12 Mayıs Hemşireler Günü nedeniyle İzmir Sağlık Platformu üyeleri bir açıklama yaptı. SES İzmir 1 nolu başkanı Hava Akcan'ın okuduğu basın metninde "kutlama değil, çözüm istiyoruz" denildi.

Sağlıkta dönüşümün, hastaları mağdur ettiği, sağlık emekçilerini ise tükettiği belirtilen açıklamada, "Hemşireler ve ebeler, çığ gibi büyüyen sorunlar karşısında; neler yapılacağını bildikleri halde sözlerinin hiçe sayılması karşısında öfkelidir." ifadeleri kullanıldı.

Yapılan açıklama şöyle:

Hemşirelik; birey, aile ve toplumun sağlığını koruma ve geliştirmeye odaklanan, ideal sağlık düzeyine ve yaşam kalitesine ulaştırmayı hedefleyen bir sağlık mesleğidir.
Hemşirelik tarihi, Florence Nightingale ile 1860 yılında savaşlarda yaralılara ve çaresizlere yardım etmek, yaraları sarmakla başlar. Bir meslek olarak tanımlanması, bağımsızlığı ve iş tanımı ise yıllar sonra, mücadelelerle kazanılmıştır. Sendikamız ve sağlık meslek örgütlerinin bu alandaki çabaları büyüktür.

OECD ülkelerindeki hasta başına düşen hemşire sayısı ile ülkemizdeki hemşire sayısı arasındaki uçurumu bugün anlatmayacağız. Bugün, ülkemizde sağlık sisteminin geldiği son noktayı, hemşirelerin sorunlarıyla birlikte sağlığın genel sorunlarını görünür kılacağız.

Sağlıkta dönüşüm; halkımızı, hastalarımızı mağdur etmiş, sağlık emekçilerinin tamamını hasta etmiştir. Sağlık emekçilerinin tümü tükenmiştir. Hemşireler ve ebeler, çığ gibi büyüyen sorunlar karşısında; neler yapılacağını bildikleri halde sözlerinin hiçe sayılması karşısında öfkelidir.

Liyakatsiz ve torpilli yöneticilerin, bu kadar sorun karşısında hiçbir problem yokmuş gibi davranarak çalışanlara zorunlu “gönüllü” mesai uzatmaları dayatması, iki birimde birden görevlendirme yapması ve itiraz edenlere “Yer değişikliği ister misin?” gibi yumuşak tehditlerle yaklaşması çalışanları bıktırmıştır.

Sabahların bir türlü olmadığı gece nöbetlerinde, tükenmişlik hissiyle insan üstü koşullarda emek veren çalışanların karşısına; kalite, eğitim, kontrol ve denetim gibi ne hastaya ne de çalışanlara çözüm olamayan işler Demokles’in kılıcı gibi sallanmaktadır.

İnsanca çalışma koşullarının olmadığı, bedensel ve ruhsal sağlığın bozulduğu, uzun çalışma saatleri, angarya ve baskının olduğu ortamda; ne iş olsa hemşirenin görevi sayılmaktadır. Bu kadar sağlıksız koşullar karşısında Sağlık Bakanlığı’nın işyerlerinde oluşturduğu Çalışan Sağlığı ve Güvenliği Kurulları ne işe yarar? Çalışanı korumak ve şartları düzeltmek kimin görevidir?

Sağlıkta dönüşümün incileri dökülüyor. Hastanenin her köşesine büyük puntolarla yazılan “HEKİM SEÇME HAKKINIZ VARDIR” yazılarını unutmadık. Halk hiç hekim seçemedi, randevu bulamadı; bulduysa da derdini anlatacak kadar zamanı olmadı. Artık hekim değil, yatacak klinik, yatacak yatak bulunamaz halde. Gündüzleri bir şekilde ite kaka giden sistem, geceleri tamamen hastanede hemşirelerin sorumluluğundadır. Personel eksikliği yüzünden evinden çok hastanede kalan hemşireler için sabahlar olmuyor.
Sağlık sistemi can çekişiyor. Halkın vergilerini oluk oluk sermayeye aktardığınız şehir hastaneleri şehirden ve halktan uzak, sorunlar katlanarak büyüyor. Koruyucu sağlık hizmetini yok ettiniz, köyde ve kentte sağlık ocaklarını kapattınız. Sağlık sistemi tıkandı.

Hasta tedavisine etik ve bilimsel bakacak olursak; hastanın teşhisiyle ilgili klinik uzman doktoru ve deneyimli klinik hemşiresinin takibi ve tedavisi hayati önemdedir. Her branşın klinik enfeksiyonları, hastalık seyri ve takibi farklıdır. Acile başvuran hastaya, klinik bulgularına göre yatacağı klinikte yer yok diyip, nerede yer varsa oraya yatıramazsınız! Hastanede o klinikte yer yoksa sevk etmek zorundasınız. Ameliyat olan hiçbir hasta, pnömoni olmuş enfekte bir hastayla yatırılmaz. En acil durumda hastalığınızla ilgisi olmayan, branş hekime ulaşılamayan, sadece bir hemşirenin olduğu bir kliniğe yatış yapmak; bir eğitim araştırma hastanesinde tedavinizin başladığı anlamına gelmez. Bu kadar değerli “insan hayatı” gece nöbetçisi bir hemşirenin omuzlarına yıkılamaz. Hasta sağlığı ve güvenliğini, hasta hakkını ve yaşam hakkını yok saymaktır.

Her ne kadar hemşire her yerde çalışabilse de, her kliniğin hasta profili, takip ve tedavisi farklıdır. Klinik tanımadan, tam uyum sağlamadan hemşire nöbete dahi yazılamaz. Üstelik gecenin ilerleyen saatlerinde başka kliniğin hastasını, kendi sorumlu hekimi olmadan, bu konuda yeterince bilgisi olmayan başka bir birimdeki hemşireye teslim etmek; aslında bitmiş, tükenmiş, şişmiş sağlık sisteminin gazını almaktır. Hemşireyi çaresiz bırakmaktır. Hemşirelerde oluşan anksiyete ve depresyonun sorumlusu olan yönetenler, sorunu çözmek yerine yükü hemşirelere atmaktadır.

Performans ve teşvik ödemeleriyle hem adaletsiz bir dağılım yaşanmakta hem de yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkum edilmektedir. Geceleri ve tatil günleri ağır koşullarda, diğer mesleklere göre iki kat fazla çalışıyoruz ama emeğimizin karşılığını dahi alamıyoruz. İdarecilerimizle konuştuğumuzda “Sen galiba burada çalışmak istemiyorsun, başka yerlerde sana gereksinim var” gibi iyi niyetliymiş gibi söylenen alttan alta tehditler yaşıyoruz.

Talepler sıralandı

-Personel açığı acilen giderilsin.
-Ayda 5 gece üstü nöbet yasaklansın.
-Tüm ek ödemeler maaşa, emekliliğe yansıtılsın.
-Gece mesaileri çift vardiya sayılarak mesai saati üzerinden ödensin.
- Gebelik testi pozitif olduğu günden itibaren gece çalışması yasaklansın.
-Gebe kalan personel acil, yoğun bakım ünitelerinden çekilsin.
-Kliniklere 24 saat yardımcı personel verilsin.
-“Özellikli birim” deyip daha yüksek ücret ödeme değil; özellikli, daha yoğun birimlerde çalışan sayısı artırılıp mesailer kısaltılsın.
-Klinikler arası yer değişiklikleri torpille değil, liyakat, eğitim, idarenin ve çalışan temsilcilerinin beraber kurduğu komisyonlar üzerinden şeffaf değerlendirilsin.
-Üniversite hastanelerinde ki tüm çalışanlara tayin hakkı verilsin
- İcap ödemesi sorunu mahkeme kararlarına bırakılmadan yasal düzenleme ile çözülsün,
-Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışanların ücretlendirme, statü, çalışma alanlarına dair sorunları çözülsün
-Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışıp kadroya geçirilmeyen, şirketler ya da aile hekimleri ile yaptıkları sözleşme ile çalıştırılan ebe ve hemşireler kadroya geçirilsin,
- Başta sosyal hizmet olmak üzere, adli tıp kurumu, Sağlık Bakanlığı merkez teşkilat, Milli Eğitim Bakanlığında görev yapan hemşirelerin de diğer unvanlarda olduğu gibi sosyo-ekonomik haklarında ki eşitsizlik giderilsin.
-Çalışma yaşamında ve emeklilikte büyük kayıplarına sebep olan 5510 sayılı yasa iptal edilsin.
-5 yıla 1 yıl yıpranma payı verilsin

İzmir'de patlama: Panik anları böyle görüntülendi İzmir'de patlama: Panik anları böyle görüntülendi

Bu 12 Mayıs Hemşireler günü ve haftasında da mesleğimize sahip çıkıyor, taleplerimiz yerine getirilinceye ve haklarımızı alıncaya kadar yan yana durmaya hep birlikte mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

Sağlık hizmeti ekip işidir diyerek tüm sağlık çalışanlarını ve hemşire arkadaşlarımızı yanımızda olmaya, haklarımızı almak için birlikte mücadeleye davet ediyoruz.

Muhabir: ALEYNA ARSLANBAŞ