Görev yapacağı yerleşim biriminde yaşayan insanların güvendiği ve gönül rahatlığı ile oyunu vereceği yöneticileri tanıması en doğal hakkıdır. Zira
belediyecilik hizmetleri, yaşamlarımızın her alanını ilgilendiren; Başkanlık sorumluluğunu alan insanlar için ise yedi gün 24 saat süren mesaiyi kapsayan özel bir kamusal görevidir.

Ancak hemen her seçimde yaşanan aday belirleme karmaşası, bu seçimde de zuhur etmiş; önseçim ile belirlenmesi ve parti teşkilatlarının iradeleri ile öne çıkması gereken adayların sayısında astronomik artışlar yaşanmıştır.

Ege Koop olarak, ülkemizin kentleşme sorunlarının çözümünde yaşamsal önem taşıdığına inandığımız yerel yönetimlere aday olacak kişilerin belirlenmesi için, Siyasal Partiler Kanunu başta olmak üzere ilgili tüm yasalarda çağımızın gerektirdiği demokratik düzenlemelerin yapılması gerektiğine inanmaktayız.

Her siyasi parti ve yapılanmaya “eşit uzaklıkta durmaya özel çaba gösteren bir kooperatifler birliği” olarak; Belediyelerimizin, kent sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından oluşturularak idari ve mahalli özelliğe sahip kamu tüzel kişisi olması gerektiğine inanmaktayız.

Zira, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 3’üncü maddesi Belediyeyi “şöyle” tanımlar: “Bu Kanunun uygulanmasında; a)Belediye: Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini, b) Belediyenin organları: Belediye meclisini, belediye encümenini ve belediye başkanını, c) Belde: Belediyesi bulunan yerleşim yerini, d) Mahalle: Belediye sınırları içinde, ihtiyaç ve öncelikleri benzer özellikler gösteren ve sakinleri arasında komşuluk ilişkisi bulunan idarî birimi, ifade eder.”

Bu itibarla; siyasi partilerimizin ortak irade ve talep noktasında birleşmesini; “temayül yoklaması”, “merkez yoklaması”, kamuoyu yoklaması”, “anket” ve benzeri adlarla yapılan; nihayetinde adayların Ankara’daki parti genel merkezlerinde belirlendiği sistemleri terk etmelerini öngörüyoruz.
Günümüzün çağdaş demokrasilerinde bulunmayan, ülkemizin de demokratik olgunluk seviyesine yakışmayan bu sistem; adayların “seçilmeleri” için değil, “onaylanmaları” için seçmenlerin önüne konulmaları sonucunu doğurmaktadır. Vizyon üretmek yerine liste yarışı ve karmaşası üreten bu sistem, Siyasal Partiler Kanunu’muzun 41 yıldır değişmeyen sonucudur.

Demokrasimizin vazgeçilemez unsuru olan siyasi partilerimizin, yerel yöneticilerin çoğunlukla “eş / dost / akraba / yanında çalışan” kişiler yerine,
tamamıyla “inandıkları partiye üye olmak isteyen” vatandaşlardan oluşacak bir üyelik yapılandırmasına kavuşturulmaları ve parti içindeki tüm seçimlerin de, bu gerçek üye yapısı ile tamamlanması gerekmektedir.

Partilere üye olmak isteyen vatandaşlarımızın, irade ve taleplerini sonuçlandıracak “hakim denetimli” bir mekanizmanın kurulabilmesi mümkünken; “üyelik uygulamasını” bugünkü çerçevede tutan partilerimizin, TC vatandaşlarının demokratik rejimi güçlendirecek taleplerine duyarsız kalmaları bizleri şaşırtmaktadır.

Ege Koop olarak, tüm siyasi partilerimizi, sağlıklı, sonuç alıcı ve demokrasimize katkı sağlayıcı bir birliktelik ile Siyasi Partiler Kanunu’muzda “bu yönde” gerekli değişikliklerin yapılması konusunda tutum almaya davet ediyoruz.

Editör: Özlem Çimen Durmaz