Önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, tutuklu bulunduğu İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'ndan günlük notlarında bugün İzmir’de uygulamaya konulan Cittaslow Metropol modelini anlattı. Soyer, farklı mahallelerde elde edilen başarıların, Paris ve Brüksel gibi metropollere de örnek olabileceğini söyledi.
Soyer’in sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşım şu şekilde:
CİTTASLOW – SAKİN ŞEHİR
“Yavaş” sözcüğünün maalesef kötü bir algısı var.
TDK sözlüğünde “yavaş”: hızlı olmayan ağır aksak, aheste, kısık olan” olarak tanımlanmış. O nedenle Seferihisar Cittaslow Birliği’ne katılırken “Yavaş Şehir” yerine “Sakin Şehir” demeyi tercih ettik. Siz de aşağıdaki tüm “yavaşları”, “sakin” yaptığımı göreceksiniz.
15 Ekim 1999 tarihinde Greve in Chianti Belediye Başkanı Paolo Saturnini’nin önderliğinde, yavaş felsefesinin kentsel boyuta taşınması amacıyla Cittaslow Birliği kurulmuştur. Yerel ölçekte “Sürdürülebilir Gelişme Modeli” olarak da adlandırılan Cittaslow Hareketi, küreselleşmenin yarattığı tek tipleşmeye karşı kendi yerel değerlerine sahip çıkarak, yaşamın rahat ve keyifli bir tempoda devam etmesini sağlayan ve yöre insanının yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik faaliyetler gerçekleştiren bir oluşumdur.
Dört kurucu kentin Bra, Greve in Chianti, Orvieto ve Positano öncülüğünde kurulmuş olan hareketin bugün dünya çapında 33 ülkeden 297 üyesi bulunmaktadır.
Cittaslow üyesi olmak isteyen kentlerin, bir sertifikasyon sürecinden geçmesi gerekmektedir. Bu amaçla Uluslararası Bilim Kurulu tarafından; 7 başlık altında, 72 kriter belirlenmiştir. Aday kentlerin bu kriterler çerçevesinde gerçekleştirdiği projeler puanlanmakta ve üyelik sıfatı kazanabilmesi için 50 ve üzerinde puan alması gerekmektedir.
Belirlenen 7 ana başlık;
1) Çevre politikaları
2) Altyapı politikaları
3) Kentsel yaşam kalitesi politikaları
4) Tarımsal, Turistik, Esnaf ve Sanatkarlara dair politikalar
5) Misafirperverlik, Farkındalık ve eğitim için planlar
6) Sosyal uyum
7) Ortaklıklar
Sakin Şehirler yerel üreticiler ve tüketiciler arasında iletişimi ve diyaloğu teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Çevrenin korunması, sürdürülebilir gelişmenin desteklenmesi ve kent yaşamının iyileştirilmesi kapsamında sakin şehirler doğal ve çevreye dost tekniklerle yiyecek üretimine destek sağlamaktadır. Sakin Şehir sıfatı küçük kentler için bir kalite göstergesidir.
Sakin Şehirler; kültürel mirasın korunması, yaşam kalitesinin artırılması, sürdürülebilir gelişmenin sağlanması gibi uygulamaları bir alternatif olarak sunmaktadır.
Sakin Şehir hareketinin en önemli parçalarından biri yerel ekonomilerdir. Sanayi Devrimi ile birlikte küresel sorunların tamamına çözüm olacağına inanılan teknolojik gelişmeler, yerel ekonomik ve kültürel değerler üzerindeki sorunları daha da arttırmıştır. Hava, su toprak ve organizmaların genetik yapılarını değiştiren teknoloji gelişmiş, genetik kirliliği de beraberinde getirmiştir. Sürdürülebilir ekonominin savunulduğu bu anlayış kapsamındaysa; yerel işletmelerin desteklenmesi, yerel ticaret, çiftçi marketleri, adil ticaret gibi değerler en üst düzeyde kullanılarak yerel üretim ve dağıtım ön plana alınmıştır.
Kültürel kimliğin korunması, sürdürülebilir yerel ekonominin sağlanması, ekolojik dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması gibi değerlerle sakin şehir anlayışı, kentleri yaşayan birer organizma biçiminde ele alarak insanla olan etkileşimini en üst düzeye çıkarmıştır.
Sakin Şehirler, insanların yaşamlarından keyif alarak yaşayacakları bir kent ve Dünya için atılmış önemli bir adımdır.
2009 yılında Seferihisar, Cittaslow Birliği’nin kurulmasından 10 yıl sonra 72 kriteri tamamlayarak Türkiye’de ilk Cittaslow Sakin Şehir oldu ve birliğe katıldı.
Seferihisar‘ın ardından Türkiye’de 25 şehir daha bu ünvanı aldı. 5 şehir de Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nden birliğe katıldı.
Cittaslow, 50.000 nüfusun altındaki şehirlerde uygulanan bir yerel kalkınma modelidir.
Peki ama bunu bir metropole nasıl uygulayacaksınız? Küçük ölçekli şehirlere uygulanabilen bu yerel kalkınma modeli eğer büyük şehirlere uyarlanamıyorsa, o modelin tutarlılığının sorgulanması gerektiğini düşünüyordum. Seferihisar Belediye Başkanı’yken bu sorunu Cittaslow merkezine anlatıyor ve çözüm üretmemiz gerektiği konusunda onları uyarıyordum. Yıllar sonra, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olunca bu fikri hayata geçirmek için uygun zemin doğmuştu.
Cittaslow Genel Merkezi ile konuşmalarımızda modeli metropole uyarlamak için şehrin küçük uygulama alanlarına bölünmesi gerektiğini anlatmıştım. Türk mevzuatındaki “mahalle” ve “köy” idarelerinin varlığı, bu adımı kolaylaştıracak imkaanlar barındırıyordu.
İzmir, 1293 mahalle ve köyden oluşuyor. Her bir mahalleye tek tek bu kriterleri uyguladığınızda bütün bir şehri, metropolü Cittaslow hâline getirmek mümkün olabilirdi. Cittaslow Metropol’ün başarısının sırrı Cittaslow kriterlerini tek tek tüm mahallelerde ve köylerde uygulamayı başarmaktan geçiyordu. Dolayısıyla öyle kriterler belirlemeliydik ki farklı özellikleri olan mahallelerde de hayata geçirilebilsin, uygulanabilsin ve böylece her bir idari birimin dönüşümü sağlanabilsin. Böylece, tek tek dönüşen mahalle ve köyler topyekûn şehrin dönüşümünü mümkün kılacaktı. Aşağıdan yukarıya, tekil başarı hikayeleri 4,5 milyonluk metropolü Cittaslow hâline getirecekti.
Bu kriterlerle belirginleşen Cittaslow Metropol konsepti, Cittaslow Metropol Uluslararası Çalışma Grubu, Sivil Toplum Kuruluşları, uzmanlar, odalar ve akademisyenler dahil uluslararası ve yerel paydaşlarla işbirliği içinde geliştirilmiştir.
Ortaya çıkan kentsel öncelikler Cittaslow felsefesi, manifestosu ve vizyonuyla karşılaştırmıştır. Dünyanın gündemindeki kentsel önceliklere Cittaslow bakış açısıyla bakılarak, “CittaSlow Metropol” Modelinde yer alması gereken konular belirlenmiştir.
Cittaslow metropol ana temaları:
· Toplum
· Kentsel direnç
· İyi gıdaya erişim
· Hareketlilik
· İyi yönetişim
· Sakin mahalle
İşe farklı sosyal dokusu olan iki pilot mahalleyi seçerek başladık. Karşıyaka’da Demirköprü ve Konak Basmane’de Pazaryeri. Bu iki mahalle bambaşka özelliklere sahip mahallelerdi.
Pazaryeri şehrin düşük gelir grubuna sahip insanlarının yaşadığı, dışarıdan gelen göçmenlerin çok olduğu bir mahalle idi.
Demirköprü ise orta ve orta üst gelir düzeyine sahip insanların yaşadığı, nispeten daha yüksek refah ve konfor koşulları olan bir mahalle idi. İki mahallede de aynı kriterleri ortaya koyduk. Kriterlere çok kafa yormuştuk, Cittaslow Genel Merkezi ile bunları istişare ederek geliştirdik. Bu süreç epey vakit aldı. Ancak uygulama başladığında her iki mahallede de önemli bir başarı sağladık. Mahallelilerin büyük memnuniyeti doğru yolda olduğumuzu gösteriyordu. Bu nedenle, belirlediğimiz 15-20 mahallede daha hemen çalışmayı başlatmıştık; halka halka, dalga dalga yayılarak ilerleyecektik.
Bu çalışmaların devamı sadece İzmir için değil, dünyada başarılı bir Cittaslow Metropol uygulaması örneğinin ilk kez ortaya konmasını bekleyen Paris, Brüksel, Busan gibi pek çok metropol için de çok önemli. O nedenle dilerim dünyaya örnek olabilecek bu proje sürdürülür.