Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diploması 18 Mart’ta iptal edilmiş, 19 Mart’ta gözaltına alınmış, 23 Mart'ta da tutuklanmıştı. Bu operasyona karşı başlayan eylemlerde ise 66 protestocu, 23 Mart gecesi Saraçhane’den ve 24 Mart sabahı ise evlerinden gözaltına alınmış ve 26’sı tutuklanmıştı. Tutukluların tamamı tensip ile tahliye edilmişti. Bugün ise 66 kişiye “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçundan açılan söz konusu davanın ilk duruşması İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nce İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü. Duruşmada yaklaşık 50 sanık ve avukatları hazır bulundu. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada sanık ve avukatlarının savunması alındı. Avukatlar, ağırlıklı olarak polis tarafından olay günü sanıklara karşı uygulanan şiddete vurgu yaptı. Söz konusu polisler hakkında mahkeme tarafından suç duyurusunda bulunulması talep edildi, Valiliğin toplantı yasaklama kararının hukuksuz olduğu savunuldu. Avukatlar bazı kask numaralarının elinde olduğunu ve mahkemeye sunacaklarını da belirtti.
Zannediyorum terör örgütü üyelerine bunu yapmamışlardır
Sanık avukatlarında biri, “Anons yapıldığına dair bir kamera kaydı da yok. İddianameye bakıyorsunuz iki satırlık bir şey. Hepsi aynı şeyden yargılanıyor. İddia makamı müvekkilimin görüntüsünün ve anonsun olduğu görüntüleri dosyaya konsun.” dedi.
O gün gözaltına alınan göstericilerden biri savunmasında, “30 santim mesafeden biber gazı sıkıldı. Bir anda 4-5 polis ‘direnme’ diye bağırdı ama direnmiyordum zaten. Polislerin bana bir şey yapacağını düşünmedim. En az üç defa beş santim öteden biber gazı sıktılar. Zannediyorum terör örgütü üyelerine bunu yapmamışlardır. Bu gençler ileride doktor avukat olacak.” dedi.
Dosya savcılığa geldikten üç dakika sonra sevk işlemleri tamamlandı
Bir diğer sanık avukatı ise şu şekilde savunma yaptı:
“Bu iddianameye karşı bir savunma yapmak istemiyorum çünkü bu bir iddianame değil. Dosyada konuşulması gereken polis müdahalesi, işkence ve kötü muameleme. Gözaltılarla birlikte biz Gayrettepe Emniyet’e gittik. Çocukların halini gördük. Kiminin hala gözümden kan akıyor. Dehşete düştük. Hiç bu kadar alenen bir işkence olmamıştı. Dosyada delil olmadığını görmeyelim diye kısıtlılık verildi.
23 Mart’tan 26 Mart’a kadar gözaltı yapıldı. Dosya savcılığa geldikten üç dakika sonra sevk işlemleri tamamlandı. 3 dakikada 66 sanığın ifadelerini okumuş birkaç kişiyi tutuklama bir kısmını da adli kontrol talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etmiş. Müvekkilim dedi ki ‘benim babam vefat etti, ben onun için buradaydım’.”
Ailem iki gün boyunca cesedimi aramış
Saraçhane’de gözaltına alınan göstericilerden bir diğer genç, “Bacaklarım hala yara bere içinde ve geçmedi. Kalabalık bir ekip tarafından dayak yedim. Dosyama bakıyorum ama aldığım darp raporları işlenmemiş. Bana uygulanan bütün şiddetlerin görüntü kaydı var. Bunların incelenmesini ve mesul kişiler hakkında işlem yapılmasını talep ediyorum. Beraatimi istiyorum.” diye konuştu.
Bir gösterici savunmasında, “Çok fazla şiddet oldu. Onu anlatmak istemiyorum. Benim aileme psikolojik şiddet uygulandı. İki gün boyunca aileme haber verin dememe rağmen haber verilmemiş. Oğlunuz uyuşturucu kullanmış, gözü mor şekilde bulduk demişler. Ailem iki gün boyunca cesedimi aramış. Ben o sırada gözaltındayım.” diye konuştu.
Ben burada beraat talep etmeyeceğim. Asıl yargılanması gereken onlar
Saraçhane’deki gösterileri takip eden Sendika.org muhabiri Zişan Gür ise savunmasında şunları kaydetti:
“O gün orada aynı zamanda halkın haber alma hakkı için bulundum. Tek ihlal edilen hakkımız haber alma hakkı değildi; gösteri hakkımız da ihlal edildi. Anayasal haklarımızı kullandığımız için alanda işkence gördük. İnsanlık onuruna yakışmayacak şekilde günlerce gözaltında tutulduk.
Duvarları yumuşak madde kaplı 10 metrekarelik bir alanda 16 kişi kapalı olarak tutulduk. Üzerimizdeki biber gazı kokusuyla kaldık. Alanda herhangi bir koridor yoktu; aksine, dağılmak isteyenleri polis tutup geri getirdi.
Ben mesleğimi yerine getiriyordum. Ters kelepçe ile gözaltına alındım. Elimde tripod, kamera ve yüzümde maske vardı. O alanda bir gazetecinin gözaltına alınması yanlışlıkla olmuş bir şey değildi.
Doktor muayenesine polisin giremeyeceğini ve kelepçeli muayene olamayacağımızı biliyorum. Bunu arkadaşlarıma anlattığım için polis bana küfür ve tehdit etti. Polis, oradaki insanların canına kast etti. Ben ilk defa bir polisin, bir göstericiyi başka bir polisin elinden aldığını gördüm.
Gözaltına alınırken burnum kırıldı, kaburgalarım zedelendi. Ben bir gazeteciyim ve halkın haber alma hakkını savunmak için mesleğimi icra ediyorum. Polis işkencesini belgelediğim için gözaltına alındım. Ben burada beraat talep etmeyeceğim. Asıl yargılanması gereken onlar.”
Savunmaların ardından ara kararını açıklayan hakim, duruşmada hazır olmayan ve müdafiileri tarafından adresleri bildirilerek talimat yazılması talep edilen sanıkların bildirilen adreslerine göre talimat yazılmasına bugün ve daha önceden savunmaları alınan tüm sanıkların duruşmalardan vareste tutulmalarına, soruşturmayı yapan il emniyet müdürlüğüne müzekkere yazılarak olay tarihindeki geçerli olan eylemlerin yasaklanması şeklindeki valilik kararının ilgili belge ve ilanlarla ilgili mahkemeye yazılı olarak bilgi verilmesinin istenmesine, soruşturmayı yapan il emniyet müdürlüğü ile savcılığa müzekkere yazılarak iddianameye konu olayla ilgili MOBESE veya kamera kaydı var ise mahkemeye gönderilmesinin istenmesine, İstanbul 64. Asliye Ceza Mahkemesi'nin dosyasının incelenmesi talebiyle ilgili de, bu dosyanın iddianame ve dava dosyası ile ilgili bulunmadığı gerekçesiyle celp talebinin reddine karar verdi.
İşkence iddiaları soruşturulmayacak
Hakim ayrıca, bir kısım sanık müdafiilerinin müvekkillerine işkence yapıldığı yönündeki faillerin tespiti ile failler hakkında suç duyurusunda bulunulması taleplerini “dosyada darp cebir raporu bulunmaması ve iddianame ile bağlılık kuralı gereği mahkememizin meçhul failleri araştırıp bulma ve suç duyurusunda bulunma gibi bir yetki ve görevi bulunmadığından bu hususta ancak soruşturma makamı yetkili bulunduğu” gerekçesiyle reddetti.
Bir sonraki duruşma 13 Şubat saat 10:00’da görülecek.