İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı Vadisi’nde yaklaşık 6 yıldır jeotermal projelere karşı sürdürülen hukuki mücadelede yeni ve önemli gelişme oldu. Vadide yapılması planlanan 22 jeotermal sondaj kuyusu ile JES, GES ve RES projelerine karşı açılan davalarda daha önce 6 kez iptal kararı alınırken, projeye ilişkin ikinci dava kapsamında hazırlanan bilirkişi ek raporu da çevre savunucularını haklı buldu.
BİLİRKİŞİ ÇEVRECİLERİ HAKLI BULDU
Danıştay’ın, dosyayı “eksik inceleme” gerekçesiyle bozmasının ardından İzmir 5. İdare Mahkemesi tarafından talep edilen Bilirkişi Ek Raporu tamamlandı. Raporda yer alan tespitlerin tamamının proje karşıtlarının iddialarını doğrular nitelikte olduğu belirtildi. Bilirkişi raporunda; ÇED raporundaki çalışmaların, gerekli uzmanlığa sahip olmayan kişiler tarafından hazırlandığı, özellikle kuşlar ve omurgasızlar gibi kritik alanlarda ciddi bilimsel eksiklikler bulunduğu kaydedildi. Hayvan popülasyonlarının yeterince incelenmediği, kış dönemi gözlemlerinin yapılmadığı ve tür tespit çalışmalarının bilimsel açıdan uygun olmadığı vurgulandı. Raporda ayrıca, proje alanının yalnızca yerel bir saha olmadığı; Gediz Deltası ile Küçük ve Büyük Menderes Deltalarını birbirine bağlayan hayati bir ekolojik koridor niteliği taşıdığına dikkat çekildi. Planlanan projelerin hayata geçirilmesi halinde, çevre, flora ve fauna üzerinde hem yerel hem de bölgesel ölçekte geri dönüşü olmayan zararlar oluşturacağı bilimsel görüş olarak mahkemeye sunuldu.
GÖZLER MAHKEMENİN KARARINDA
Endemik bir tür olan Anadolu Kaya Kertenkelesi (Anatololacerta anatolica) için hazırlanan eylem planının da bilimsel hatalar içerdiği ve öngörülen koruma önlemlerinin denetlenebilir olmadığı raporda yer aldı. Bilirkişi ek raporunun ardından gözler İzmir 5. İdare Mahkemesi’nin vereceği nihai karara çevrildi. Orhanlı Vadisi için mücadele eden çevre savunucuları ise vadideki tüm canlıların yaşam hakkını korumakta kararlı olduklarını bir kez daha vurguladı.




