CHP'nin Manisa İlçe Belediye Başkan adaylarını tanıtacağı tanıtım toplantısı yapıldı. Burada konuşma yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçen gün Erdoğan'ın yaptığı "şeriat" açıklamasına ilişkin, "Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin olduğu yerde Recep Tayyip Erdoğan'ın suni gündemlerinin peşine takılmayacağız" dedi. "Şeriat tartışmalarıyla bu ülkeye ne kazandırdın diye Erdoğan'a seslenen Özel, "Şeriat kuralları hukukun üstünde yer alsın dersen iyi düşün. Şeriat kurallarına göre hırsızlığın yalanın cezasını biliyorsun. Bu kurallar uygulanırsa ne parmağın ne dilin kalır senin" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa'da; CHP’li belediye başkan adayları tanıtım toplantısında konuştu. Özel, şunları söyledi:

“Biz bugün Manisa, Türkiye nasıl değişir? Manisa’da yüzler nasıl güler, Türkiye’de yüzler nasıl güler? Manisa’da yoksula, garibana, işsize nasıl sahip çıkarız? Türkiye’de emeklinin, emekçinin yüzünü nasıl güldürürüz? Öyle bir yürüyüşün peşindeyiz. Onu konuşmaya geldik. Onu konuşacağız.
Ama birileri başka şeyler konuşalım istiyor. Bize hakaret ediyor. Bizi olmadık ilişkiler içinde göstermeye çalışıyor. Bizi hedef gösteriyor, bize saldırtıyorlar. En son hiçbir şey olmasa yeni tartışmalar başlatmak istiyorlar. Örneğin geçen hafta. Ortaya bir şeriat tartışması atıyor. Türkiye bunu konuşsun da dönüp aman ha yokluğu ve yoksulluğu, simide gelen zammı, ekmeğin fiyatını, pazardaki yangını, mutfağın yangınını konuşmasın istiyorlar. Sen şeriat tartışmasından bu memlekete ne kazandıracaksın. Bu memleketi bölüp de ne elde edeceksin. Kavga ettirip de ne elde edeceksin? O şeriatı övecek. Biz laf söyleyeceğiz. O dönecek diyecek ki ‘Şeriatın kelime anlamı dini kuralların bütünüdür. Bunlar dinsiz’ diyecek, bize saldıracak. Şeriatın kelime anlamı, ansiklopedi anlamı İslam tarihindeki anlamı var. Bir de kamuoyundaki kabul edilen, anlanan, algılanan şekli var. Buna laf söylemeyince ‘Efendim, şeriat hukukuna mı teslim olacağız? Şeriat gelecek diyorlar, onu mu konuşmayacağız’ diyenler bir tarafta. Bu konuda bir şey söylemeye kalkınca, açlık, yoksulluğu unutturmaya çalışanlar bir başka tarafta.

O tartışmalar çok gerilerde kaldı

Buradan bütün Türkiye’ye söylüyorum. Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin olduğu yerde Recep Tayyip Erdoğan’ın suni gündemlerinin peşine takılmayacağız. Bir şey söylemeyecek misin? Aha da söyleyeceğim. Bak şeriat diyorsun. Onun üzerinden tartışma bekliyorsun ya. Bu ülkedeki kimsenin, Manisa’daki kimsenin birbirinin dini, dini inancı, ibadeti, örtünmesiyle bir sorunu yok. O tartışmalar çok gerilerde kaldı. Geçmişte de o ayıpların içinde olmadık, bugün de bu oyuna gelmeyiz. Ha şeriat şeriat dediğin o şer-i kurallar, pozitif hukukun üstünde yer alsın dersen iyi düşün. Şeriat kurallarına göre, şerri hukuka göre, o tartıştırıp da bizi içine çekmeye çalıştığın tartışmaya göre, örneğin hırsızlığın cezasının ne olduğunu biliyorsun, yalanın cezasının ne olduğunu biliyorsun, Allah maazallah uygulanırsa bir tane parmağın, bir tane elin, dilin kalmaz senin dilin.

O yüzden şeriat, saltanat ya da hilafet deyip kendisine ‘son halife’ diye sloganlar attırıp, kimsenin kafasını karıştırma. Ama dedim ya bu Manisa Mimar Sinan’ın son kalfalık eserini yapıp gittiği yer. Nereye gitti? Süleymaniye’yi yapmaya gitti. Mehmet Akif ne diyor? Gel diyor, şu Süleymaniye’yi yıkalım desen bir kazma, bir kürek, iki de ırgat derim. Peki, gel yeni bir Süleymaniye yapalım desen bir Sultan Süleyman ve bir de Mimar Sinan gerek. Ey Recep Tayyip Erdoğan, şu koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya kalksan gücün yetmez ama belki 3-5 tane meczup, belki terör örgütleri, vatan hainleri gerek. Onlara geçit verecek kimse bu salonda olmasa gerek.
Ama gel yenisini yapalım desen bir İsmet Paşa, bir de Gazi Mustafa Kemal Atatürk gerek. O yüzden o istediğini konuşsun. Bizim bu konuda söyleyecek sözümüz de durduğumuz yere fevkalade bir özgüvenimiz var. Herkes şunu bilsin. Öyle bedava kahramanlık yok. Eğer günün birinde birileri bu ülkeyi yeniden işgal etmeye, bu ülkenin bölünmez bütünlüğüne saldırmaya, şanlı bayrağını indirmeye, okunan ezanı, ibadet özgürlüğünü durdurmaya kalkarsa o zaman emin olun bu ülkeyi Tayyip Erdoğan geliyor diye havaalanına götürülen, kot üstüne perdelik kumaştan kefen giyenler değil bu salondaki dedeleri Çanakkale, Dumlupınar’da kefensiz yatanlar çıkar, kefensiz yatanlar. O yüzden önümüze ve yolumuza bakacağız. Önce 31 Mart’ta yerel seçimlerde ilk büyük sınavı vereceğiz. Ardından Cumhuriyetin ikinci yüzyılında; bu memleketi, Cumhuriyeti kuran, Cumhuriyetin kurucu kadrolarını sayan, kuruluş ilkelerine bağlı olanların CHP’lilerin yöneteceği halkın iktidarını kuracağız. Buna söz veriyoruz.

Merkez Bankası Başkanı Erkan’ın istifası hakkında ilk yorum

Ülke malumunuz, hep birlikte yaşıyoruz. Çok kötü yönetiliyor. Ülkenin en büyük sorunu enflasyon ve hayat pahalılığı. Hayat pahalılığı ile mücadeleyi kim yapacak? Kanunlara göre bir tek kurum var. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamakla görevli, enflasyonla mücadele ile görevli kurum. Bu yüzden iktidar hükümet tarafından atanacak ama politikaları uygularken özerk, bağımsız olacak, doğru kararlar verecek. Bu yüzden de beş yıl süreyle başkanı değişmeyecek. Kanun öyle yazmış. Yıllarca 5 yılda değişmiş, istisna olmuş 4 yılda değişmiş.
Ancak dün gece Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Gaye Hanım görevinden kendince istifa etti. Recep Tayyip Erdoğan’a sorarsan da görevinden alındı. 5 yılda 5’inci başkan. Son başkan 5 yıllığına gelmişti, her şeyi düzeltecekti, 9 ayın sonunda görevden aldılar. Aslında geçtiğimiz haftalarda nereye gittiğini biliyorduk. Genç, eğitimli bir kadın, Tayyip Erdoğan çağırmış, gelmiş ve görev yapıyor. Ancak görev yaptığı kurum Cumhuriyet’in kurumu. Onunla uğraşmaya başladılar. 1,5 yaşında evladı ile uğraşmaya başladılar. Anası, babası ile uğraşmaya başladılar. İstifaya zorladılar. Parti içindeki çekişmelere 1930 yılında kurulmuş koca bir kurumu ve 1,5 yaşında evladı olan bir kadının ailesini birlikte karıştırdılar. Sonunda istifa geldi. Şimdi yerine bir başkası atanıyor.

Sorumlu ne giden ne gelen, bu kalemin sahibi Erdoğan’dır

Şahap gider, Hafize gelir, Hafize gider, Fatih gelir. Soylu gider başka birisi gelir. Ama bilin ki bu memlekette ne kötüye gidiyorsa, hayat pahalılığı varsa, fiyatlar yüzde 140 artıyorsa, her şey ateş pahasıysa, işsizlik artık gençlerin bütün umutlarını kırdıysa hepsinin sorumlusu ne gidendir ne gelendir. Gidenin de gidişine imza atan, gelenin de gelişine imza atan aynı dolma kalem, aynı mürekkep ve bu kalemin sahibi Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Bu ülkede ne yaşanıyorsa? Bakın bir ülkenin başına uyuşturucu baronlarını bela edenler de, İstanbul’u mafyalara teslim edenler de, Ankara sokaklarında Çocuk Esirgeme kurumundaki evlatlarımızı dahi suç örgütlerine teslim edenler de, bu ülkede kamu düzenini ortadan kaldıranlar da Recep Tayyip Erdoğan’ın atadıklarıydı. İyi olan her şeyi kendinden bilip, kötü olanları başkasına ittiren Recep Tayyip Erdoğan’a karşı tarihi sorumluluğunu unutmamak ve unutturmamak, günü gelince hesabını sormak hepimizin boynunun borcudur. Böyle bilinsin.

Manisa’da değişim, Türkiye’de değişimin peşindeyiz

Manisa’da değişim, Türkiye’de değişimin peşindeyiz. Yeni bir yol yürüyoruz. Yürüdüğümüz yol kendinden emin, cesur, güçlü, genç kadroların, dinamik kadroların yoludur. Her şeyin başladığı yerdeyiz dediğim şudur, 26 yaşındayken bir Nuket ablamın telefonu ile eczacı odasının yönetimine girmiş, 28 yaşında başkan olmuş, 30 yaşında Türk Eczacıları Birliği’ni yönetmiş, 34 yaşında Manisa Belediye Başkanlığına aday gösterilmiş, o günden beri sizinle birlikte mücadele etmiş ve hep sizin tarafınızdan gençliği övülmüş, enerjisi övülmüş bir kardeşinizim. Bugün benden önce söz verdiğimiz gibi geçmişte, bu kürsüye 30’lu yaşlarında genç bir kadın Manisa İl Başkanı olarak çıktı. Bugün Manisa’nın, içinde bulunduğumuz ilçenin belediye başkanı adayı 33 yaşında bir kadındır. Bugün bu ilçenin ilçe başkanı 27 yaşında bir avukattır. Komşu ilçenin ilçe başkanı 27 yaşında bir avukattır. Biz gençleşme derken, kadınlara alan açmak derken ilk önce kendi memleketimizde bunu sağlamaya, buna başlamaya, bunun için adım atmaya başladık.

İzmir adayları hakkında: Geldikleri göreve Özgür Özel’e borçlu olarak gelmediler

Yanı başımızda İzmir var. Geçtiğimiz hafta listeleri açıklandı. Önümüzdeki günlerde adaylarımız teker teker tanıtılacak. Ancak İzmir’de 30 belediye başkan adayı gösterdik. Bundan önce İzmir gibi bir kentte, CHP’nin amiral gemisinde, sancak gemisinde bugüne kadar 6 kadın belediye başkanı görev yapmıştı. Bu listelerde 30 adayımızdan Cumhuriyet tarihi boyunca 6 belediye başkanına karşılık tam da seçilecek yerlerden 9 kadın belediye başkan adayımız var. İzmir’de listelerimizde, son açıklanan liste olduğu için söylüyorum. Tam 14, 40 yaş altı belediye başkan adayımız var. Hepsi genç. Hiç bilmeyen bir yabancı dil biliyor. İyi eğitimli, geldikleri göreve Özgür Özel’e borçlu olarak gelmediler. Geldikleri göreve kimseye diyet ödeyerek gelmediler. Bu partide siyaset yapma cesaretini göstermiş, iyi eğitimli, o diplomaları ile çok büyük firmalarda paraya para katabilecekken CHP’li olmanın onuru, bu partinin gençleri olmanın onuru, çalışkan, liyakatli olmaları, CHP’li olmaları sayesinde geldiler.

Bu parti değişecek, gençleşecek ve iktidara yürüyecek

Dün Muğla listeleri açıklandı. Muğla’da Bodrum Belediye Başkan adayımız var. Hakan Mandalinacı. 30 yaşında. İyi eğitimli. 5 yıldır belediye başkanvekilliği yapan, yabancı dili bilen, dünyada Türkiye’yi tanıtan birisi şimdi Bodrum’a gelip belediye başkanı olacak. Dayısı yok, çıkar çevresi yok, arkada destekçisi yok. Lobisi yok. Ne var? Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu ilkeler var. Dün akşam saatlerinde Muğla’nın merkez ilçesi Menteşe’ye 37 yaşında başvurmuş olan ve 5 yıldır orada görev yapan şehir, bölge plancısı belediye başkan adayı olarak atandı. Buradan bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Listeler dört dörtlük olmayabilir. Çünkü geldik, önümüzde takvimi bulduk. Her yerde yeterince kadın aday yoktu, bundan sonra olacak. Her yerde gençler yeterince yüreklendirilmemişlerdi, yoktular. Bundan sonra olacak. İstediğimiz her yerde, istediğimiz her şeyi yapamadık. Ama bu değişim ruhuyla, bu değişim inancıyla, sizlerin desteği ile bu parti değişecek. Gençleşecek ve iktidara yürüyecek. Söz veriyorum.

“Sütte leke var, Ferdi’de leke yok”

Bugün Manisa’yı Cengiz Ergün’ün şımarıklığından, savrukluğundan, rantçılığından ve Cumhur İttifakı’nın sömürüsünden kurtaracak ittifakın adı aslanlar gibi Manisa ittifakıdır. Onu kuracağız. Bu ittifakı çok isterdim, ben Ankara’da kurayım. Olmadı, uğraştık olmadı. Kimseyi suçlamıyorum, herkese kendi pozisyonu için de hak veriyorum. Ama bu ittifakı bir CHP’li kuramadıysa, bin CHP’li, 10 bin CHP’li kurabilir. Bu ittifakı Sarıgöl, Salihli, Kırkağaç, Soma, Selendi, Demirci, Alaşehir, Şehzadeler, Gölmarmara, Kula, Köprübaşı, Alaşehir, Kasaba, Turgutlu’da, Manisa’nın dört bir yanında bu ittifakı kurun arkadaşlar. Komşunuzla kurun. Manisa’nın çalışkan, dürüst ve sizin komşularınız, arkadaşlarınızla, yüreğinde vatan, millet, bayrak, Atatürk sevgisi olan bütün Manisalılarla bu ittifakı kurmak sizin göreviniz. Bunu sizden bekliyorum. Peki siz bir ittifak kuracaksınız, o ittifakın belediye başkan adayları burada. Onları birazdan tanıyacağız. Tanıyoruz da Türkiye’ye tanıtacağız, seviyoruz da alkışlarla onlara cesaret vereceğiz.

Bu kuvvetli takımın bir de kaptanı var. Babasının adı Tıraşçı Ahmet. Manisa’da dedelerimizin, babalarımızın berberi. Son derece çalışkan ve namuslu. Kimseye minnet etmemiş, herkese faydası olmuş bir ailesi var. Hepsini ayrı ayrı tanırız. Harika çocukları var. İkizler buradaysa birazdan onlarla da tanışırız. Manisa Mimarlar Odası Başkanıyken, bizim gözbebeğimiz, Beyaz Fil’imiz var ya, onu anlaştı AKP ve MHP yıkalım, AVM yapalım dediler. Alt katlarını AKP’li müteahhitlere, balkon katlarını MHP’li kardeşlerimize peşkeş çekelim dediler. Alalım dediler Beyaz Fil’i, oraya hepimizi, partilerimizi zenginleştirecek bir şey yapalım dediler. Hepimizin boynu büküldü. Enerjisi düştü. Bir kişi olmaz dedi. Çıktı Manisa’daki herkesi toparladı. Beyaz Fil Platformu’nu kurdu. Dava ise dava açtı. Eylemse eylem yaptı. Gün oldu, önünde yattı. Ama Beyaz Fil’i kurtardı. O günün gencecik 30’lu yaşlarının sonundaki Ferdi Zeyrek kardeşimdi, benim kardeşim. Manisa’yı gezsinler, Manisa’yı gezip AK Partili olup dedikleri gibi birisi olsa, oy veririm ama değildir diyen birisi Manisa’yı gezsin. En dış mahallesindeki kahvesinden, ana caddesinde yürüyenlere kadar. 20 yaşındaki gencinden 70 yaşındaki amcasına, ninesine kadar Ferdi Zeyrek’i sorun. Bir alışverişinde hak yediği, gönlünü kırdığı, yaptığı bir işte kamuya zararı ve kendine faydası varsa Ferdi Zeyrek yarın aday değil. Ama göreceksiniz sütte leke var, Ferdi’de leke yok.

Göreceksiniz, ömrü Cengiz Ergün’ün imar planlarında yaptığı haksızlıklarla, fakirlerden alıp zengine vermesine engel olmak için yoksul ailelerin mücadelesine destek vermekle geçti. Ömür kent suçlarına direnmekle geçti. Ömrü Manisa’nın değerlerini korumakla, onları bizim için sahiplenmek, bize geri kazandırmakla geçti. Bundan sonra ömrü Manisa’nın tüm ilçelerinde, 17 ilçesinde ve Manisa Büyükşehir Belediyesi’nde hepimize, memleketine hizmetle geçecek.” 
KAYNAK: ANKA
 

Editör: Esra Seyirden