu!

Altınköy Koyu’na koruma kalkanı: Mahkeme kararını verdi!
Altınköy Koyu’na koruma kalkanı: Mahkeme kararını verdi!
İçeriği Görüntüle

SİVİL TOPLUM

İklim politikasını tartışmak ve geliştirmek üzere bakanlıkların kurduğu masalarda iklim alanında uzman sivil toplumun yer almadığına vurgu yapan rapor, İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu’nda (İDUKK) bakanlıklar dışında iş dünyası ve yerel yönetimlerin temsil edildiğini ancak iklim alanında uzman sivil toplum ve düşünce kuruluşları temsilcilerinin, katılmayı talep etmelerine rağmen, bu kurulda kendilerine yer bulamadıkları da vurgulandı.

Türkiye’nin 2025 iklim karnesi kırıklarla dolu!

KÖMÜR TEŞVİKLERİ

Raporda kamu kaynaklarının kirletici kömür şirketlerine aktarılmasının devam ettiği belirtildi. Yerli kömüre verilen yeni teşvik paketinin temiz enerjinin yaygınlaşmasını engellediğini ve halkın sağlığı ile bütçesini riske attığını vurgulayan raporda, “Kömürlü termik santral işleten şirketlere her yıl fazladan ayrılacak 133 milyon dolar kamu kaynağı, 7 bin kömür madeni işçisinin 1 yıllık ortalama gelirine tekabül ediyor. Bu paket, kömür bölgelerinde yaşanan işten çıkarmalara karşı işçilere güvence sağlayacak adil geçiş planlarını geciktiriyor. Kömüre verilen teşvikler son bulmalı; işçileri ve yerel halkı koruyacak adil geçiş mekanizmaları kurulmalı” ifadeleri kullanıldı.

Türkiye’nin 2025 iklim karnesi kırıklarla dolu!

NÜKLEER ENERJİ

Türkiye’nin Akkuyu’nun yanında Sinop ve Trakya’da yeni nükleer santraller ekleme ısrarının büyük bir endişeyle karşılandığını belirten raporda, nükleer enerjinin kaza riski, radyoaktif atık sorunu, uzun inşaat süreleri yanında hâlâ en pahalı elektrik üretim yöntemlerinden biri olduğu hatırlatıldı. Akkuyu Santrali’nde üretilen elektrik için devletin Rus şirkete ödemeyi garanti ettiği fiyatın piyasadaki elektrik fiyatından neredeyse 2 kat yüksek olduğu belirtilirken, “Küçük modüler reaktör (SMR) gibi yeni nesil reaktörlerde de durum farklı değil; yüksek maliyet ve atık sorunları çözülemiyor. Üstelik nükleer yatırımlar, güneş ve rüzgar gibi çok daha ucuz, hızlı devreye alınabilen ve emisyonları bugün azaltabilecek yenilenebilir enerji yatırımlarını da geciktirme riski taşıyor” denildi.

Türkiye’nin 2025 iklim karnesi kırıklarla dolu!

COP 31

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin ‘31’inci Taraflar Konferansı’ (COP31), 9-20 Kasım 2026 tarihlerinde Türkiye’nin ev sahipliğinde Antalya’daki EXPO 2016 Alanı’nda düzenlenecek. 2025 yılındaki iklim politikaları ile geçer not alamayan Türkiye’nin 2026’da COP31’e ev sahipliği yapacak olmasını önemli bir fırsat olarak değerlendiren rapor, “Ancak gerçek liderlik yalnızca ev sahipliğinden değil, emisyonları azaltan iddialı iklim hedeflerinden, kömürden çıkış stratejisinden, doğayla uyumlu yenilenebilir enerji yatırımlarından, güçlü adaptasyon politikalarından, katılımcı ve insan haklarını gözeten bir yönetim anlayışından geçiyor. Türkiye’den COP31 müzakerelerinde küresel fosil yakıtlardan çıkış konusunda kararlı ve hakkaniyetli bir duruş bekliyoruz” ifadeleriyle son buldu.

İKLİM AĞI NEDİR?

Türkiye’de faaliyet gösteren uzman sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelmesiyle kurulan İklim Ağı, iklim krizi ile mücadelede iklim adaletinden hareketle küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme kıyasla 1,5 C ile sınırlandırılması için çalışan bir sivil toplum hareketi. Sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim krizinin etkilerine karşı uyum tedbirlerinin geliştirilmesi için bilime dayalı gerçekçi hedeflerin ve ulusal politikaların geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlayan kuruluş, ulusal iklim politikalarının ve mevzuatının iyileştirilmesi ve uygulanmasına ilişkin hususlar, enerji başta olmak üzere emisyonlara sebep olan sektörlerin dönüşümü, uluslararası müzakereler ve iklim diplomasisi, adil geçiş, iklim krizine uyum ve dayanıklılık geliştirme konularında faaliyet gösteriyor.

Muhabir: ALEYNA ARSLANBAŞ