Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in avukatları Murat Aydın, Özkan Yücel ve Haluk İsmet Köymen, İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliğine gönderdikleri dilekçeyle Soyer’in tutukluluğuna itiraz etti. Dilekçede, Örnekköy, Gaziemir ve Uzundere’deki kentsel dönüşüm işleri için ihaleye hiçbir şirketin girmediği, aynı dönemde İzmir Depremi’nin gerçekleştiği ve 117 yurttaşın yaşamını yitirdiği vurgulanırken, ‘Kooperatif Hikayesi’nin’ başlangıcının bu nokta olduğu ifade edildi.

Dilekçede, başlıklar halinde projenin nasıl başladığı, projelerin ilerleyişini durduran sorunlar, Soyer’in bir model olarak ‘kooperatif’ fikrini neden ve nasıl benimsediği, isnat edilen ‘suçların’ gerçekten var olup olmadığı, tutuklama tedbirine gerek olup olmadığının detaylı şekilde açıklandığı görüldü.

“Savcılığın temel yanılgısı…”

Dilekçede, soruşturmayı yürüten savcılığın ‘yanıldığı’ belirtilirken, “Savcılığın temel yanılgısı onlarca devam eden ve tamamlanma aşamasına gelmiş inşaat yok sayılarak, yalnızca soruşturmaya konu alanlarda kooperatiflerle sözleşme yapılmış gibi kabul etmesidir. Oysa birçok apartman kat maliki kooperatifler vasıtasıyla ve İZBETON’un düşük kâr marjı uygulaması ile kendi apartmanlarını güvenli ve yaşanabilir alanlar olarak yeniden inşa etmekle meşguldür” ifadelerine yer verildi.

“Sessiz kalmak mı sorumluluk almak mı?”

“Sessiz kalmak mı sorumluluk almak mı?”, başlığıyla paylaşılan kısımda, Soyer’in deprem riskini karşı kentsel dönüşümün hızlı bir biçimde ilerlemesi için sorumluluk aldığı ifade edilirken, “Müteahhitlerin baskısından kurtulmak için belediye şirketi İZBETON ihalelere girdi ve bu öngörüldüğü gibi müteahhitlerin de ihalelerle tekrar ilgilenmesini sağlamıştır. Bir kentsel dönüşüm alanındaki ihaleyi İZBETON kazanmışken bir diğeri bir başka müteahhitte kalabilmiştir. İZBETON kendi aldığı ihalelerde kooperatifler ile temlik anlaşmaları (kat karşılığı inşaat) yaparak süreci canlandırmış, daha sonra kooperatiflerin çalıştıkları alt taşeronlarla inşaatlar başlatılmıştı. Müvekkil Tunç SOYER’in Belediye Meclisinin oybirliği ile aldığı karar sonrasında İZBETON AŞ ile sözleşme imzalaması, ekonomik nedenlerle yürümez hale gelen kentsel dönüşümü yapılabilir hale getirme çabasına yöneliktir. Nitekim sürece İZBETON AŞ’nin girmesi üzerine kimi işler için yüklenici bulunmuş, kentsel dönüşüm sürecinin ilerlemesinde olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Dilber Apartmanı olarak bilinen sembol yapılardan birkaçında uygulanan yöntemin başarılı olması üzerine daha geniş bir çalışma başlatılmış ve kooperatifler eliyle kentsel dönüşüm konusunda kararlar alınmış ve uygulanmıştır. Bu kararların yerindeliği idare hukuku sınırları içinde her zaman tartışılabilir ancak kararların suç konusu sayılıp ceza hukuku alanına taşınması tümüyle hukuka aykırıdır. 2024 yılında yapılan yerel seçim sonrasında İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi değişmiştir. Bu değişim sonrasında daha önce başlayan kentsel dönüşüm modeline ilişkin kimi itirazlar ileri sürülmüş, bunun sonucunda modelin işleyişi kimi yerlerde durdurulmuş kimi yerlerde ise önemli ölçüde yavaşlatılmıştır. Gelinen noktada bu projelerin ve inşaatların yapımına devam edilmesi, hak sahiplerine konutlarının teslim edilmesi yerinde olacaktır. Böylesi bir sonuç ve iddia edilen suçlamaları tümüyle boşa çıkaracak hem vatandaşların zarar görmesi önlenmiş olacak hem de deprem sonucu oluşacak hasarlar azaltılmış olacaktır” dendi.

Ayrıca, Soyer’in sorumluluk almayı tercih ettiği için cezalandırıldığı belirtilirken, “Müvekkil Tunç SOYER, sorumluluk almayı tercih ettiği, yurttaşın derdini dert edindiği, "İhaleye çıktım ama olmadı" deyip hiçbir şey yapmamak yerine kilitlenen kentsel dönüşüm sorununa çare aradığı için soruşturulmaktadır” ifadelerine yer verildi.

İzmir’deki trafik kazası kritik güzergahı felç etti: Çalışmalar sürüyor
İzmir’deki trafik kazası kritik güzergahı felç etti: Çalışmalar sürüyor
İçeriği Görüntüle

“Tutuklama kararı ölçülü değildir”

Soyer için verilen tutuklama kararının ölçülü olmadığı dilekçede vurgulanırken, kararın ölçülü olmayışına dair sebepler, “Tutuklama kararı ceza muhakemesinde verilen en ağır tedbirdir. Verilen bu karar ile üzerine atılı suçu işlediği henüz kesinleşmemiş kişi özgürlüğünden yoksun kalmakta adeta peşin olarak cezalandırılmaktadır. CMK'nın 100/1 maddesi bu hususa değinmiş ve "İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez" şeklinde açık düzenleme getirmiştir” ifadeleriyle açıklandı.

Sonuç ve istem!

Sonuç ve istem kısmında ise Soyer’in tahliyesi, şu ifadelerle talep edildi:

“Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, müvekkilimizin tutuklu kalması yasaya ve soruşturma içeriğine aykırı olacağından; 1. İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliği'nin 04.07.2025 gün ve 2025/1223 Sorgu sayılı tutuklama kararının öncelikle CMK'nın 268/1 maddesi uyarınca kararı veren Hakimliğinizce incelenerek kaldırılmasını, müvekkil MUSTAFA TUNÇ SOYER'in TAHLİYESİNE, 2. Müvekkil hakkında verilen yakalama, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin kararlara itiraz edilmiş olmasına rağmen bu itirazımızın değerlendirilmemesi nedeniyle söz konusu itirazlarımız hakkında karar verilmesini, 3. Bu talebimizin yerinde görülmemesi halinde CMK'nın 268/3-b maddesi uyarınca itirazımın incelenmesi için İZMİR ASLİYE CEZA MAHKEMESİ'NE gönderilmesini, İzmir Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılacak inceleme sonucunda itirazımızın kabulüne karar verilerek, İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliği'nin 04.07.2025 gün ve 2025/1223 Sorgu sayılı tutuklama kararının kaldırılarak müvekkil Mustafa Tunç Soyer’in tahliyesine karar verilmesini müvekkil adına saygıyla talep ederiz”

Muhabir: BATUHAN KAYA