Gizem TABAN ŞEBER- İzmir’de 30 Ekim 2020’de gerçekleşen depremde kiracı olarak oturduğu evin ağır hasar alan 48 yaşındaki Lale Çekiç, yüzde 90 engelli olan kızı Gizay Demiray ile birlikte yaşam mücadelesi veriyor. Son olarak, kızı ile birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) tarafından yapılan konteyner kentte kalan Çekiç, devletten aldığı toplam 5 bin 850 TL yardımla geçinmeye çalışıyor. Kızını engelli olması nedeniyle yalnız bırakamayan ve bakımı konusunda yardım alacağı bir yakını olmayan Çekiç, bu nedenle çalışamıyor. Şu an ihtiyaçları İzBB tarafından karşılanan Çekiç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e minnettar olduğunu ifade ederken tek beklentisinin bir iş ve kızı için gündüz bakımevi olduğunu söyledi. Çekiç, hayat hikâyesini İz Gazete’ye anlattı.

Hikayesini anlattı

Kızı Gizay Demiray’ın 2 yaşında beyin tümörü olduğu, ameliyatı olduktan sonra engelli kaldığını dile getiren Lale Çekiç, kızını istememesi nedeniyle eşinden yıllar önce boşandığını belirtti. Zorlu süreçlerden geçtiğini ancak pes etmediğini söyleyen Çekiç, İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen deprem öncesinde; kız kardeşi, annesi ve kızı ile birlikte yaşadıklarını, o dönemde geçimlerini sağlayabildiklerini ama depremden sonra her şeyin değiştiğini ifade etti. Depremin ardından yaşadığı süreci özetleyen Çekiç, “Biz annem, kız kardeşim, kızım ve ben yaşıyorduk. Birimiz kirayı, birimiz faturaları, birimiz mutfak masrafını karşılıyordu. Manavkuyu’da oturuyorduk, 30 Ekim depremi oldu. Evimiz ağır hasar aldı. Sonrasında AFAD bize sahip çıkmaya çalıştı ama yetersiz kaldı. AFAD’ın ardından bir müddet belediyenin çadırlarında kaldık. O dönemde annemi kaybettim, kız kardeşim kendi sağlık problemleriyle uğraşmak durumunda kaldı. Kimsesiz kaldık. Annem hayattayken kızıma bakıyordu, o dönem ben de çalışabiliyordum. Ama annem gidince kolum kanadım kırıldı. Kızımı yalnız bırakamadığım için çalışamadım. Ev arayışına girdim ancak kiralar çok yüksek olduğu için bulamadım. Sonra hayırsever bir kişi bana ev konusunda yardım etti. Kaldığımız ev rutubetli, yağmurda su alan bir evdi, yine de yaşamımızı sürdürmeye çalıştık. Kredi çekip tadilat yaptırdım, çünkü kızımın sağlığı söz konusuydu. İki yıl orada ücretsiz yaşadıktan sonra eve deprem güçlendirmesi yapılacağı için çıkmamız istendi. Allah razı olsun o kişi evini açtı ancak kışın ortasında sokakta kalmamız çok üzücüydü. Bunun üzerine AFAD’a gittim, bize 15 gün kalacak yer buldular ama sonrasında gitmemizi istediler. Ev bulmak için bir ay daha izin istedim, gidecek yerimiz olmadığını açıkladım ama kabul etmediler. Yine de orayı terk etmedik, çünkü gidecek yerimiz yoktu. Sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne gittim, Allah razı olsun, taşınmam için bana nakdi yardımda bulundular ve o sayede taşınabildim. Bir ev buldum, yine tadilat gerekiyordu, yine kredi çektim. En son tıkandım, ev kiramı ödeyemeyecek duruma geldim. Sonunda o evden de çıkmak durumunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Sadece bezi karşılanıyor

Devletten aldığı yardım parasının sadece kızının bez ihtiyacını karşılayabildiğini kaydeden Çekiç, “Kızıma benden başka bakacak kimse olmadığı için çalışamıyorum. Markete gidebileceğim zaman bile kızımı yalnız bırakamayacağım için birinden yardım istiyorum. Devletten aylık 5 bin TL yardım alıyoruz, o da kızımın bez parasına gidiyor. Sosyal hizmetlerden de 850 TL yardım alıyorum” dedi.

Soyer kol kanat gerdi

Sokakta kalmalarının ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e dilekçe vererek durumunu aktardığını söyleyen Lale Çekiç, Başkan Soyer’in sayesinde hayata tutunabildiklerini vurguladı. Konteyner kente birkaç ay önce yerleştiklerini dile getiren Çekiç, “Tunç Soyer’den Allah razı olsun. Bize kol kanat gerdi, bu konteynere yerleştirdi. Çok minnettarız. Bizi sokakta bırakmadı. Aynı şekilde Saha Gönüllüsü Işık Doğusoy da bize kol kanat gerdi. Tunç başkanımız sağ olsun, şu an ihtiyaçlarımızı belediye karşılıyor. Bize sadece bir çatı verip ‘kendi halinize bakın’ denilmiyor, sürekli arayıp soruyorlar. Bu çok güzel bir şey… Sahipsiz olmadığımızı hissediyoruz. Ben şu an diyorum ki; iyi insanlar da varmış. Ben buraya gelmeden önce çok kapılar çaldım ama faydası olmadı. Tunç Soyer’e sadece bir dilekçe verip durumumuzu kısaca anlattım. Ertesi gün bize kucak açtılar. Allah bin kere razı olsun” diye konuştu.

'Çok şey istemiyorum'

Hem çalışmak hem de mesaide olduğu sürede kızını güvenle bırakabileceği bir gündüz bakımevi talebi olduğunu ifade eden Çekiç, “Güvenlik görevlisiyim, sertifikam var. Daha önce hem güvenlik görevlisi olarak hem de farklı sektörlerde çalıştım. Şu anda da çalışmak istiyorum. Ama kızımı bırakamıyorum. Kızıma gündüz bakım evi istiyorum. Akşam işten geldiğimde onu alayım ya da ben de orada çalışayım, ayrılmayalım istiyorum. İlla ki güvenlik görevlisi de değil, yapabileceğim her işe razıyım. Bir gündüz bakımevi çok zor bir şey olmamalı diye düşünüyorum. Çok şey istemiyorum. Çünkü benim durumumda birçok engelli annesi var. Engelli annelerinin çocuklarını emanet edebileceği ve kendisinin de orada çalışabileceği bir yer yapılabilir. Benim kızım engelli, dolayısıyla ben de engelliyim. Müebbet hapis yemiş gibiyiz. Böyle bir hayat olmaz. Benim kızım büyümeyen bir bebek… Ona uygun, kendi yaşıtlarıyla sosyalleşebileceği, eğitim alabileceği, bakılabileceği bir yer arıyorum. Eğer devlet yapamıyorsa bunu yapabilecek bir hayırsever, bir kurum, kuruluş çıksın. Böyle özel çocuklar için bir merkez yapılsın. Kızım 18 yaşında ama zekâ yaşı 2… Daha önce okula göndermek istedim, yaş sistemine takıldı. Anlatmaya çalıştım anlamadılar. Biz diploma değil çocuklarımızda bir artı gelişim bekliyoruz. Engelli çocuklar, Milli Eğitim’de engelli yaş sistemine takılmamalı, kişisel becerilerini kazanıncaya kadar gerekirse 18 yıl alt sınıf öğrencisi olmalı” açıklamalarında bulundu.

Yapılanları görsünler

İzmirlilere de çağrı yapan Çekiç, Başkan Soyer’e müteşekkir olduğunun da bir kez daha altını çizdi. Çekiç, şunları söyledi: “Karalamak çok kolay, her şeye ‘belediye yapsın’ diyorlar. Belediyenin elinde sihirli değnek olsa Tunç Soyer eminim burayı cennet yapar. İnsanlar sıcacık evlerinde kolayca yorum yapabiliyorlar, yok ‘çukur’, yok ‘asfalt’, bırakın onları kafanızı çıkarıp buraya bir gelin. Burada kaç tane haneyi ağırladığını görün. Hep yapılmayanlar görülmesin, yapılanlar da görülsün. Belediye olmasa burada 20 hane sokaktaydı. AFAD’da insanlar elektriksiz susuz bırakılarak yerlerinden çıkarıldı.  Tunç Soyer ise bizi sardı sarmaladı.”

Editör: Özlem Çimen Durmaz