CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasıyla devam eden gösteriler devam ediyor. CHP'nin başlattığı ve çarşamba günleri gerçekleştirilen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin bugünkü adresi Başakşehir'de binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti."Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginin ilki kayyum atanmış olan Şişli'de ikincisi ise Beylikdüzü'nde düzenlenmişti. On binlerce kiişinin bir araya geldiği mitingde yeni adres AKP'nin kalesi olarak değerlendirilen Başakşehir'di.
Bu meydanlar herkes için adil, özgür ve müreffeh bir ülke hayaline ses oluyor
Miting'de ilk olarak CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ekrem İmamoğlu'nun mesajını okudu:
“Kıymetli hemşerilerim, sevgili İstanbullular, yüreği demokrasi ve özgürlük için atan yoldaşlarım; 19 Mart’tan bu yana meydanlarda bir araya geliyorsunuz. Bu buluşmaların benim için kıymeti büyük. Çünkü bu meydanlarda adalet için, haysiyet için, gelecek için hep birlikte ses veriyorsunuz. Bu meydanlar herkes için adil, özgür ve müreffeh bir ülke hayaline ses oluyor. Yargı eliyle yapılan kumpaslara milletimizin gösterdiği yüksek irade o kadar değerli ki… Yarınlarımıza karşı kurulmak istenen bir tuzağa karşı dimdik duruyor, birlikte direniyoruz. Hep beraber ayağa kalktık, çünkü biliyoruz ki; adalet olmadan huzur olmaz, adalet olmadan bereket olmaz, adalet olmadan umut olmaz.
Kanala, yalana, talana, ranta geçit vermeyeceğiz
Kıymetli İstanbullular; hepimiz için asıl beka meselesi olan deprem kendini yeniden hatırlattı. Ve ne yazık ki bu beka meselesini insan odaklı değil, rant odaklı gören iktidar aklıyla yeniden karşı karşıyayız. İstanbullular can derdindeyken, gözlerini rant bürümüş bir avuç insan, İstanbul’a ihanet projelerini, Beton Kanal’ı yeniden gündeme getiriyor. Yetmiyor, şehri depreme karşı dayanıklı hale getirmek isteyen İstanbul’un muhafızı çalışma arkadaşlarımızı da gözaltına alıyor. Sazlıdere’de baraj havzasına milyonların suyunu riske atan şantiyeler kuruyorlar. Bizim mücadelemizse bambaşka: Depreme dayanıklı, doğası korunmuş, çocuklarımıza güvenle emanet edeceğimiz bir İstanbul. Hiç merak etmeyin; yapacağız. Bugün burada, hep birlikte bir kez daha haykırıyoruz: Sizin adaletsizliğinize teslim olmayacağız. Sizin rant projelerinize İstanbul’umuzu kurban etmeyeceğiz. Beton Kanal’a İstanbul’u teslim etmeyeceğiz. İstanbullu hemşehrilerim bilirler ki; ne hak yerim ne hakkımı yediririm ne de hemşehrilerimin hakkının peşkeş çekilmesine seyirci kalırım. Kanala, yalana, talana, ranta geçit vermeyeceğiz.
Bu büyük yürüyüş, bizim adalet yürüyüşümüzdür
Aziz milletim; Başakşehir’den yükselen bu ses, tüm Türkiye’ye, tüm dünyaya ulaşıyor. Biz, milyonlarız. Ve milyonların vicdanı, milyonların duası, milyonların kararlılığı karşısında hiçbir tuzak, hiçbir baskı duramayacak. Şunu asla unutmayın: Bu büyük yürüyüş, bizim adalet yürüyüşümüzdür. Bu büyük yürüyüş çocuklarımızın özgür yarınları içindir. Bu büyük yürüyüş insanımızı, toprağımızı, suyumuzu, şehrimizi korumak içindir. İnancımız tam, irademiz sarsılmaz. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi oyunları kurarlarsa kursunlar: Bu millet, haklıdan ve doğrudan yana saf tutmaktan asla vazgeçmeyecek. Bu millet, adaletten yana saf tutmaktan vazgeçemeyecek. Bir avuç insana karşı 86 milyonun gücüyle başaracağız. İstanbul’un muhafızı olmaya var mısınız? İstanbul’un muhafızı olmaya var mısınız? İstanbul’un muhafızı olmaya var mısınız? Size güveniyorum, sizinle gurur duyuyorum. Meydandaki her kardeşime gönül dolusu sevgilerimle… Ekrem İmamoğlu. Silivri Cezaevi.”
Orada miting olmaz dediler, orası AKP'nin kalesi dediler
İmamoğlu'nun mesajının okunması ardından konuşan Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özgür Özel şunları söyledi:
"Bu akşam Başakşehir'de adaletsizliğe isyanı görüyorum. Bu akşam mitinge gelmedik, eyleme geldik on binleri görüyorum. Orada miting olmaz dediler, orası AK Parti'nin kalesi dediler. Artık orası onun kalesi, burası bunun kalesi yok. Artık Kadıköy de bizim Başakşehir de bizim, Yozgat da bizim Mersin de bizim. Hafta sonu gidiyoruz, Mevlana'nın memleketi Konya da bizim. And olsun ki o eski siyaset yok. Artık kaleler fethedilmiştir. Artık Başakşehir milletin kalesidir.
19 Mart'tan beri yapılanlar milli iradeye yapılmış bir darbedir
Hepimiz bilelim ki 19 Mart'tan beri yapılanlar, ne sadece CHP'ye, ne sadece Ekrem Başkan'a. Yapılanlar Türkiye'deki siyaset kurumuna, dolayısıyla muhalefetiyle, iktidarıyla tüm siyasi partilere emek veren, gönül veren herkese, sandığa gitsin, gitmesin 'Bir gün sandık başına giderek değiştirebilirim' hissinde olan herkese, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emaneti sandığa, milli iradeye yapılmış bir darbedir. İlk dalgada ellerinde 3 tane odun vardı, bu odunların yalanları milletin vicdanlarına sinmeyince, ikinci dalgada da üç tane gizli tanık var. Şimdi de Şahin, Doğan, Kartal diye üç tane hayvan bulmuşlar."
İBB'ye yönelik "ikinci dalga" operasyonunu eleştiren Özel, "İşte karşınızda 15 yaşındaki bir kızın kulağındaki küpeler altın mı diye o küpeleri çıkarmaya çalışıp, sözde operasyonda altın bulduk diyenler var. Küçücük bir çocuğun kartondan kumbarasından çıkan parayı rüşvet parası diye göstermeye çalışanlar var. İşte 2. dalga budur. Bunların ahlakı budur, vicdanı budur" ifadelerini kullandı.
19 Mart darbesinin icazetini Trump'tan aldılar
"Bunlar 19 Mart darbesinin icazetini Trump'tan aldılar. Ne diyor Trump, 'severim onu bizim çocuktur' diyor. Tıpkı Kenan Evren'e dedikleri gibi. Trump, Gazze'yi boşaltacağım, orayı Las Vegas yapacağım diyor, Erdoğan susuyor. Trump, Güney Kıbrıs'ı Türki Cumhuriyetler tanıyacak diyor bunlar susuyorlar. Ama şunu bilsinler ki CHP'nin 3. Genel Başkanı, Yaser Arafat'ın can yoldaşı Bülent Ecevit'in çizgisi neresiyse biz de oradayız. Bunlar 6. filo gelince ona selam duranlardır. Biz, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yoldaşlarıyız. Bir tarafta Kıbrıs işgal altındayken, Kıbrıs'ı kurtaran, 'Bizimkiler geliyor' diye küçük çocukları sevince boğanlar var, bir tarafta Trump korkusuyla Kıbrıs'ı satanlar var. Tek talebi var Trump'tan, yenemeyeceği bir rakibi var, 5 yıl yapmadığım çirkef kalmadı, yine yendi, beni yenecek. Ona darbe yapacağım, bana ses çıkarma, ona darbe yapacağım, Kıbrıs da senin olsun, Filistin de diyen bir Erdoğan var karşımızda. Ancak o gizli tanıklar, söylediği iddiaları bir tane somut delil desteklemeyince 3 ay anlattıkları MASAK raporu ortaya çıkıp, bir peçete torbası gibi tel tel dökülünce, bu sefer döndüler kendi yandaş müteahhitlerinden iftiracı yaratmaya çalıştılar. Onların da ne somut bir delili, ne gördüm demeleri mümkün değildir. Öyle duydum, muş, miş dediler, savcının işine gelecek bir somut şey söyleyemediler.
'Dediğim gibi ifade ver, çocuğuna konuş, yoksa 10 yıl boyunca evladını göremezsin' dediler
En sonunda çare içeride tuttukları arkadaşlarımızı tehdit etmekte, şantaj yapmakta, onları birbirlerine karşı yalancı şahit yapma gibi bir kötülüğe yeltendiler. İçerideki kadınları avukatı olmadan 'Doktora götürüyoruz diye savcı ile bir odaya sokup, 'Dediğim gibi ifade ver, çocuğuna konuş, yoksa 10 yıl boyunca evladını göremezsin' dediler. Uzaktan bağlantı ile bağlanıp, '4 dakikan kaldı, dediğim gibi ifade vermezsen beni de evladını da unut' dediler. Bu şartlarda etkin pişmanlıktan yaralanacak insanların peşine düştüler ama onurlu, gururlu arkadaşlarımız karşısında bu kötüler avuçlarını yaladılar. İSKİ Daire Başkanımıza Erdoğan döneminde İBB'ye girmiş, gelmişiz dememişiz ki AK Parti döneminde girmiş, liyakatli bir insan görevine devam ettirilmiş. Hatta terfi ettirilmiş. Kanal İstanbul çılgınlığı çıkınca kaçak yapılara göz açtırmayıp bunlara işlem başlatınca Erdoğan'ın kendi görevce başlattığı İSKİ Genel Müdrü Yardımcısına, daire başkanına gözaltı yaptılar. Yine İSKİ'nin Genel Müdürü, kendisinden yasaya aykırı ruhsat talep eden birine ruhsat vermediği için, hatta bunu Ankara'ya sorup, oradan da ruhsat verilemez belgesi verdiği için tehdit edildi. Devlete başvuruldu koruma alındı. Devletin tehditlerinden dolayı İSKİ Genel Müdürmüzü korumaya aldığı saldırganın ifadesiyle gözaltına aldılar.
Küçük kızın kumbarasından çıkan paraya rüşvet dediler
İşte karşınızda 15 yaşındaki bir kızın kulağındaki küpeler altın mı diye dedektörle bakıp o kepleri çıkartmaya çalışıp, sözde operasyonda altın bulduk diyenler var. Küçücük bir çocuğun kartondan kumbarasından çıkan parayı rüşvet parası diye göstermeye çalışanlar var. İşte ikinci dalga budur. Bunların ahlakı budur, vicdanı budur. CHP bütün arkadaşlarımızın ahlakına, onuruna, temizliğien kefildir. Hepsinin yanındayız, aslan gibi arkalarındayız.
Bunu söyleyince önce konuşup sonra susuyorlar
Hak, hukuk, adalet olsa önce bütün televizyonlarından 560 milyar yolsuzluk var dediler. Be Allah'tan korkmazlar, 6 yıl yönetmişiz İstanbul'u. 6 yılık bütçesi 497 milyar. 560 milyar 6 yıllık bütçeden fazla. Zaten bütçenin yüzde 70'i personel maaşı. 6 yıl hiç personel maaşı ödemezsen, hiç hizmet yapmasan, hiç asfalt dökmesen, hiçbir hizmet yapmasa bütün para 490 milyar ediyor. Bu diyor ki 560 milyarlık yolsuzluk var. Bunu söyleyince önce konuşup sonra susuyorlar.
Bu da sana kapak olsun
Bu meydanı dün akşam bize kapatmaya kalkan, ışıklarını söndürmeye kalkan Ulaştırma Bakanı... Devlet Demiryolları'nın treni geçti, selamladı meydanı, bu da sana kapak olsun. AK Parti, ahlaki üstünlüğü kaybetmiş, psikolojik üstünlüğü kaybetmiş, kendi zihninde muhalefete düşmüş, CHP'den ve bu meydandan korkuyor. Milletvekillerine nasıl savunma yapacaklarını anlatıyor. Korkun bizden, biz haklıyız, biz güçlüğüyüz, biz kazanacağız.
Ben bugün Başakşehir'deyim, sen neredesin salon adamı Erdoğan
Buradan Erdoğan'a sesleniyoruz. Kendine güveniyorsan koy sandığı, İstanbullu karar versin, İstanbul mu Kanal İstanbul mu diye. Bak Erdoğan tam karşındayım, 43 gün oldu. Ben buradayım, meydandayım. Ben Saraçhane'deyim, Samsun'da, Yozgat'ta, Mersin'deyim. Ben bugün Başakşehir'deyim. Sen neredesin salon adamı Erdoğan?
Ne beni ne bir CHP'liyi sen telef edemezsin
Erdoğan dedi ki 'Daha kaç CHP'li Cumhurbaşkanlığı yolunda telef olacak' dedi. Diyor ki ben İmamoğlu'nu hapishaneye koydum diyor. Beni iyi dinle Erdoğan... Sen İmamoğlu'nu telef edemezsin. Bu millet İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanlığı makamına getirecek. Erdoğan sende hiç utanma kalmamış. Hayvan severler telef lafına da karşı çıkıyor. Telef demek hiç uğruna öldürmek demek. Bana diyor ki 'sen de telef olacak mısın?' Ne beni ne bir CHP'liyi sen telef edemezsin. Bakmayın siz Sayın Bahçeli'nin 100 milyon imza toplasalar ne yazar demesine. Bu millet gücünü sana da ittifak ortağına da gösterecek."