Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı yangına ilişkin 19’u tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması, Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yedinci gününde devam ediyor. Adliyenin yetersiz olması nedeniyle duruşma, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda yapılıyor. Duruşma müşteki ve avukatlarının beyanları ile devam ediyor. Yangında eşi Ceren Yaman Doğan ve kızı Lalin Doğan’ı kaybeden Rıfat Doğan, şunları söyledi:

“Yangından 3-4 gün önce Ahmet Demir’i arayarak rezervasyon yapmıştım. Kendim götürdüm, yerleştirdim onları. Benim işim olduğu için geri döndüm. Sabah kayınvalidem aradı, ‘Anne Grand Kartal yanmaz’ dedim. Televizyonu bir açtım baktım bizim otel yanmış. Otele gittim hemen. İlk vardığımda Emine Mürtezaoğlu’nu gördüm, sonra Emir’i ve diğerlerini gördüm. Gayet rahat rahat oturuyorlardı.

Şükreder hale geldik vücutları tek parça, yanmamışlar diye

Biz akşam 16.00 gibi ulaştık Cerenime. Şükreder hale geldik vücutları tek parça, yanmamışlar diye. Bir üç saat sonra kızımı buldular, şükür ki onun da beden bütünlüğü tamdı. Öptüm, kokladım ama o is kokusu hiç yakışmamıştı onlara. Odadan çıkan ayakkabılarını yatmadan önce kokluyorum. O is kokusunun gitmesini istemiyorum. Mezar yerini üç kişilik aldım Hakim Bey. Onlara kavuşmayı bekliyoruz, ölümden korkmuyoruz onlara kavuşacağımız için. Ben 10 yıl profesyonel otel işletmeciliği yaptım. Şurada gördüğümüz tüm liyakatsiz, dişini geçirebileceği eğitimsiz insanları çalıştırdığından bu olaylar başımıza geldi. Benim gibi profesyoneller olsaydı Halit’in karşısına geçerdi, direnirdi. Bakkal dükkanı işletmiyorsunuz, onun bile bir disiplini var.

21 Ocak’a kadar Grand Kartal’ın tüm sıfatlarını, tüm nimetlerini göğüslerini gere gere kullanıyorlardı

Beni diğer mağdur ailelerden ayıran Bolu’da yaşıyor olmam ve 20 yıldır bu aileyi tanıyor olmam. Bu insanların hepsi 21 Ocak’a kadar Grand Kartal’ın tüm sıfatlarını, tüm nimetlerini göğüslerini gere gere kullanıyorlardı. Ama 21 Ocak sonrası hepsi bunları inkar ediyor. Eğer iyi niyetli olsalardı Ceren’e ulaşabilirlerdi. Benim karımı uyandırsalardı o katı kurtarırdı benim karım, öyle vicdanlıydı. Hadi uyandırmadın, insan akşam oturduğu Ceren ve Lalin’i merak edip aramaz mı ‘ne oldu’ onlara diye. Ahmet Demir, ailenin maymuncuğudur, her türlü kapıyı açar. Emine Ergül, tüm şirketlerin beynidir, babasından aldığı güçle, asıl mal sahibi o. Ceyda ve Elif de işletmelerin tüm dekorasyon malzemelerinden buklet seçimlerine kadar, resepsiyonundan mutfağına, güvenliğinden restoranına kadar her işe karışırlar."

Kadere kadar katliam var burada katliam

Yangında kızı Ceren Yaman Doğan ve torunu kaybeden Yusuf Yaman da "Kendi çocuklarını alıp sıvışmışlar resmen. Benim kızım her şeyimdi. Akıl hocamdı. Ben bile hata yapsam bana dikilirdi, 'baba hayır böyle yapacağız' derdi. Benim canım torunum. Kokularını özlüyorum. Bir tarafım kırık. Kaderimiz buymuş diyorum ama bu ihmaller zinciri beni mahvediyor. Kadere kadar katliam var burada katliam. Bu kadar sorumsuzluk olur mu? Bolu'ya hançer sapladınız, Türk turizmine çok büyük kötülük yaptınız. Benim torunumun mezarına okul arkadaşları geliyor, her gün uğradığımda görüyorum. Geleceğimiz vardı, hayallerimiz vardı, bizi mahvettiniz. 73 yaşındayım ben ızdırap çekiyorum, ailem ızdırap çekiyor sizin yüzünüzden. Emine Mürtezaoğlu her şeyi kocasına atıyor ama asıl sorumlu o, misafirleri uyandırmayan o, ailesini kurtaran o. Kızım ve torunumun hatırasına bir yatılı fen lisesi yaptıracağız ve ne kadar akıllı çocuk varsa onların eğitimini ve bakımını üstleneceğiz."

Kendileri kaçarak yaktılar yavrularımı katiller

Yaman ve Doğan ailesinin avukatı Perihan Bengü Akşemsettinoğlu da Ulusal Kriminal Büro'dan video kayıtlarının çözümlenmesi talebinde bulundu.

Dört çocuğunu ve torunlarını kaybeden Azize Gültekin dinlendi. Gültekin, "Masum yavrularımı yaktılar. Kendileri kaçarak yaktılar yavrularımı katiller. Sorumlu kim varsa en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyorum. Masum yavrularımı nasıl öldürdülerse, yaktılarsa onlar da en ağır şekilde yansınlar" dedi.

MasterChef 2025'in ikinci yarışmacısı belli oldu: Masterchef 2025 ana kadroya kim girdi?
MasterChef 2025'in ikinci yarışmacısı belli oldu: Masterchef 2025 ana kadroya kim girdi?
İçeriği Görüntüle

Akşemsettinoğlu ailesinin avukatı da "Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin davaya halen dahil edilmemesi, yargılamayı eksik ve adaletten uzak bir hale getirmektedir" dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin sanık koltuğunda oturacağına eminiz

Eşini, çocuklarını ve kızlarını kaybeden Turan ve Seyhun ailesinin avukatı Büşra Doğan, "Can kayıplarımıza neden olan, aileleri yok eden, hayatta kalanları da öldüren bu sanıkların kayıtsız ve umarsız davranışlarını sürdürdüklerini görüyorum. Somut olayda bilerek ve isteyerek önlem almadıkları açıktır. Tedbirlerin alınmadığı sanıklar tarafından da açıkça ifade ediliyor. Yangın sırasında doğru şekilde davranan tek bir kişi yok. Otel yönetiminden personeline kadar sessizce kimseyi uyandırmadan otelden çıkıp giderek misafirleri katletmişlerdir. Olay sonrası eksikliklerin ortaya çıkmasını engellemek adına pek çok delili kararttıkları da açıktır. Bu olayda sorumlu olan herkesin önümüzdeki duruşmalarda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin sanık koltuğunda oturacağına eminiz.

Adalet annemi ve kardeşimi getirmeyecek ama en azından verilen kararla bu ülkede onların canının kıymetli olduğunu göreceğim

Avukat Büşra Doğan, yangında annesi Seha Müge Turan ve kardeşi Alya Turan'ı kaybeden Eylül Turan'ın mahkemeye gönderdiği beyanını okudu. Turan'ın beyanı şöyle:

"Ben bugün ne annemi görebiliyorum ne de kardeşimin sesini duyabiliyorum. Ama en azından adaletin tecelli etmesini umuyorum. Biliyorum ki adalet annemi ve kardeşimi getirmeyecek ama en azından verilen kararla bu ülkede onların canının kıymetli olduğunu göreceğim.

Üzerlerindeki detaydan tanımak anlatılmaz bir acıydı. Defalarca her birine baktım belki yanlış görmüşümdür umuduyla. Her yeni gelen cenazeye baktım. En sonunda eşimi de teşhis ettim ama inanamadım. Her şey bittiğinde geriye büyük kızım Eylül ve benim enkazım kaldı. Eylül için nefes almaya devam ettim. Şimdi her gün telefonda fotoğraflarına bakarak uyuyorum. Bu davanın sadece bizim acımızla sınırlı kalmamasını diliyorum çünkü bu bir katliamdır. Elinizi sadece kanuna değil, vicdanınıza da koyarak karar vermenizi diliyorum."

Kaynak: ANKA