Kötülükle savaş tarihin her döneminde hep zor olmuştur. Bu savaş ister fiziken savaş meydanında ister fikren karanlık düşüncelere karşı verilsin, hep zor olmuştur.
Çünkü her iki durumda da yenmeye çalıştığınız kötülüğün kuralı, vicdanı, hoşgörüsü yoktur.
Zor zamanlarda ve zorbalara karşı bir milletin makûs kaderini yenmesi iyilerin kazanmasıyla mümkündür.
Mücadelenin ve direnişin zor, meşakkatli, uzun süren ama sonunda muhakkak zaferle sonuçlanacağını bilenlerin yürüdüğü yoldan gitmekten daha büyük bir gurur var mıdır? Ve daha büyük bir miras bırakılabilir mi yarına?
13 Kasım 1918’de Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul boğazındaki işgal kuvvetleri donanmasına bakarak söylediği “geldikleri gibi giderler” sözüyle başlayan kurtuluş savaşımızın bize bıraktığı büyük miras da DİRENİŞ’tir.
Memleketin tüm kalelerini zapt edenlere karşıdır bu direniş.
O kaleler bugün devletin gücünün millete karşı kullanıldığı yerlere dönüşmüştür.
Bağımsız yargının yok edilmesiyle, diploma gaspıyla, emekçiyi ve emeklileri yoksulluk, üniversite gençliğini gözaltı ve cezaevi sopalarıyla terbiye etmeye çalışan günümüz iktidarı tarafından zapt edilmiştir o kaleler.
Devleti devlet olmaktan çıkaran bu zihniyetin hesap edemediği, aklına getirmediği ise milletin topyekun direnişe geçmesi, gösterilen tüm sopalara, kurulan tüm barikatlara karşı meydanlara çıkmasıdır.
19 Mart 2025 tarihinde yapılan yargı darbesinden sonra, halkı susacak, sinecek ve korkacak sanan kötülük ne kadar yanıldığını anladığında milyonlar çoktan meydanlardaydı. Kalkınmanın lideri olarak görmek istediği ismin, ilk seçimle birlikte bu ülkeye geleceğine inanılan adaletin, özgürlüğün mimarı olacak Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun mesnetsiz, dayanaksız ve artık altının asla doldurulamayacağı ortaya çıkan iftiralarla tutuklanması karşısında tek vücut bir direnişe başladı Halk.
Bu direniş, iktidarın 23 yıldır milletten çaldıklarının ve yaptığı baskıların her birine karşı çıkanların isyanıyla artık durdurulamaz bir çığ haline gelmiştir.
Tüm darbelerin ilk karşı çıkanı, meydanlara ilk akın edenleri olan Atatürk gençliği bugünde bizlere öncülük etmekte, yol açmaktadır. Korkusuzca haykıran, hakkını arayan, barikatları yıkıp geçen o gençlik, şimdi kendi bayramını, 19 Mayıs 2025 Pazartesi günü Gündoğdu Meydanı’nda direniş ve özgürlük gününe çevirmeye hazırlanıyor.
Tıpkı traktörüyle yeter artık diyerek yollara dökülen çiftçiler, aldığı üç kuruş maaş vergilere, enflasyona kurban giden işçiler, ev kirasına yetmeyecek aylıklarına “Daha ne istiyorlar” diyenlere hesap soracak emekliler ve hakkı çalınmış, görmezden gelinmiş milyonlar gibi…
Tüm Türkiye nefesini tutmuş 19 Mayıs’ta İzmir Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenecek “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde kötülüğe verilecek cevabı bekliyor. Çünkü kurtuluşun ve kuruluşun kenti İzmir’in yeni bir kurtuluş destanını, milyonlarca korkusuz vatansever ile birlikte yazacağını biliyor.
19 Mayıs’ta, hep bir ağızdan Andımızı okuyacak, Özgürlük marşları söyleyerek bayramını kutlayacak olan dünyanın en büyük özgürlük ve direniş korosuna davetlisiniz. Tarih, Türkiye’de bir kez daha iyilerin kazandığını, kötülükle savaşta korkusuzların zaferini yazacak ve katılacak milyonlarla birlikte İzmir o sayfada en unutulmaz şehir olarak yerini alacak.
İnanın Çocuklar, Her Şey Çok Güzel Olacak.
