CHP'nin, Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunun sona ermesi ve erken seçim talebini yinelemek amacıyla düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingi bu hafta Tokat'ta gerçekleştirildi.

Mitingte konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şunları kaydetti:

Yangınla ilgili olarak gözaltına alınmışlardı: Şüpheliler serbest bırakıldı!
Yangınla ilgili olarak gözaltına alınmışlardı: Şüpheliler serbest bırakıldı!
İçeriği Görüntüle

"19 Mart'tan beri sürdürdüğümüz 44'üncü buluşmamızda Tokat'a; haksızlığa karşı, adaletsizliğe karşı omuz omuza vermeye, hep beraber bir mitinge değil, bir eyleme geldik. Eylem yapmaya geldik. Birileri klimalı salonlarından çıkamaya dursunlar. Oradan bu meydanlara baksınlar ve kendilerinde olmayanı görsünler. Burada cesaret var. Burada haklılık var. Burada psikolojik üstünlük var. Burada çoğunluk enerjisi var. Çünkü karşımızdakiler ne devlet ne millet; bir avuç çete var karşımızda. Devletin bütün imkanlarını kendisine, yandaşına seferber eden, Tokat'ı görmeyen, Tokatlıyı duymayan, Türkiye büyürken Tokat'ı küçülten, Tokat'tan aldığı desteğe rağmen Tokat'a yüzünü değil, sırtını dönenler var. Onlara karşı Tokat'la birlikte olmaya geldik. Ben demin içerdeyken Tokat'ın güzel bir türküsünü söylüyordunuz, 'Bak tokat sallanıyor' diye. Madem siz bugün Tokat'ı sallıyorsunuz, biz de bugün sizi duymayan, görmeyen Erdoğan'a seslenelim: Bir millet uyanıyor. Meydanlar toplanıyor. Sen artık duymasan da bak Tokat sallanıyor.

Tokat artık milletin kalesidir

Değerli Tokatlılar, 2019'da sadece Zile Belediyemiz vardı. 2024'te Turhal Belediyesi onun yanına eklendi. Hem bugün burada bizimle birlikte olan Zile Belediye Başkanımız Şükrü Sargın'ı, Turhal Belediye Başkanımız Mehmet Erdem Ural'ı ve onlara görev veren Turhal'ın ve Zile'nin güzel insanlarını saygıyla selamlıyorum. İl Başkanımız Çağdaş Kurtgöz'ün şahsında ve burada hazır bulunan bütün ilçe başkanlarımızın şahsında Cumhuriyet Halk Partisi örgütümüzü saygıyla selamlıyorum. Arkamda TBMM'de üç dönemdir sizi temsil eden milletvekiliniz Kadim Durmaz... Cumhuriyet Halk Partisi'nin her birisi görevlerinde harikalar yaratan, partimizin gücüne güç katan evlatlarınız var. Sizin şahsınızda Grup Başkanvekilimiz Gökhan Günaydın'ı, Genel Başkan Yardımcımız ve Gölge İçişleri Bakanımız Murat Bakan'ı ve partimizin Genel Sayman'ı Özgür Karabat'ı ayrı ayrı selamlıyorum. Şunu açıkça hatırlatmak isterim. Biz Tokat'ta belediyeyi hiç kazanamadık. İlçelerde iki belediyemiz var. Burası Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, Sayın Erdoğan'ın son seçimde yüzde 66 oy aldığı bir şehir. Ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kusuru Tokat'ta görmedik. Tokat'a küsmedik. 'Eksik bizdedir. Daha çok çalışacağız. Kendimizi anlatacağız ve eninde sonunda Tokat ile birlikte olacağız' dedik. İşte çoktandır kimselerin dolduramadığı bu meydan, yazın ortasında toplasan toplanılmaz, millet köyde, öğrenciler dışarıda, 'kimi tatilde' dendiği böyle bir günde gözün görmediği kadar dolduysa işte Tokat budur. İşte buradan bütün Türkiye'ye ilan ediyorum: Erdoğan'ın kutuplaştıran siyaseti, karşı tarafı uzaklaştıran siyaseti, başkalarını şeytanlaştıran kendi arkasını böylelikle kalabalıklaştıran siyaseti tükenmiştir, bitmiştir. Artık kimsenin kalesi yoktur. Kale siyaseti bitmiştir Tokat'tan oy alıp sırt dönenlere inat Tokat artık milletin kalesidir.

Bu iktidar Tokat'ı çok üzmüş

Tokat'a geldik, deyim yerindeyse bir dokunduk bin ah işittik. Bu iktidar Tokat'ı çok üzmüş. 2008'de Tekel'i, 2018'de şeker fabrikasını satmış. 2008'de sizler, bizler uyarırken 'satmayın kapanır' derken dinlemeyenler şimdi o fabrikanın kapısına kilit vurulduğunu, 2018'de şeker fabrikası satılırken 'Merak etmeyin bir şey olmayacak' diyenler şimdi Tokat'taki işsizliği görüyorlar. AK Parti geldiğinde Türkiye 60 milyondu. Tokat'ın da nüfusu 828 bin idi. Bunca yıl geçti. Türkiye 60 milyondan 86 milyona çıktı ancak Tokat büyüyeceğine milyonluk bir şehir olacağına, hiç olmazsa o mevcut nüfusunda bile kalsa büyük şehir olacağına kan kaybetti. 600 binlere geriledi nüfusu, 828 binden. 220 bin Tokatlı'yı kaybetti, küçüldü, zayıfladı, yoksullaştı, işsizlik arttı. Bütün Türkiye'de zaten işsizlik bir büyük sorunken Türkiye genelinde 65 yaş üstü nüfus yüzde 8 iken Tokat'ta yüzde 12'dir. Tokat gençlerini kaybetmekte, gençliğini kaybetmektedir. Maalesef Tekel kapanmış, şeker kapanmış, teker teker gençler göç için yol almışlardır. Size buradan bu güçlü kadromuz ile bu evlatlarımız ile söz veriyoruz ki iktidarımızla geriye gidiş duracak. Tokat eski günlerinden de iyi olacak, güçlenecek, zenginleşecek, hak ettiğini görecektir.

Milli irade sadece kazanınca kıymetli, kaybedince değersiz değildir

Demokrasi kazananın yöneteceği, yani milletin 'Sen gel' dediğinin başa geçeceği, 'Git' dediğinin gideceği bir rejimdir. Bu rejim bize Atamızdan miras. Sandık bize Mustafa Kemal Atatürk'den emanettir. Çok partili rejim Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu ülkeye kazandırdığı en önemli değerdir. Şimdi buradan öncelikle şunu söylemek isterim: Demokrasi ben kazandığımda baş tacı edilecek, kaybettiğinde alaşağı edilecek bir rejim değildir. Milli irade sadece kazanınca kıymetli, kaybedince değersiz değildir. Öncelikle son yerel seçimlerde Tokat'ta yarıştık. Kazanmayı isterdik. Merkezde kazanamadık ancak merkezi Rahmetli Recep Yazıcıoğlu'nun oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu kardeşimiz kazandı. Biz kendisine tebrik ediyoruz. Tokat'ın iradesi baş tacımızdır. Ancak görüyorsunuz 31 Mart seçimlerine kadar hep kazanan, 23 yıldır kazanan, CHP ile '47 yıldır kazanamıyor' diye dalga geçen, 'Sivas'ın doğusunda yoksunuz' diye alay edenlere 31 Mart'ta millet gerekli cevabı vermiştir. Bu genç kadro ile söz verdiğimiz gibi kurulduğu gün gibi bugün de CHP Türkiye'nin birinci partisidir. O gün yüzde 25'lik cam tavanı tuzla buz ettiğimizde çıkıp yaptığımız konuşmada, bundan sonra bunu bir büyük zafer değil, bir büyük ödev olarak gördüğümüzü, bundan sonra daha çok çalışacağımızı, bu seçimin kazananının millet olduğunu, kaybeden kimsenin olmadığını söylemiştik. Bizim 47 yıl boyunca gösterdiğimiz sabrı, 47 yıl boyunca gösterdiğimiz metaneti bırakın 47 ay, 47 gün bile göstermeyen birileri 19 Mart günü darbe girişiminde bulunmuştur.

Cumhurbaşkanımız Ekrem İmamoğlu'na sahip çıkıyoruz

İstanbul'un 3 tur üst üste seçilen belediye başkanına ve eğer siz takdir ederseniz, milletimiz takdir ederse bundan sonraki Cumhurbaşkanımıza, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'na darbe yapmışlardır. İşte bu darbe girişimine ilk önce yedi gün, yedi gece Saraçhane'de, sonra Boğaz Köprüsü'nü geçip 2,2 milyon ile Maltepe'de, o günden bugüne de durmadan her çarşamba akşamı darbenin gerçekleştiği çarşamba günü ve devamında direndiğimiz, Saraçhane'de olduğu gibi İstanbul'un bir ilçesinde, her hafta sonu da Anadolu'da bir ilimizde bu darbeye direniyoruz. Ve bu yüzden bugün akşam burada olan sizlerle birlikte, burada bir eylem yaparak, sesimizi duyurarak, seçmen iradesine, sizlerin seçtiklerine, Türkiye'nin geleceğine, gelecekteki Cumhurbaşkanımız Ekrem İmamoğlu'na sahip çıkıyoruz.

Bundan sonraki süreçte çiftçiden ucuza çıkan malın markette pahalıya satılmasına, millet bizim pazardan boş dönerken, çiftçilerin de banka borçlarının altında ezilmesine olanak yaratan bu kötü, hesapsız kitapsız tarım politikalarını terk edeceğiz. Artık öyle bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz ki sonuncusu gibi çiftçiye 'Al ananı da git' diyen değil, birincisi gibi 'Çiftçi milletin efendisidir' diyen biri olacak.

Çiftçinin zararını derhal karşılayın

Maalesef benim memleketim Manisa ile birlikte Tokat, geçtiğimiz nisanda yaşanan don afetinden en çok zarar gören kentlerden biri oldu. Buna karşı çok uğraşıldı. Bir komisyon zorla kuruldu. Komisyon çalışıyor ama bir an önce zararın karşılanması lazım. Hükümet asla parmağını oynatmıyor. Bu komisyon eksikse, vurmak üzere, dikkat çekmek üzere, tespit yapmak üzere çalışıyor. Ancak ödemelerin yapılması için asla parmaklarını oynatmayan iktidar, komisyonun arkasına sığınıyor. Buradan Tarım Bakanı'na, Maliye Bakanı'na ve Erdoğan'a sesleniyorum: Don afetinin yaralarını bir an önce sarın, çiftçinin zararını derhal karşılayın.

Tokat ve çevresinin yüzde 46'sı madenlere ruhsatlanmış durumda

Dudak uçuklatıcı şekilde Tokat ve çevresinin yüzde 46'sı madenlere ruhsatlanmış durumda. Ormanların yüzde 44'ü, tarım alanlarının yüzde 27'si, meraların yüzde 56'sı madenciliğe açıldı. Tokatlının derdini çözmek için devlet elini uzatmazken, Tokatlının merasına, tarlasına, ormanına el atanlar var. Buna karşı direnen, karşı çıkan çevrecilerin karşısına jandarmamızı dikenler var. Biz hep birlikte Tokat'ı, ormanını, merasını, insanını savunmaya devam edeceğiz.

Antik kentlerinin eşsiz yaylalarının, enfes mutfağının turizme yeterince açılmaması da büyük bir eksiklik. Türk-İslam medeniyetinin ilk medreselerinden tutun Sebastopol'e kadar turizmle, bacasız sanayi, buraya dünya kadar yatırım, dünya kadar döviz getirecekken, Tokat'ı bunlardan mahrum bırakan beceriksiz yönetime hep birlikte son vermeye hazır mısınız? Bunu gerçekleştirecek olan iktidarı başa getirmeye hazır mısınız? Biraz önce mektubunu okuduğunuz Ekrem Başkan'ın, işte burada resmi beyaz gömleğiyle kolları sıvamasına hazır mısınız?

CHP olarak Filistin için en sert, en net tavrın gösterilmesini bekliyoruz

Bugün bütün belediye başkanlarımızın Tokat'tan ricası, beklentisi, cep telefonlarının ışıklarını Filistin'de açlıktan ölen çocuklar için yakmanızı bekliyoruz. Bütün telefon ışıklarını Filistin'deki masum çocuklar, kadınlar, bebekler için yakmanızı bekliyoruz. Onlar da Silivri'deki hücrelerinden eşlik ediyorlar size. Filistin için Türkiye’nin neresinde kim ışık yakıyorsa doğru yapıyor. Ama kimin babası Trump’tan korkuyorsa, ülkenin menfaatleriyle Filistin’in menfaatleri ve Trump’ın menfaatleri arasında sıkışıp kalıyorsa, Trump 'Gazze’ye otel yapacağım' deyince susuyorsa, günlerdir açlıktan ölen Filistinli çocuklar için esaslı bir tavır koymuyorsa, o da yanlış yapıyordur. Biz CHP olarak Filistin için en sert, en net tavrın gösterilmesini bekliyoruz. Bunu yapacakların arkasında, yapamayan korkakların tam karşısında duracağız.

Türkiye’nin seyirci kalması kabul edilemez

Azerbaycan-Ermenistan arasındaki anlaşmadan elbette memnuniyet duyacağız ama oradaki anlaşma Zengezur Koridoru üzerinden Türkiye'yi Kafkaslara bağlayan ve Türkiye açısından büyük bir stratejik üstünlük, yumuşak güç performansı sağlayacak bir meseleyken masaya Trump’ın oturması, Ermenistan’la Azerbaycan üzerinden 99 yıllık Amerikan çıkarına anlaşma yapılıp Türkiye’nin seyirci kalması kabul edilemez. Erdoğan’ın, 'TikTok’çu Hakan'ın dış politikadaki fiyaskolarından bu millet bıkmıştır. Türkiye bıkmıştır.

Artık Erdoğan için geri sayım başlamıştır

Tayyip Erdoğan sokağa çıkabiliyor mu? Pazarda dolaşabiliyor mu? Esnafa gidip 'İşler nasıl?' diyebiliyor mu? Emekliye sahip çıkıyor mu? Asgari ücretliye, Tokatlı üreticiye, çiftçiye sahip çıkıyor mu? O zaman, Tayyip Erdoğan’la bizim bir işimiz yok. Artık Erdoğan için geri sayım başlamıştır. Kendisine Tokat’tan sesleniyoruz: Daha fazla kaçamazsın. Emekli 'Tabuta girdim' diyor. Görmezden gelemezsin. Tokat senden bıkmış. Daha fazla kaçamazsın. Erken seçim istiyoruz. Seçim sandığını istiyoruz.

Erdoğan, milletin devlete emanet verilerini bile korumaktan acizdir

Karşımızdakiler o kadar beceriksiz ki Milli Savunma Bakanlığı’nın, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın bile verilerini iki tane hackera çaldırdılar. Erdoğan, milletin devlete emanet verilerini bile korumaktan acizdir. TikTok’çu Hakan, ülkenin dış politikada çıkarlarını savunmak yerine Kuzey Kıbrıs’ın tanınması için adım atamamış, Türk Cumhuriyetleri'nin Güney Kıbrıs’ı tanımasını bile engelleyememiştir. TikTok’çu Hakan, Trump’tan korkmakta, Tayyip Erdoğan’a karşı sessiz kalmakta ama Erdoğan sonrası için hayal kurmaktadır. Buradan TikTok’çu Hakan’a sesleniyorum: Erdoğan’dan sonra sen yoksun. Millet var. Milletin iktidarı var. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı var.

Bize 'DEM’leniyorsunuz' diyenler, terör örgütü lideriyle beraber pazarlığa oturdular

Erdoğan, 25 Mart 2024 günü, yani 31 Mart seçimlerinden 6 gün önce buraya gelip bir konuşma yaptı. O konuşmada Cumhuriyet Halk Partisi’ni '3-5 belediye almak için DEM’le ittifak yapmakla' suçladı. 'Talimatı Kandil’den alıyorlar' dedi. Geçtiğimiz süreçte Cumhuriyet Halk Partisi’nin hiçbir yerden talimat almadığı gibi Türk ile Kürt’ü, Alevi ile Sünni’yi asla ayırmadığını, bu ülkedeki her etnisiteye, her mezhebe saygı duyduğunu, Türkiye ittifakıyla herkesi kucakladığını hep söyledik, hep gösterdik. Geçtiğimiz günlerde, belediyelere birer tane Kürt kökenli vatandaş girdi diye 'DEM’leniyorsunuz' diyenler, terör örgütü lideriyle beraber pazarlığa oturdular. İki yıl süren müzakerelerin sonuçları ortaya çıktı.

CHP olarak her zaman olduğu gibi asla kapalı kapılar ardında pazarlık yapmadık

Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman olduğu gibi asla kapalı kapılar ardında pazarlık yapmadık. Ama 'Silah susacak, kan duracaksa; şehit aileleri, gaziler rıza gösterecekse; terör bitecek, teröre giden para bu millete gelecekse o zaman adres Meclis’tir' dedik. Şimdi Meclis’te kurulan bir komisyonda bazı aklıevveller bize 'Komisyonda olmayın' diyor. Buradan Tokat’tan, hepinizin gözünün içine baka baka söylüyorum; kimse CHP’nin içinde olduğu komisyondan korkmasın. CHP’nin olmadığı yerden korkun.

Geçtiğimiz gün komisyona Milli İstihbarat Teşkilatı geldi, sunum yaptı. MİT mensubu gizlidir. Bize de geldiklerinde envai çeşit tedbir alıyorlar, haklarıdır. Yüzü görünürse hedef olurlar. Bu toplantıyı sanki komisyonun bütün toplantıları gizli olacakmış gibi gösterenler var. Açıkça ifade ediyorum: Cumhuriyet Halk Partisi’nin olduğu yerde kimse milletten bir şey kaçıramaz, gizleyemez.

Yarından sonra Türkiye’deki üç büyük şehit ailesi ve gaziler derneğiyle, onların üst yapılarıyla bir kez daha beraber olacağız. Her şeyi konuşacağız. Herkes şunu bilsin: Cumhuriyeti kuran partiden, 100 yıl önce Kürt ve Türk’ün omuz omuza savaştığı Kurtuluş Savaşı’nı veren partiden kimse ne ayrılık ne Cumhuriyet’e ihanet ne de Türkiye’ye bir haksızlığa sessiz kalma beklemesin. Cumhuriyet Halk Partisi buradadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi buradadır.

AK Parti’nin kara düzeni devleti çürütmüştür

Bütün endişelere hak vererek ama büyük bir özgüvenle, ne yaptığımızı bilerek buradayız. Birilerinin planlarıyla bizim geçmişteki gibi yalnızlaşmamızı, yüzde 20’lere 25’lere sıkışmamızı ve kendilerinin de istediği gibi fincana katmasını hesap edenlerin hesabı boşa çıkmıştır, çıkacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi, kurulduğu günde de son girdiği seçimde de bütün anketlerde de Türkiye’nin 1. partisidir. Karşımızda devleti yönetmeyen, yönetemeyen, artık bir devletsizlik kriziyle ülkeyi oradan oraya savuran bir iktidar var. Bozuk düzende sağlam çark olmaz.

AK Parti’nin kara düzeni ile karşı karşıyayız. AK Parti’nin kara düzeni devleti çürütmüştür. AK Parti’nin kara düzeni devleti değil, algıyı yönetmekle meşguldür. AK Parti’nin kara düzeni hastayı hastanede müşteri yapmıştır. AK Parti’nin kara düzeni öğrenciyi okulda müşteri yapmıştır. AK Parti’nin kara düzeni milleti fakirleştirmiş, gençleri umutsuzlaştırmıştır. Çevreyi katletmiştir. Orman yangınlarına engel olamamıştır. Asker ölümlerine, genç ölümlerine, kadın ölümlerine engel olamamıştır. AK Parti’nin kara düzeni, adaleti militanlaştırmış, hakimi savcıyı yandaşlaştırmış, vicdan terazisinin ayarını bozmuş, milleti çıldırtmış, milletin sabrını taşırmıştır.

86 puan alıp da mülakatta elenip intihar eden Emine Sarıaydın’ın hesabı yerde kalmayacak, ant olsun. Kırşehir’de iş bulamadığı için parkta kendini asan resim öğretmeni Ömer Şahin’in hesabını sormaya ant olsun. 10 yılda atanamadığı için intihar eden 300 öğretmenin, 10 yılda bilmediği işlerde çalıştığı için iş kazalarında ölen 2 bin 346 gencimizin hesabını sormaya ve bunu yapanlara hesap sormaya, onları teker teker hesaba çekmeye andolsun.

AK Parti’nin kara düzenine karşı omuz omuza iktidara yürüyoruz

19 Mart darbesinin üzerinden tam 144 gün geçti. Erdoğan demişti ki ‘Göreceksiniz bir ay olmadan birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Ailelerinin bile gözünün içine bakamayacaklar.’ Şimdi değil 30, 144 gün geçti. Her geçen gün daha kalabalığız, birbirimize daha çok sarılıyoruz. Birbirimizin yüzüne de bakıyoruz, gözüne de bakıyoruz Birbirimize inanıyoruz. Çünkü hep beraber AK Parti’nin kara düzenine karşı omuz omuza iktidara yürüyoruz. Buradan Tokatlıların yüzüne de bakarak, Türkiye’nin gözünün içine bakarak söylüyorum. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarımız suçsuzdur, suçları Erdoğan’ı yenmektir. Suçları, iktidarı değiştirecek olmaktır. Ekrem İmamoğlu, milletin takdiriyle bir sonraki Cumhurbaşkanı olacaktır.

"Türk milletinin başına bu sefer AK Toroslar çetesini bela etmiştir"

İşte bundan korkan, bununla baş edemeyen Erdoğan, beyaz toroslardan canı yanmış Türk milletinin başına bu sefer AK Toroslar çetesini bela etmiştir. İstanbul Çağlayan’da bu millete beyaz toros göstererek meydan okuyan hadsizler iyice işi zıvanadan çıkarmışlardır. Geçtiğimiz hafta çarşamba günü, Tuzla’da bu AK Toroslar çetesinin neler yaptığını anlatmıştım. Çok sayıda avukatın gidip tutukluları gezip, ‘Benim dediğim gibi ifade verirsen, ben savcının adamıyım, savcı benim arkadaşım, dediğim gibi ifade verirsen serbest kalırsın.’ Ayrıca bazılarından da yüksek miktarda paralar isteyerek, ‘Bunu ödersen serbest kalırsın’ dediklerini ve Çağlayan Adliyesi’nde bir İBB borsası oluştuğunu söylemiş, bir avukatın ismini vermiştim. Buradan tekrar ediyorum. Mehmet Yıldırım isimli avukat tutuklulara gidip, ailelerine gidip, para isteyip, onlardan menfaat temin edip, onlara nasıl ifade vereceklerini söyleyeceğini, serbest kalacağını söylemiştir. Bu konuda kayıtlar mevcuttur. Kayıtların dökümleri HSK dilekçemize iki hafta önce verdiğimiz şikayet dilekçemize ek olarak HSK’ya sunulmaktadır. Ancak öyle bir HSK vardır ki bu savcılara işten el çektirmek yerine hiç olmazsa birinin isminin üstünde yoğunlaşan iddialarda bir süreliğine müfettiş tayin edip bu adamı durdurmak yerine ne yapmaktadır? Dönüp ahmak davasında Ekrem Başkan’a ceza verilirken karşı oy yazan hakimi Samsun’a sürmektedir. Güya İstanbul Başsavcısı Akın’ı, Ekrem Başkanın tehdit ettiği iddia edildiği mahkemede karşı oy yazan hakimi görevinden alıp iş mahkemesine, tenzili rütbe yaparak bir başka mahkemeye yollamaktadır. Diplomanın iptaline karşı açtığımız davada dört dörtlük soruları İstanbul Üniversitesine soran İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi heyetini değiştirmektedir. İhale davasında dört kez mütalaa vermeyen savcıyı uyaran hakimi, görevini yapan hakimi Diyarbakır Asliye Cezaya sürmektedir.

Milletten para isteyen avukat, savcı çetesine susuyorsun

Buradan Adalet Bakanına sesleniyorum. Millet senden adalet beklerken, İzmir’de iddianameyi 10 günde hazırlayıp ‘Tutuksuz yargılama esastır’ diyen hakimlerin sürülmesine sessiz kalıyorsun, dönüyorsun burada milletten para isteyen avukat, savcı çetesine susuyorsun. Gün gelir bunların hesabı hepinizden sorulur.

Değerli Tokatlılar. Bakın ne oldu? Geçenlerde Tuzla’da söylediğimiz avukat ve bu konuda yaptığımız açıklamaya İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı bir şey söylemek yerine ertesi gün savcılarını topladı, bir özel görüşme yaptı. Sonra bir bakıldı avukat Antalya’dan yurt dışına kaçarken yakalandı. Burada kimse kimseyi kandırmasın. Ne olduğunu biliyoruz. Güya avukat suçlu, savcılar suçsuz, avukat kaçıyordu yakalandı. Yok öyle yağma. Avukatı getirdiler, en günahsız makam şoförünü, en günahsız özel kalem çalışanlarını dört gün Vatan Emniyette tutup sonra sorguya çağıranlar, bu avukatı direkt ifadeye aldılar. Avukatı sorguladılar.

Suçunun türü menfaat temini, nüfuz ticareti. Nüfuz ticaretinden yazmış; ‘Nüfuz ticaretinden dolayı kendisine ev hapsi veriyoruz. Çünkü burada tutuklama yasağı var.' Kitapta şöyle yazıyor; ‘Tutuklama yasağının olması için yatarının neredeyse olmadığı, üst sınırın iki yıl olduğu suçlar lazım.’ Bu suçta beş yıl ceza var, avukat yaparsa bunu yedi buçuk yıl. Öbür tarafta Mehmet Pehlivan üst sınırı dört yıl olan suçtan tutuklu, burada ise ‘Tutuklama yasağı var’ diyor. Çünkü o avukat, o savcılarla birlikte iş tutuyor. Onu alıp tutuklamazlar. Konuşursa bütün sistem çöker. Ama ona bunu yapanlar bu şikayetlerin önüne geçemeyecekler. Bakın daha bugün bir başka mağdur çıktı dedi ki ‘Avukatlar geliyor, ‘Para verirsen seni çıkarırız’ diyor. Bunlar SEGBİS kayıtlarına geçtiler. Karşımızda kadınlara, ‘Çocuğuna kavuşacaksan iftira at, eve git, yoksa Silivri’ye git’ diyenler var. Kadınları yanlarına ya da SEGBİS’e avukatsız çıkarıp ‘Avukatının yanında konuşamıyorsun’ diyenler var. Tutukluları yaşlı anasıyla, babasıyla tehdit edenler, gencecik karısıyla, evladıyla tehdit edenler, hasta çocuğuyla tehdit edenler var. Hakimler ve Savcılar Kurulu’na tane tane, detay detay yazdık, yolladık. Bunu kim yapmış, kime yapmış, nerede yapmış? Para isteyeni de anlattık, tehdit edeni de anlattık. Ama bir ülkede sırf birisi rakibinden kurtulsun diye bu kadar büyük haksızlıklara uğrayacaksa… O avukat kaçıyordu yakalandı. Herkese ‘kaçma şüphesi’ diyorsun, Yunan Adası’na kaçana ev hapsi veriyorsun. Telefonunu aldın mı, kopyasını aldın mı, savcıyla yaptığı görüşmelere baktın mı?

Eğer AK Toroslar çetesini dağıtmasanız o çetenin üyesisiniz

Herkese baz kaydı bakıyorsun, baz kaydı baktın mı? Sen bu avukatla, bu savcı WhatsApp’tan kaç kere kaç dakika görüşmüş, kaydı aldın mı, hiç bir tanesi yok. Şu kadarını söylüyorum. Bu kadar haksızlığa, bu kadar adaletsizliğe, bu kadar vicdansızlığa karşı, evet bu dünyada da gelecek ilk sandıkta da öbür dünyada da iki elimiz yakanızda, iki elimiz yakanızda. Bak Erdoğan ya bu işten sıyrıl, bu çeteyi dağıt ya da bütün sorumluluk bir kez daha sendedir. Adalet Bakanı, yanındakilere, ‘Ben de rahatsızım’ diyorsun. Akın Gürlek’e güç yetiştiremiyorsun. Eğer AK Toroslar çetesini dağıtmasanız o çetenin üyesisiniz, o çetenin sahibi sizsiniz. Teker teker hesabını siz vereceksiniz.

Bu meydanları dolduran sizler gerçeksiniz

Bu bozuk düzende her şey sahte; diplomalar sahte, atamalar sahte, adalet sahte, yargı kararları sahte... Ne gerçek biliyor musunuz? Bu meydanları dolduran sizler gerçeksiniz. Bu meydanın iradesi gerçek. Siz gerçeksiniz. Bu AK Parti’nin kara düzenine karşı tek gücümüz var. O da bu meydanlardır, bu sokaklardır, milletin iradesidir. Tokat’ın güzel insanları, mert insanları, can insanları size soruyorum. Bu kara düzene karşı cesaretle mücadele var mısınız? Hazır mısınız? Ekrem Başkan içeride ama ben dışarıdayım, biz dışarıdayız, siz dışarıdasınız. Yarın sabah her biriniz yataktan birer Cumhurbaşkanı adayı olarak kalkmaya hazır mısınız? Bu ülkede kötülüklerle mücadele için, iyilikleri anlatmak için, iktidarımızı kurmak için her gün Cumhurbaşkanı adayı olarak çalışmaya, Ekrem Başkan’a vekalet etmeye hazır mısınız? Cesaretle yürüyecek misiniz? Kararlılıkla yürüyecek misiniz? Yürümeye var mısınız? O zaman yürüyelim arkadaşlar. Korkmadan yürüyelim.”

Kaynak: ANKA