CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, TBMM Genel Kurulu'nda bütçenin tümü üzerine söz aldı. "30 yıl sonra 2023 yılında yapmak istediklerinizi şimdi 2053 yılında yapacağınızı söylüyorsunuz" diyen Türeli, "Böyle gayri ciddi devlet yönetimi olmaz" diye sert çıktı

Tek başına bir şey ifade etmiyor

CHP'li Türeli, şunları söyledi:

Bütçe tek başına bir şey ifade etmiyor. Bütçe bir bütünün parçası, en yukarıda plan var altında programlar var. Bugün üzerine konuştuğumuz bütçe bütüncül bir perspektiften yoksun, içsel tutarlılığı olmayan ve birbirinden kopuk metinler şeklinde. Bu hükümetin, planın da ötesinde uzun vadeli bir stratejisi yok. Türkiye'yi nereden gelip nereye götüreceksiniz, nasıl bir yol izleyeceksiniz? Yöntemler neler, araçlar neler? Uzun vadeli bir strateji yok. 2011 yılında 2023 hedefleri dediler, 12 yıllık bir perspektifti, toplum da 2023 hedeflerinin olabilirliğini düşündü. Bugün geldiğimiz noktada, 2023 yılında, 2023 yılı hedefleri çöpe atıldı ve 2053 yılına ertelendi. 30 yıl sonra 2023 yılında yapmak istediklerinizi şimdi 2053 yılında yapacağınızı söylüyorsunuz. Böyle gayri ciddi devlet yönetimi olmaz.

1'e yaptırılacak işler 5'e, 10'a yaptırılmış, garantiler verilmiş

Bir ekonomide gelişmişlik için, gerektiğinde kamusuyla özel sektör birlikte olur ama biz bu modele baştan beri eleştiri getiriyoruz çünkü bu modelin hesabı kitabı yok; bu modelde, fizibiliteler nedir, sözleşmeler nasıl yapıldı, bunları göremiyoruz. 1'e yaptırılacak işler 5'e, 10'a yaptırılmış, garantiler verilmiş; köprü, otoyollarda geçiş garantileri, havaalanlarında uçuş garantileri, hastanelerde yatış garantileri ve döviz cinsinden, dolar cinsinden verilmiş. Pandemi döneminde, sokağa çıkma yasakları olduğu dönemde dahi Türkiye tıkır tıkır buralara para ödemeye devam etti, böyle bir model olmaz. Ama en azından şu hesabı yapın, bunu özel sektör yerine kamu yapsaydı kaça mal olurdu? Çünkü sonuçta ya vazgeçiyorsunuz gelirlerden ya da hastanelerde olduğu gibi buna kira ödüyorsunuz. Onları belli bir faiz oranından bugüne getirip bugünkü değer hesabını yapmanız lazım ama bugünkü değer hesapları yok; biz bu hesapları görmedik, defalarca istememize rağmen bunların sözleşmelerini göremiyoruz, "ticari sır" diye bir savunma yapılıyor. Bu paralar hazineden çıkıyor. "Hazine" demek "bizim ödediğimiz vergiler" demek. Bizim ödediğimiz vergilerin, bizim paramızın nereye harcandığını bilmek bizim en doğal hakkımız değil mi? 1927 yılında çıkan Muhasebei Umumiye Kanunu'yla bütün bunların hepsi denetim altına alınmıştı

Gelecek kuşakların kullanacağı kamu kaynaklarını satıyoruz

Bugün yapılan bütçelerin, özelleştirmelerin, borçlanmaların gelecek kuşaklara olan etkisi önemlidir. "Özelleştirmeler yaptık." diyoruz, özelleştirmeden elde ettiğimiz gelirleri gelir olarak bütçeye yazıyoruz. İyi ama servet kayboldu. Buna örnek vermek gerekirse: Gidiyorsunuz evinizi satıyorsunuz, aldığınız paraya "O benim gelirim." diyorsunuz, iyi ama servetiniz, varlığınız gitti. Böyle bir bilanço yaklaşımı yok özelleştirme içinde. Gelecek kuşakların kullanacağı kamu kaynaklarını satıyoruz; büyük kentlerde kupon arazilerin satışı var. Gelecek kuşakların okul, hastane, park, kreş ihtiyaçlarını gelecekte nasıl karşılayacağız? Bütün bunların hepsini birleştirdiğimiz zaman Türkiye'nin ihtiyacı olan, büyük, uzun vadeli bir vizyondur, bütüncül bir kalkınma vizyonu, kalkınma stratejisidir. Bütçe bunun bir aracıdır, bir parçasıdır; bunun hayata geçmesini sağlayan, içinde parasal anlamda rakamların yer aldığı bir metindir.

CHP’li Türeli konuşmasını “Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2024 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi'ne ve 2022 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne "ret" oyu vereceğimizi belirtiyorum” cümlesi ile sonlandırdı.

Editör: Duygu Kaya