İzmir'in köklü okullarından bir olan İzmir Bornova Anadolu Lisesi'nin (BAL) koru alanının bir kısmı 'anaokulu yapılacağı' gerekçesiyle kesildi.

Gelen yoğun tepkinin ardından inşaat durduruldu ancak koru alanındaki belirsiz sürüyor. 

Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, bir süredir İzmir gündemini meşgul eden bu konuya ilişkin dikkat çekici bir yazı kaleme alarak, "BAL alanı ile ilgili MEB’in gelecek planı nedir?" sorusunu sordu.

Kaygı duymamız doğal

Okyay'ın yazısının tamamı şu şekilde:

Son günlerde okulumuz, Bornova Anadolu Lisesi’nin (BAL) “bugünkü” sınırları içerisinde Milli Eğitim Bakanlığı’nca yapılmasına (imalatına) başlanan ve çeşitli nedenlerle şimdilik durdurulan “Anaokulu” inşaat faaliyeti konusu hepimizin kaygılı bir şekilde gündemine oturdu. Okulumuzun, öğretmenlerimizle, ideal olamasa da en azından ideale yakın tutmaya çalıştığımız eğitim ortamıyla, öğrencilerinin düzeyleriyle ve velilerimizin de aydınlığıyla bizlere, toplumumuza ve çağdaş geleceğimize dair kattığı tüm değerleri dikkate aldığımızda bundan yüksek derecede kaygı duymamız da doğal karşılanmalıdır elbet…

Gerçi, günümüz örgün eğitim sistemimizde okullarımızın, Milli Eğitim Bakanlığı’mızın dahi raporlarına girmiş olan, “nitelikli olanlar” ve diğerleri gibi ayrıştırıldığı bir ortamda artık evrensel bir insan hakkı olan “fırsat eşitliği”nden eğitim sistemimizde bahsedebilmemiz pek olası değilse de, bizler BAL’lılar olarak hiç olmazsa, deniz yıldızı misali, okulumuzun her yönüyle niteliğini en üst düzeyde tutma çabamız ile aydınlık geleceğimize sahip çıkmaya çalışıyoruz. Buna da yerden göğe kadar hakkımız olduğunu düşünüyorum…

Çok da uzatmadan konuya gireyim. Geçmişte Bornova Belediye Başkanlığı da yapmış birisi olarak, gündemdeki “Anaokulu” tartışmasına, günümüze kadar gelen süreç hakkında bilgi vererek, gelecek öngörülerimle farklı bir boyut kazandırmaya çalışacağım.

Okulumuzun da içinde bulunduğu çok geniş bir arazi, içindeki tarihi köşkü ve güvercinliğiyle birlikte, bir okul yapılması koşuluyla, Edmond Giraud tarafından 26.03.1953 tarihinde bağışlanmış ve 1953 yılında “Ege Koleji” adıyla kurulmuştur. Okulumuz, zaman içerisinde “İzmir Maarif Koleji (İK), İzmir Anadolu Lisesi (İAL) ve son olarak da Bornova Anadolu Lisesi (BAL) isimleriyle, önceleri, benimde okuduğum yıllarda, Hazırlık yılı dahil ortaokul (3 yıl) ve lise (3 yıl) olmak üzere toplam 7 yıllık eğitim-öğretim faaliyeti verirken, günümüzde sadece 4 yıllık lise eğitimiyle ülkemizde ender ve örnek bir “kampüs” okulu olmuştur. (https://www.balev.org.tr/kurumsal/tarihce/)

Okulumuzun kampüs alanı bugünkünden çok daha geniş ve tek parselde iken, ilk olarak geçmişte futbol sahası olarak kullandığımız alan üzerinde kurulan bir meslek lisesi ve ardından gelen, komşu parselleri de içine alan bölgede, çok sayıda lise, ortaokul, imam hatip okulu, görme ve işitme engelliler okulları ile söz konusu kampüs alanı sürekli daraltılmış ve okulumuz BAL, bugünkü alan içerisine sıkışmıştır. Elbette ki, kurulan tüm okullar ülkemizin, kentimizin gereksinimlerini karşılamaya yöneliktir. Elbette ki, her yeni kurulan eğitim-öğretim kurumu aydınlık geleceğimize giden yolda bir mihenk taşı gibidir ve iyi de yapılmıştır. Ancak, keşke bu okullar, zamanında kolaycılığa kaçılarak ve bir diğerinin eğitim alanını daraltarak değil de farklı bir konum ve alanda kurulabilseydi.

Her neyse, olmuş bir kere. Sarı öküz verilmiş bir kere. Bundan sonra hiç olmazsa mevcudu koruyabilmektir bizlerin de mücadelesi…

Özellikle belirtmeliyim ki, okulumuzu ve civarındaki bazı özel parselleri de içine alan geniş bir adanın imar planındaki kullanım tanımı “Resmi Eğitim Tesis Alanı”dır. Belediye Başkanlığım dönemimde, özel bir eğitim kurumunun, bu ada içerisindeki bir parseli satın alması sonrasında Okul yapma talebi, imar planlarında “resmi” tanımlı alan üzerinde “özel” amaçlı bir kullanıma yasal olarak izin verilmesinin mümkün olmaması nedeniyle Bornova Belediyemizce kabul edilmemiştir. Söz konusu özel eğitim kurumunun da girişimleriyle, Milli Eğitim Bakanlığı’nca “bu bölgede MEB’in uzun vadede herhangi bir eğitim-öğretim yatırımı ihtiyacının olmadığı” içeriğinde resmi bir yazı kaleme alınmıştır. Ancak söz konusu bu yazı da Belediyemizce yeterli görülememiştir. Zira, imar planında değişiklik yapılmadan özel amaçlı bir eğitim kurumuna inşaat ruhsatı verilebilmesi mümkün değildir ve plan değişikliğinin yapılabilmesi için de “Bakanlığımızın imar plan değişikliği yapılabileceğine dair bir onaylama ifadesinin” de yer alması gerektiği görülmüştür. Kaldı ki, söz konusu plan değişikliğinin öncelikle 1/5000 ölçekli planda İzmir Büyükşehir Belediyemiz’ce yapılması sonrasında ilçe belediyemizce 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin yapılabileceği belirtilmiştir

Dolayısıyla, zaman içerisinde ilgili kurum tarafından tüm yasal gereklilikler yerine getirildikten ve Büyükşehir Belediyemiz tarafından imar plan değişikliği yapıldıktan sonra Bornova Belediye’mizce, benden sonraki dönemde gerekli izinler verilebilmiş ve özel eğitim kurumu imal edilerek hizmete girmiştir.
Gündemimizdeki BAL alanı içerisinde Anaokulu yapma girişimini duyduğumda ilk aklıma gelen de işte yukarıda bahsettiğim “Milli Eğitim Bakanlığı’nca bu bölgede eğitim-öğretim amaçlı herhangi bir okul ihtiyacının bulunmadığı” yönündeki görüşüdür. Eğer ki bu görüş zaman içerisinde değiştiyse de gerekçelerinin MEB tarafından kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir.

Ayrıca sormak isterim;

İlkokulu olmayan bir alana neden Anaokulu yapılmak istenmektedir?

Anaokulu, ilkokul öncesi bir eğitim kurumu değil midir?

Anaokulundan mezun olacak evlatlarımız, sonrasında hangi ilkokula gideceklerdir?

En önemli sorular da bunlardan sonra geliyor tabii ki;

BAL alanı ile ilgili MEB’in gelecek planı nedir?

Anaokulundan sonra bir ilkokul gerekliliği öne sürülerek Bornova Anadolu Lisesi’nin “belki bir kısmının” İlkokul eğitimi amacıyla kullanımı veya aynı alana bir de ilkokul yapımı gündeme getirilecek midir?

BAL alanı içerisinde yapılması düşünülen ve hatta yapımına da başlanmış olan Anaokulunun, Bornova Anadolu Lisesi’nin eğitim-öğretim kalitesini (hiç olmazsa var olanı) olumsuz etkilememesi için bu sorularımın gerçekçi, samimi ve nesnel yanıtlarının olması gerekir.

İşte, haklı kaygılarım da tüm bu sorulara kendimce bir yanıt bulamamaktan kaynaklanıyor. Haksız mıyım?

Unutmayın;

BAL sadece BAL’lıların değil, Cumhuriyetimizin çağdaş, aydınlık geleceğine sahip çıkan herkesindir!…

Editör: Duygu Kaya