İzmir’deki ‘İmamoğlu’ protestoları sonrası tutuklanan üniversite öğrencisi Mert Gökdeniz Ün, 19 gün tutuklu bulunduğu Menemen Cezaevi’nde yaşadıklarını İz Gazete’ye anlattı. Ün, 14 kişilik koğuşlarda 34 kişi kaldıklarını, sıcak suya erişimlerinin kısıtlı olduğunu ve kötü muamele ile karşılaştıklarını söyledi.

Ün, İzmir Barosu’nun komisyona teslim edilmek üzere getirdiği şikâyet formunu doldurduktan sonra bir gardiyanın kendisine, “Bizi mi yakacaksın?” dediğini öne sürdü.

Sürüklenerek götürüldük

Türkiye’nin dört bir yanında tutuklanan gençlere cezaevlerinde ‘kötü muameleme’ yapıldığı iddia edildi. Menemen Cezaevinde kötü muamele gördün mü?

“Cezaevine girişte kötü muamele olmadı. 9 kişi girmiştik Menemen’e, bizi üçerli gruplara bölüp farklı tecrit koğuşlarına dağıttılar. Benim girdiğim koğuşta 2 adli suçlu vardı. İlk gün gardiyanlar sayım için kapıdan girdi, biz de o sırada kahvaltı yapıyorduk. Gardiyanlara, kahvaltı yaptığımızı, zaten sayımızın çok düşük olduğunu ve sayım için ayağa kalkmamıza gerek olmadığını ifade ettik. Bize, ‘Burada bizim kurallarımız geçerli’ gibi söylemleri oldu ve bunu ifadede de biz söylemiş gibi geçirdiler. Bu polemiğin ardından kolumuzdan sürüklenerek bahçeye götürüldük. O öfkeyle, sayım bittikten sonra, onlar henüz oradan ayrılmadan, ‘İnsanlık onuru işkenceyi yenecek’ sloganları atmaya başladık. Bunu duyan tecritteki arkadaşlar da bizim sloganımıza destek oldular. 3 ayrı koğuştan 9 kişi olarak bütün cezaevini inlettik. Arkadaşlarımıza mazgaldan ‘Darp var mı?’ diye sesledik, çoğu arkadaşımız darp olduğunu söyledi. İkinci haftaya girerken hastaneye götürüldük ve izler o süreçte geçmişti. Kendilerini böylece temize çıkardılar.”

14 kişilik koğuşta 34 kişi kaldık

Cezaevinde koşullar nasıldı? Hijyen ve yemekler yeterli miydi? Kişisel ihtiyaçlarınızı temin edebildiniz mi?

“Koğuşlarda temizliği kendimizi yapıyorduk. 14 kişinin kalması gereken koğuşta 34 kişi kalıyordu. Bu sayı 30’a düşebiliyor, 36’ya çıkabiliyor ancak asla kapasiteye inmiyor. İki koğuşun bir koğuşa toplandığını düşünün. Mecburen gececi sistemi yapılıyor. Sabah boşalan ranzalara gece uyumayanlar yatıyor, gece de o ranza başkasına teslim ediliyor. Ben yer yatağında yattım, hiçbir zaman ranzaya geçemedim. 3 gün boyunca gececilerle yattım ki ona da yatmak denirse. Sesten, sigara dumanından, soğuktan günde 1-2 saat uyku uyuyabildim. Hep yerde yattım.”

Temiz girip pis çıkıyorsun

Temizlik, hijyen, tuvalet ve banyoya ulaşımınız nasıldı? Bunlar sizin için sağlandı mı?

“Hijyen açısından da hafta sonları tüm koğuş beraber temizlik yapıyorduk. 30-35 kişinin kaldığı yerde 1 banyo, 2 tuvalet, 2 de lavabo vardı. Günde 4-5 kez 1, 1 buçuk saat verilmesi gereken sıcak su günde maksimum 2 kez geliyor ve o da yarım saate gidiyor. Bazen hafta sonları sıcak su komple gitti ya da çamurlu aktı. Sıcak su olmadığında mecbur soğuk suyla duş aldık. Zaten su çamurlu olmasa bile kokuyordu, temiz girip pis çıkıyorsun. 19 gün boyunca sadece 1 kez sıcak suyla duş alabildim.”

‘Doktor asla sormadı’

Özellikle Menemen Cezaevi Doktoru hakkında ortaya birtakım kötü muamele iddiaları atıldı. Bu iddiaların doğruluğu var mı? Sizin bir polemiğiniz ya da şahit olduğunuz bir olay var mı?

“Bizi cezaevine götürdüler. Cezaevi Doktoru, ‘İyi misin, hastalığın var mı, sürekli içmen gereken ilaç var mı?’ sorularını sordu ama asla ‘darp var mı?’ diye sormadı çünkü ona göre asla öyle bir seçenek yok. Benim muayenem toplamda 45 saniye sürdü.

“İfademiz çarpıtıldı”

Cezaevinde kendiniz ve arkadaşlarınız darba maruz kaldığını söylediniz. Şikâyetiniz oldu mu? Olduysa şikayetinize gerekli hassasiyet gösterildi mi?

“Doktorlar hakkında dilekçe baroya iletildiği için baronun şikâyeti var. Hem hakaret hem de açık olarak tedaviyi reddettiği için şikâyet oluşturuldu. Bizi cezaevinin savcısı ‘İlk sayımda darp yapıldı ve şu an mağdur olarak buradasınız’ diye çağırdı. Bize, ‘Darba maruz kaldın mı?’ diye soru yöneltti. Burada ifademiz çarpıtıldı. Orada söylediğim, ‘Bana darp uygulanmadı ama şikayetçiyim’ ifadeleri kâğıda, ‘Darp ve şikâyetim yoktur’ olarak geçiyor. Savcıya verdiğim ifade farklı, kayda geçirilen farklı. Memurların ifadeleri geldi, 2 memur, ‘Ben geldiğimde zaten ayaktalardı, bahçede sayımı aldık’ diyor, diğer 2 memur ise ‘Direndiler, slogan attılar ve bize vurdular’ diyor. Kendi aralarında çelişiyorlar.”

‘Bana bir şey olmaz’

İzmir Barosu sizler için yoğun mesai harcadı. Darp iddialarını onlarla paylaştınız mı?

“Baro bize kâğıt getirdi. Biz de komisyona iletmek üzerinde cezaevinde maruz kaldığımız darbı, şiddeti işaretledik. Bu da yaklaşık 4 sayfalık bir kağıttı. Yaklaşık 1 buçuk sayfa da şikayetlerimiz için bir kâğıt vardı. Bu kağıtları avukat görüşü esnasında doldurduk, gardiyanlar da oradaydı. Sürekli kağıtlara ne yazdığımıza baktılar. Kendi içlerinde, ‘giren insana darp uygularım, bana bir şey olmaz’ düşüncelerini meşrulaştırmışlar. Şikâyet dilekçelerini doldurup çıkınca oradaki gardiyanın söylemi direkt, ‘Siz bizi mi yakacaksınız? Ne yazdın, ne geçti şimdi eline?’ tarzı söylemleri oldu. Cevapsız bıraktım ve koğuşa girdim. Kendileri de aslında ne yaptıklarının farkında. O da orada kendini düşünüyor.”

‘Yılgınlık yok öfke var’

Son olarak içerideki arkadaşlarına bir mesajın olur mu?

Başkan Ünsal’dan AKP ilçe başkanına rest: Bunun altında ezilirsiniz Başkan Ünsal’dan AKP ilçe başkanına rest: Bunun altında ezilirsiniz

“Çok dirayetliyiz. İçeride birbirimizi çok özledik. Tahliyelerin geldiğini hala duyuyoruz. Yakın zamanda özgürleşmeyi, meydanlarda buluşmayı bekliyoruz. Asıl mücadele şu an başlıyor çünkü bizi yıldıramadıklarını gördüler, korkutamadıklarını gördüler. Ben hiçbir arkadaşımın yüzünde pişmanlık, üzüntü ve korku görmedim. Dışarıda, mücadele onların bıraktığı yerden devam ediyor. Biz içerideyken çok değişmiş, gerçi biz de içeride kantinimiz henüz gelmediği için boykota destek verdik. İçerideki arkadaşlarımıza selam olsun. Son arkadaşımız tahliye olana kadar mücadelemiz devam edecek, yılgınlık, pişmanlık yok, yalnızca öfkemiz var.”

Muhabir: BATUHAN KAYA