Batuhan KAYA/İz Gazete- Bornova Belediyesi’nin Türkiye'nin demokrasiye geçiş süreçlerini ve dünya deneyimlerini ele almak üzere düzenlediği, “Demokrasi Yoluna Dönüş” paneli, Nevzat Kavalar Kültür Merkezi ve Nikah Salonu’nda gerçekleşti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Başdanışmanı ve Ülke Politikaları Vakfı (ÜPV) Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Subaşı’nın moderasyonunu yaptığı panele, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Kemalpaşa Belediye Başkanı Mehmet Türkmen, İzBB Genel Sekreteri Ramazan Tezcan ve CHP Bornova İlçe Başkanı Ertürk Çapın katılım sağladı.
Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren ÜPV Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Subaşı, “Otoriter diye söylenen, ‘tek adam rejimi’ denen, son tahlilde antidemokratik bir iktidarla karşı karşıyayız, ‘bunun demokratikleşeceği bir gündem var’ dedik ve bunu tartışmak istedik. Eğitim sistemi, adalet sistemi nasıl olacak, toplum bunları nasıl hayal ediyor dedik ve bunlar üstüne çalışmaya başladık. Demokrasiye geçiş üzerine tartışmaya başladık” diye konuştu.
“İzmir 25 yıl dimdik durdu”
Subaşı, İzmir’in AKP iktidarına gösterdiği dirençle gurur duymayı hak ettiğini söyleyerek, “25 yıllık otoriter bir rejimde dimdik ayakta durdunuz ve bunun da bedelini ödediniz ama asla vazgeçmediniz. Kendinizle gurur duymalısınız çünkü inanılmaz şeyler başardınız, belki de yarınki önseçim açılışı buradan olacak. Belki de açılış bu yüzden buradan olacak” dedi.
“Türkiye’nin potansiyelini ortaya çıkarmak için bu vakfı kurduk”
ÜPV Kurucu Başkanı ve eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, gerçekleştirdiği konuşmada, “Bu vakıf kurulurken Türkiye’nin potansiyelini ortaya çıkarmak, harekete geçirmek ve üretkenliği sağlamak için yola çıkıldı. Bu potansiyel siyasette de üretimde de tarımda da vardı. Potansiyel ortaya çıkarıldığı zaman daha kullanılır kadroların eline geçiyor. Bu vakıf bu işlevi görmek için 20 yıldır çalışıyor. Başlangıçtaki amaçlarla şu anki amaçlar arasında değişiklikler var çünkü şu anda otokrasiye karşı demokrasi için çalışıyor” ifadelerine yer verdi.
“Türkiye’de insan hakları sorunu var”
Demokrasinin insan hakları temelli olmadığı sürece başarısız olduğunu vurgulayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Doğduğumuzdan beri demokrasinin, cumhuriyetin faziletlerini benimseyerek yaşadık. 12 Eylül’den önce biraz rahmetli öğretmen babamın yaşadıklarıyla da demokrasinin bir kavgaya dönüşme sürecini, darbeler dönemini, o dönemde bizlerin gözü önünde yaşanmayan antidemokratik olayları ve sonrasında, aslında o tarihlerde hiçbirimizin farkında olmadığı, yıllar sonra anladığımız, hayatlarımızda köklü değişikliklere neden olan anayasa değişikliklerini yaşadık. O süzgeçten geçerek bir noktada siyasete dahil olduk ve mücadele ediyoruz. Şöyle bir temel bilgiyi hatırlamak gerek, demokrasinin ne olduğu üzerine yapılan konuşmalarda hep şu söylenir; demokrasi, halkın kendini yönetecek kişileri seçmesidir. Ama ya halk kendine kötülük edecek olanı seçerse? İşte o yüzden insan haklarına vurgu yapılmış ve bu eşikte olmayan demokrasinin işlemeyeceği açıklanmış. Türkiye’de insan haklarıyla ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor. Sağlıklı siyaset yapma ortamının da bozulmuş olması nedeniyle siyaset yapmakta ciddi sorunlar yaşıyoruz. Seçimler yapılıyor ama sağlıksız şartlarda, partimiz var ama işleyişi bozan bir siyasi partiler yasası var, seçim yasasıyla çokça oynandı ve eleştirebileceğimiz bir duruma geldi ama en önemlisi, toplumda bir demokrasi okuryazarlığı sorunu gelişti” diye konuştu.
“Demokrasiyi bilinçli yaşamaya ihtiyacımız var”
Demokrasinin bilinçli yaşanması gerektiğini açıklayan ve belediyelerin bu konuda çalışmalar yürütmesi gerektiğini aktaran Tugay, “Bir demokrasi okuryazarlığından da bahsetmek gerekiyor diye düşünüyorum. Bugün milyonlarca seçmen 5 yılda 1 genel seçim, daha sonra da yerel seçim için sandığa gidiyor, belli tercihlerde bulunuyor ama bu tercihleri yaparken özellikle ulusal medyanın kurbanı oluyor. Biraz önce değerli Ömer Başkan önseçim sürecinden ardından Cumhurbaşkanlığı adaylığından bahsetti. Geçen gün canlı yayında sordular, ‘erken değil mi?’ dediler, dedim ki ‘bugün Türkiye’de en çok izlenen kanallar hiçbir şekilde CHP’nin ya da muhalefetin haberlerini yapmıyor. 2 aylık süre içerisinde İzmir’in tamamında 4 buçuk milyon nüfusa kendimi anlatmaya çalıştım, ulusal medya yanımızda yoktu, sosyal medyada hakimiyetimiz yoktu, bu işler biraz bütçe istiyor, bazı yayın organları biliyorsunuz hükümetin doğrudan tehdidi ya da hakimiyeti altında. O nedenle birebir ziyaretlerle, mitinglerle kendimizi anca tanıttık, aynı şeyi bütün Türkiye’de seçime girecek bir Cumhurbaşkanı adayı için düşünürseniz Türkiye’nin tamamında kendini anlatabilmesi için gerçekten uzun bir süreye ihtiyaç var. Genel seçimin erken yapılacağını biliyoruz ancak ne zaman yapılacağını bilmiyoruz. O nedenle erken olduğuna katılmadığımı’ söyledim. Gönül isterdi ki TRT bugün bütün partilerin adaylarına, çalışmalarına eşit oranda yer versin ama hepimiz biliyoruz ki Anadolu’da en çok TRT izleniyor. Nasıl bu sistemi kurdular bilmiyorum ama bu sistemi kurmuşlar ve insanlar bundan etkilenip çok tuhaf şeylere inanmaya başlıyorlar. Bir taraftan Öcalan ile anlaşmaya yapıyorlar, diğer taraftan, ‘CHP, PKK ile iş birliği içinde’ diyorlar. O yüzden demokrasiyi bilinçli yaşamaya ihtiyacımız var. Bu döngü kısır bir döngü gibi, bunu yapabilmeniz için iktidar olmanız lazım diğer taraftan biz varız, belediyeler. Bizlerin bu konularda çalışmalar yapması lazım. Böyle bir gözlemim olduğunu söylemek istedim” şeklinde konuştu.
“Bu görev CHP’dedir”
Dünyanın çok hızlı değiştiğini ve değişeceğini vurgulayarak, bu ülkeye sahip çıkılması gerektiğini aktaran Tugay, “Dünya, 3-5 sene içinde bile hayal edemeyeceğiniz değişimler yaşayacak. Uluslararası güçlerin bilinçli şekilde geliştirdiği savaşlar olacak. Türkiye strateji geliştirmekten çok uzak. Küçücük bir dal parçası gibi oradan oraya savrulan kendi iradesini ortaya koyamayan, dış etkenlerle yönetilen bir ülke oldu. Teknolojiyi bile hakkıyla kullanmaktan çok uzağız. Bizlerin bilince, bilgiye, bilime ihtiyacımız var. Önümüzdeki günlerde özellikle gençlerimizi ülkenin sorunlarını taşımak konusunda çalışmalar yapmak istiyoruz. Eğer bunları yapmazsak krizleri yöneten liderler olmazsa eğitime bilgiye yatırım yapan yönetim anlayacağına sahip liderlerimiz olmazsa daha da derin yoksulluğu, adaletsizlikleri, mülteci çoğunluğu olan bir topluma dönüşeceğiz. Bundan kaçınmak için çok akıllı olmamız bilen insanlara kulak vermemiz, vatan ve millet sevgisiyle beraber, Atatürk’ün değerlerinin farkında da olarak bu ülkeye sahip çıkmamız gerekiyor. Yüzyıllarca ümmet muamelesi görmüş o toplumu alıp bu noktaya getirmek cumhuriyeti kuranların ve o mirasa sahip çıkanların eseri. Bu görev CHP'dedir. Bu görev Türkiye'yi onurla yöneteceğine yürekten inandığımız İmamoğlu'nun omuzlarındadır. Ben de İmamoğlu'nu yürekten destekliyorum. Örgütü bu yolda çalışmaya davet ediyorum" ifadelerine yer verdi.
“Açlığı, yoksulluğu ve yolsuzluğu bu ülkede yasaklayacağız”
Panelde konuşma gerçekleştiren Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, CHP iktidarında ülkede neler yapmayacaklarını anlattığı konuşmasında, “ÜPV’yi çok öneli buluyorum. Bugün yaptıkları işler çok değerli ama önümüzdeki genel seçimden sonra bugün değerli olarak bulduğumuz kavramların ülke için çok önemli hale geleceğini göreceğiz. Bu vakfın bende uyandırdığı his şu; bugün buradaki herkes aslında bir şeye aday. Bu adaylık da şu, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak, CHP iktidar olacak. Bu değişimden sonraysa ne olmayacağın çok iyi biliyoruz, bu ülkede yoksullardan toplanan vergilerle zenginin bir döviz stabil yasası olmayacak. Hukuk sistemi demokrasiyi tasarlamak için kullanılmayacak. Bugün 8 Mart, çocuk gelinlerle karşılaşmayacağız. Hastane sahibinden sağlık bakanı yapıp vatandaşları müşteri haline getirmeyeceğiz. Okul sahiplerinden MEB Bakanı yapıp PİSA değerlendirmelerinde Türkiye’yi son sıraya geriletmeyeceğiz. Yapmayacaklarımız belli. Açlığı, yoksulluğu, yolsuzluğu bu ülkede yasaklayacağız” dedi.
“ÜPV bir rota çizmeye çalışıyor”
ÜPV’nin CHP iktidarı için bir rota çizmeye, ne yapılacağını ve nasıl yapılacağını belirmeye çalıştığını kaydeden Eşki, “Ne yapacağımız konusunda ise ÜPV, geçilecek parlamenter sistemin çalışmasını yapıyor, bize bir rota çizmeye çalışıyor. Peki biz bu yükü Ekrem Başkan ve ÜPV’nin sırtına mı bırakacağız? Bir tarafta saldırgan bir Amerika, bir tarafta saldırgan bir Rusya ve diğer tarafta bir ejderha Çin. Türkiye yüzünü demokrasiye ve insan haklarına çevirdiğinde unuttuğumuz ama Türkiye’ye çok şey katacak bir yola girecek. Kısacası Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu kentsel dönüşümü, dijitalleşmeyi kendimiz belediyemizde hayata geçirmek istiyoruz ki örnek olalım. CHP iktidarda nasıl olmalıysa onun ön adımlarını belediyelerle topluma sunmaya çalışıyoruz. Belki işin sonrasını konuşuyorum ama iktidara gitmek de çok kolay olmayacak. Hepimizin çok çalışması lazım. Önümüzdeki kutsal 23 Mart’ta CHP örgütü ayağa kalkmadan Türkiye ayağa kalkmayacak, biliyoruz. Hiçbir bahaneye, kırgınlığa izin vermeyeceğiz. Ekrem Başkan da Genel Merkez’de yaptığı konuşmada CHP örgütüne, ‘ya sandığa gelip Ekrem’den ya da gelmeyip Erdoğan’dan yana olacaklar’ mesajını iletmemizi istedi” diye konuştu.