YAĞIZ BARUT / İZ GAZETE - Türkiye’de Koronavirüs vaka sayısı ve buna bağlı ölümler hızla artarken, salgının en yoğun yaşandığı illerden birisinin İzmir olduğu iddiaları da kamuoyunda tartışılıyor. Sağlık Bakanlığı, güncel sayıları her gün paylaşsa da salgının hangi şehirde ve ne ölçüde olduğu bilgisini ise şeffaf bir şekilde paylaşmıyor.

İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Fatih Sürenkök ise İzmir’deki salgın durumunu farklı bir pencereden değerlendirerek önemli bir açıklamada bulundu. Tüm kamu hastanelerinde Koronavirüs vakalarının olduğunu ve temiz hastane kalmadığını vurgulayan Sürenkök, bu zamana kadar ihmal edilen bir öneriyi de İz Gazete ile paylaştı.

TEMİZ HASTANELER YARATIN!

Hayatın olağan akışının Koronavirüs gündemi dışında devam ettiğini belirten Sürenkök, virüs bulaşmamış ancak başka hastalığı olan insanların, hastanelere gönül rahatlığıyla gidip diğer sağlık hizmetlerinden faydalanamadığını belirtti. Bu kapsamda; İzmir’de 4 milyondan fazla insanın yaşadığını ve bu insanların doğal hastalanmalar sonucunda da hizmet almaya ihtiyaçları olduğunu hatırlatan Sürenkök, acilen temiz hastanelerin yaratılması önerisinde bulundu.

‘İNSANLAR ENDİŞE DUYUYOR’

“Kolu kırılan, eli kesilen, böbrek taşı şikayeti olan, kalp krizi veya beyin kanaması geçiren birisi hangi hastaneye gidecek?” diye soran Sürenkök, “Her an başımıza gelebilecek bu gibi gündelik sağlık problemleri ile ilgili insanların gönül rahatlığıyla gidebileceği bir hastane maalesef kalmadı. İzmir’deki tüm kamu hastaneleri şuanda önceliğini Koronavirüs haline getirdi. Hepsi Kovid-19 hastalarını alıyor. Böyle olunca da başka hastalığı bulunan insanlar, ‘acaba hangi hastaneye gitsem, hastaneye gittiğimde bana da Koronavirüs bulaşır mı?’ diye endişe duyuyor.” dedi.

‘ACİLEN GÜNDEME ALINMALI’

Koronavirüsün tüm hastanelere bulaştığını ve İzmir’de temiz bir hastane kalmadığını tekrar tekrar hatırlatan Sürenkök, “İl Sağlık Müdürlüğü acilen bu konuyu gündemine almalı. Çok hızlı bir şekilde 3 ya da 4 kamu hastanesi virüs dışındaki hastalıklar için hizmet eder hale getirilmeli. Bu belki biraz zaman alacak ama zararın neresinden dönersek iyidir. İhtiyaç varsa eğer özel hastaneler de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bugüne kadar virüs bulaşmamış, servisinde Koronavirüslü hasta kalmamış veya dezenfekte edilebilir hastaneler derhal ilan edilmelidir. Tabii ki örneğin; kalp krizi geçiren ya da kolu kırıldığı için o hastaneye gelen hastanın da virüsü taşıma ihtimali var ama bu ihtimal daha azdır. O nedenle acilen böyle bir organizasyona ihtiyacımız var. Çünkü insanlar gerçekten nereye gideceklerini, ne şekilde tedavi olacaklarını bilmiyorlar” ifadelerini kullandı. İl Sağlık Müdürlüğü’nün şuanda Koronavirüs düşünmekten başka bir şeyi düşünemediğini söyleyen Sürenkök, o nedenle de bu organizasyonu İl Sağlık Müdürlüğü, İzmir Tabip Odası ve üniversitelerin halk sağlığı hocalarının içinde olduğu bilimsel bir kurul ile organize edilebileceğini dile getirdi.

‘BU HİZMET VERİLMEK ZORUNDA’

Tepecik, Yeşilyurt, Ege Üniversitesi ve Türkan Özilhan Hastanelerinin neredeyse tamamen Koronavirüs vakalarıyla dolduğunu, buralara diğer hastaların yatırılmasının mümkün olmadığını belirten Dr. Sürenkök, “İzmir’in kuzeyinde Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesini, güneyde Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi’ni, merkezde Alsancak Hastanesi’ni Koronavirüs hastası olmayan kişilerin hizmet alacağı temiz hastaneler haline getirmeliyiz. Gerekirse temiz kalmış özel hastanelerden de bu konuda yararlanılmalıdır. Bu çok zor bir olay değil. Halkın sağlık hakkı sadece pandemi değil, diğer tüm hastalıklar şuanda devam ediyor. 4 milyon insanın yaşadığı bir şehirde bu hizmeti vermek zorundalar” açıklamasında bulundu.

Editör: Haber Merkezi