Gizem TABAN/İZ GAZETE- Türkiye’de 11 ilde etkili olan depremin yaraları sarılmaya devam ederken bölgedeki inşai faaliyetler açısından da endişeler oluştu. Deprem bölgesinde inşai faaliyetler başlatılmadan önce; afet risklerini büyük ölçekli haritalar üzerinde belirleyen mikro-bölgeleme çalışmalarının yapılıp yapılmadığına dair kamuoyuna bir bilgilendirme yapılmaması soru işaretlerine neden oldu.  Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği’ne (TMMOB) bağlı Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Önalan, afet risklerini belirleme çalışmalarının yapılmadan bölgede inşai faaliyetin başlatılmaması konusunda uyarılarda bulundu. 

fdsfsdfsdfdssdf

Profesörler uyarmıştı

Geçtiğimiz günlerde; Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür ile Prof. Dr. Okan Tüysüz, deprem bölgesindeki yenileme çalışmalarına ilişkin durumdan endişe duyduklarını belirterek, “Deprem kentlerini tamir ve yenileme çalışmaları sadece bir inşaat projesi değildir. Her yerleşim alanının yüzey jeolojisini, yeraltı jeolojisini, jeomorfolojisini, jeofiziğini, sismolojisini, zeminini ayrıntılı olarak bilecek ve yenilediğiniz bölgenin depremselliğini, aktif faylarını, çökme alanlarını, sıvılaşma yörelerini, kütle hareketlerinin olabileceği yerleri, deprem etkisinin büyütüleceği yöreleri, deprem dalgalarının bir nevi kapana kısılıp yıkıcı etkilerinin artacağı alanları belirleyip inşaatına giriştiğiniz yerlerin yerleşime uygun olup olmadığına karar vermeniz, sonra da yenileme ve imar çalışmalarına girişmeniz lazım” açıklamalarında bulunmuştu. 

Ciddi riskler taşır

Deprem bölgesindeki yenileme çalışmalarıyla ilgili bir uyarı da Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan’dan geldi. Önalan, “Deprem bölgesi veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde bir alan yerleşime açılacağı zaman o bölgede imar planlarına esas jeolojik ve jeoteknik etüt çalışmalarının veya nüfusu 30 bini geçen yerlerde mikro-bölgeleme çalışmaları yapılması gerektiğini söyledi. Mikro-bölgeleme çalışmalarının, imar planlarının altlıklarını oluşturduğunu ifade eden Önalan,“İmar planlarının altlıklarını oluşturmadan, jeolojik ve jeoteknik çalışmaları tamamen bitirmeden herhangi bir yeri imara açmak zaten yasal değildir. Bunun ötesindeciddi riskler taşır. Şu an hükümetin deprem bölgesinde hangi çalışmaları yaptığını bilmiyoruz, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kontrolünde birtakım çalışmalar yapıyorlar ama bu konuyla ilgili hangi tür çalışmalar yaptıklarına dair bir bilgimiz yok. Ama şunu öneririz; deprem bölgesinde veya Türkiye’nin başka yerlerinde yerleşim alanları imara açılmadan önce mutlaka çok iyi araştırılması gerekiyor. Ancak bu araştırmalardan sonra yerleşim alanlarını imara açabilirsiniz. Bunlar aceleye getirilecek çalışmalar değil. Tabi ki acil konut ihtiyacı var, acele hareket edilmesi gerekiyor ama bu acele hareketler eğer jeolojik ve jeoteknik etüt çalışmaları tamamlanmadan yapılırsa, ileriye doğru başka sorunları doğurabilir” diye konuştu. 

Hızlıca tamamlanmalı

Türkiye’nin birçok yerinde hala mikro-bölgeleme etüt çalışmaları tamamlanmadığını, bu konuda son derece geç kalındığını vurgulayan Önalan,“Bu çalışmalar, Türkiye’nin her yerinde hızlıca tamamlanmalıdır. Bunlar tamamlandıktan sonra yerleşim alanlarındaki riskler belirlenerek yerleşim alanları imara açılmalıdır. Bu çalışmalar yapılmazsa, 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ilde etkili olan elim hadise, başka bir yerde tekrar karşımıza çıkacaktır. Türkiye’de 500 tane fay var, bu fayların tekrarlama periyotları net olarak konmalı, faylar yakın yerler imara açılmamalı… Bu çalışmaları Türkiye’nin her tarafında bir an önce tamamlamak zorundayız. Çünkü Türkiye bir afet ülkesi… Sadece deprem de değil, dere yataklarında da evler var, heyelan bölgelerinde de evler var. Bunların her biri kendi başına bir afet… Bunların her birinin büyük ölçekli haritalara aktarılması, kentlerin bunlara planlanması ve buralarda görülen risklerin plan notlarına yazılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Editör: Duygu Kaya