İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İZBETON A.Ş.’deki yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanmasının ardından cezaevinden kaleme aldığı duygusal bir günlükle yaşadıklarını paylaştı. Soyer, hapiste geçirdiği 103 gün boyunca yaşadıklarını anlattı. Kızının doğum gününü kutlayan Soyer, "3 gün sonra hasretle kavuşup kucaklaşmayı diliyorum. Dilerim bu günlük bir veda yazısı olarak burada son yazım olsun" dedi.

Soyer’in mektubu şu şekilde:

Burada her bir nefesin, her bir dakikanın kıymetini daha çok idrak ettim

"Sevgili Dostlar,

Türkiye su fakiri olma yolunda: Su artık bir varlık değil, geri kazanılması gereken bir değerdir
Türkiye su fakiri olma yolunda: Su artık bir varlık değil, geri kazanılması gereken bir değerdir
İçeriği Görüntüle

Geçen gün hapiste geçen 100 günü sayılarla paylaşmıştım, şimdi de sayamadıklarımı yazmak istiyorum. Bolca hüzün, pek az neşe, pek az müzik, biraz öfke, bolca hayal, bolca fikir, az muhabbet, az dedikodu, daha çok bilgi, daha derin duygu, en çok direnç, sonsuz sevgi, sonsuz aşk, bolca karbonhidrat, pek az fosfor, sıfır alkol, dijital detoks, mutat siyaset, çok özlem, çok sessizlik, çok yalnızlık, çok gri, az mavi, hep güler yüz, hep umut.

Bunları yaşarken; beyinle yüreğin, duyguyla düşüncenin, bilinçle vicdanın birbirine ne kadar çok bağlı olduklarını daha iyi anladım.

Bir konuda daha böyle bir aydınlanmayı yaşadım. Saat tuttum, 1 dakikada 17 kez nefes alıp veriyorum. Geçen 103 günde yani 148.320 dakikada demek ki yüz binlerce kez nefes alıp vermişim. Burada her bir nefesin, her bir dakikanın kıymetini daha çok idrak ettim.

Bugün yazdığım bu satırların son cezaevi günlüğüm olmasını diliyorum

Anladım ki, sağlıkla alınan her nefeste aslında kalanlar azalıyor. Geçen hiçbir dakikanın geri dönüşü, telafisi olmuyor. O nedenle o dakikaların içini nasıl dolduracağınızı siz bilirsiniz ama geçen zamanın kıymetini bilin. Zamanın içini doldurdukça kıymetinin arttığını, mutluluğunuzun büyüdüğünü göreceksiniz.

Saydıklarımla ve sayamadıklarımla, burada öğrendiklerimin beni olgunlaştırdığını, tazeleyip yenilediğini söyleyebilirim. Hayatın değerini ve nefesi boşa tüketmemek gerektiğini daha iyi anladım.

Bütün bunları ve bugüne kadar yazdıklarımı, yaşadıklarımı merak edip tecrübe etmeye niyetlenmeyin diye yazdım :)) Şaka bir yana; yazmanın bana çok faydası oldu, umarım okumanın da size faydası olur.

Değerli dostlar, bugün ikinci duruşmaya, 13 Ekim'e 3 gün var. Bugün yazdığım bu satırların son cezaevi günlüğüm olmasını diliyorum.

Bugün aynı zamanda kızım, avukatım, yoldaşım, canımın içi Defne'min doğum günü

Bugün aynı zamanda kızım, avukatım, yoldaşım, canımın içi Defne'min doğum günü. 103 gün boyunca her gün (bazen günde iki kez) geldi.

103 gün, bir plastik sandalye ve bir yer yatağı üzerinde geçtiyse, bunun ağırlığını hafifleten ve dirençle, umutla geçirmemi sağlayan en başta o ve ailem ve siz değerli dostlarım oldunuz.

Bugün ona kalbimin en güzel duygularını ve sonsuz sevgimi hediye edebiliyorum. Nice güzel, sağlıklı yıllarda, her şey gönlünce olsun.

Aslında çocukların doğum gününü kutlarken anneyi genellikle ihmal ederiz, oysa doğuran odur. İyi ki varsın Neptün! Her gün Defne'yi bana getirip, saatlerce kapıda beklediğini bilmek tarifsiz bir mutluluk.

Mektuplarınız, selamlarınız, duvarları demir parmaklıkları delip geçen sevginiz, inancınız ve hissettirdiğiniz güzel enerjiniz için her birinize ayrı ayrı çok teşekküre diyorum.

Sağ olun, var olun. Her birinizi çok seviyorum.

3 gün sonra hasretle kavuşup kucaklaşmayı diliyorum. Dilerim bu günlük bir veda yazısı olarak burada son yazım olsun.

Gelecek olsun!"

Kaynak: HABER MERKEZİ