İzTV’de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konukları Harita Mühendisi Hayriye Şendinç ve Avukat Zeynep Gökçe oldu. Kentsel dönüşümün konuşulduğu programda yaşanan hukuki sorunlar ve çözüm önerilerine değinildi.
Yurttaşları bilinçli olmaya davet eden Şendinç, “Mahkemelerde bilirkişiliği harita mühendisleri yapar. Arsa payının değerini ortaya çıkarırız. Mülkiyet paylaşımı ve hak sahipliğinin garantörü oluruz. Yüzde 96 afet riski yaşayan bir ülkeyiz. Multidisipliner olarak çalışmalıyız. Kent hakkını konuşurken de planlama yapmak çok önemli. İzmir halkının afete duyarlı olmasını istiyorum. Kimlere danışacaklarını iyi bilsinler. Sonra yaşam hakkı ile mülkiyet hakkı arasında kalıyorlar” dedi.
Kentsel dönüşümün yaşanabilir kentler oluşturmak amacıyla yapıldığını söyleyen Şendinç, “Harita mühendisliği kentsel dönüşümde gerekli verileri oluşturup bir platforma taşır. Bu platform oluşturulmadan, bu veriler olmadan kentsel dönüşüme ait mülkiyet haklarını konuşmamız mümkün değil. Parsel bazında kentsel dönüşüm yapılacaksa harita mühendisi önce o bölgeyi ölçer. Gerekli dönüleri oluşturur ve bu verileri analiz eder. Kaç katlı inşaat yapılacağı, ne kadar alanda inşaat yapılacağı gibi detaylarla mülkiyet hakkının ne olduğunu ortaya koyar. Tüm bu veriler harita mühendislerinden alınmalıdır. Kentsel dönüşümün garantörü harita mühendisleridir” ifadelerini kullandı.
Süreç ters işliyor
Mülkiyet hakkı meselesine değinen Şendinç, “Vatandaş bize gelince önce parselini ölçüyoruz. Elde ettiğimiz verileri analiz ediyoruz. İmar durumlarını da değerlendiriyoruz. Verileri vatandaşla paylaşıyoruz ve kentsel dönüşüme başvurabileceğini söylüyoruz. Bu veriler olmazsa vatandaş kime gideceğini ve nasıl bir yol izleyeceğini bilemez. Bunu bilmedikleri için genelde tersten başlıyorlar. Önce mimara ya da inşaat mühendisine gidiliyor. Harita mühendisi ve hukukçu görünmüyor. Tam tersi olması gerekiyor. Mülkiyet hakkındaki hakları, teknik ve hukuki olarak nelere sahip olduklarını ortaya koyduktan sonra hukukçu arkadaşlarımız değerlendiriyor. İnşaatçı da müteahhitle birlikte inşaatı yapıyor” diye konuştu.
Kent hakkı vurgusu
Kentsel dönüşümde her bir canlının hakkının konuşulması gerektiğini dile getiren Şendinç, “Kentsel dönüşümlerde sosyal donatıları, yolları, parkları unutuyoruz. Kimin ne kadar hakkı var konuşmuyoruz. Kentsel dönüşüm parsel değil ada bazında olmalı. Böylelikle yaşanabilir kentler oluşturabiliriz. Parsel bazında yapıp parselde haklarınızı korumaya çalışırsanız kaos yaşarsınız. Kent hakkı dediğimiz şey tüm canlıları kapsıyor” dedi.
Parsel değil, alan bazıl dönüşüm
Kentsel dönüşümün bir süreç olduğunu vurgulayan Gökçe, “Bizler de parsel bazlı değil alan bazlı dönüşümleri kentsel dönüşüm olarak algılıyoruz. Avrupa’daki örnekleri de bu şekilde. 2012’den bu yana alan değil de parsel bazlı dönüşüm yaşıyoruz. 1999 depreminden sonra kentsel dönüşümün önemini anladık. 99 öncesi ruhsatsız yapıların dönüştürülmesini görüyorduk ancak 99’daki depremde ruhsatlı yapılar da deprem karşısında risk oluşturuyor. Böylelikle 2012’de 6306 sayılı yasa çıktı. Bu yasa defalarca değişti. Bu kadar sık değişmesinin nedeni ihtiyaçlar doğrultusunda oluyor ve süreci hızlandırıyor” şeklinde konuştu.
E-devleti kontrol edin
Riskli yapı kararına itiraz süreçlerine de değinen Gökçe, “6306 sayılı yasada, alan ve parsel bazlı dönüşüm düzenlenmiş. Parsel bazlı dönüşümde riskli yapı kararı herhangi bir kat maliki ya da bir taşınmazın hissedarının yani tek kişinin kararıyla karot aldırılıp bina riskli hale getirilebilir. Tek kişinin iradesiyle binanın riskli yapı kararı sonrası yıkım süreci başlar. Bu süreçte riskli yapıyla karşı karşıya kat malikinin yapılabileceği şey şu; riskli yapı kararı lisanslı firmalardan alınır idareye verilir. İdare tapuya şerh koşar. Önemle söylüyorum binanız riskliyse arada bir e-devletinizi kontrol edin. 15 günlük süre içerisinde itiraz etmeniz gerekiyor. Karar kesinleştikten sonra 30 gün içerisinde iptal davası açabilirsiniz. Yıkım kararı verilince de 90 gün içerisinde binanın tahliye edilmesi gerekiyor. Burada bir mağduriyet yaratmaması için tek bir kat malikinin değil de ortak şekilde karar verilmesi daha doğru ve az mağduriyet yaratan bir durum olur” açıklamasında bulundu.
İki kavram çatışıyor
“Kentsel dönüşüm mevzuatında iki kavram çatışır. Yaşam hakkı ile mülkiyet hakkı. Deprem riskiyle karşı karşıyayız. Binalarımız depreme karşı korunaklı değil. Yapı stokumuzun acil yenilenmesi lazım. Sağlıklı binalarda güvenil bir hayat sürdürmek yaşam hakkımızdır. Ancak 6306 sayılı yasayı uygularken kişilerin mülkiyet hakkında ihlaller oluşuyor. Çünkü süreci hızlandırmaya çalışıyoruz.”